ABD 2016’da da 100 Kuzey Koreli’ye vize sağladı. Bunların 52’si ticari ya da turistik amaçlı vize. Kalanları ise diplomatik vize. Bu sayının yüksek olduğunu savunan uzmanlar, ABD’nin uyuyan hücreler olarak nitelendirilen ajanlara karşı daha savunmasız olduğuna dikkat çekiyorlar. Uzmanlar, bu durumu Sovyetler Birliği döneminde ABD’ye gönderilen gizli ajanlarla kıyaslıyor.
Kaçaklar olarak bilinen ve diplomatik koruma altında
olmayan Sovyet ajanları, Soğuk Savaş döneminde sahte kimlikler edinerek ABD’de
çalıştı. Görevleri devlet yetkililerine, memurlarına, iş ve akademi dünyasından
insanlara yaklaşmaktı. İngilizce’yi kusursuz konuşan ajanlar, ekonomiden
savunma alanına öğrendiklerini Rus istihbaratına rapor ediyorlardı.
Seul’deki Kore Üniversitesi’nden siyaset bilimi profesörü
Kim Byung-ki, Kuzey Koreliler’in de yurt dışında istihbarat toplamak için
görevlendirildiklerini öne sürüyor.
Kim, “ABD’ye seyahatin, toplumu anlamak gibi önemli bir
amacı var. Amerikalılar’ın Kuzey Kore hakkında düşünceleri, davranış kalıpları,
zevkleri, siyasi görüşleri, toplumsal kimliklerini anlamaya çalışıyorlar. Bence
bu, Sovyetler Birliği döneminde olduğu gibi önemli bir istihbarat toplama
operasyonu” diyor.
Amerika’nın Sesi’nin konuştuğu, Kuzey Kore İnsan Hakları
Komitesi başkanı Greg Scarlatoiu da benzer görüşte. Scarlatoiu’ya göre seyahat
eden hatta yurtdışında yaşayan Kuzey Koreliler genelde devlet kademesinden.
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un İsviçre’de öğrenim görmesi de bunun bir
örneği.
Scarlatoiu, “Dikkat çekmemeye çalışıyorlar ve toplulukla
kaynaşıyorlar. Hatta öğrenci arkadaşları Kuzey Kore’den olduklarını bile
bilmiyorlar” diyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Konsolosluk İşleri Bürosu,
aylık vize istatistiklerini Nisan ayında yayımlamaya başladı.
Amerika’nın Sesi, 1997’den 2017’ye göçmen olmayan vize
türlerini mercek altına aldı. Göçmen vizeleri ise, büro uyruğa göre bir ayrım
yapmadığı için inceleme dışı kaldı. Milliyetini reddeden, ilticacı Kuzey
Koreliler de analize dahil edilmedi.
İş ya da turist vizeleri
1997’den 2001’e yani Bill Clinton’ın ikinci ABD
başkanlığı döneminde, her yıl 1200’den fazla Kuzey Koreli ticari ya da turistik
vize aldı. Onlarcası da öğrenci vizesi ya da diplomatik vize için onaylandı.
Dokuz Kuzey Koreli de ABD’de çalışma vizesi alabildi.
Ticari ya da turistik vize alan Kuzey Koreliler’in ABD’de
nereleri ziyaret ettiğinin kaydı ise yok. Dışişleri Bakanlığı, vizeye
başvuranların ABD’ye belirli giriş amaçlarını rakip etmiyor. ABD’ye gidiş
amacı, başvuru ve vize mülakatı sırasında belirtiliyor.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan bir Dışişleri Bakanlığı
yetkilisi, bunun sistematik bir düzeninin olmadığını belirtiyor. Zira ABD
vizeleri genelde birden fazla girişli veriliyor. Yani vize sahibi ABD’ye
geçerlilik tarihi içinde istediği kadar girip çıkabiliyor.
Dışişleri yetkilisi, başvuru sahiplerinin çok sıkı
güvenlik taramalarından geçtiğini, tüm talepler karşılanmadan ve güvenlik
tehdidi olmadığı anlaşılmadan vize verilmediğini de hatırlatıyor. ABD’nin Kuzey
Kore’yle diplomatik ilişkileri olmadığından, vize başvuruları ülke dışında
değerlendiriliyor.
New York’taki Birleşmiş Milletler merkezinde çalışan
Kuzey Koreli yetkililerin aldığı diplomatik vizeler ağırlıkta. Bunun dışında
1997-2016 yılları arasında 281 Kuzey Koreli’ye öğrenci vizesi verilmiş. ABD’li
işverenlerin uzmanlık gereken görevler için işe almak istediği Kuzey
Korelilerin 15’i H-1B vizesinden yararlanmış.
Amerika’nın Sesi’ne bilgi veren, Kuzey Kore Ulusal
Komisyonu adlı düşünce kuruluşunun başkanı Keith Luse de, tıptan tarıma birçok
alanda kültür ve eğitim değişim programları olduğunu belirtiyor.
Tüm bunların dışında sporcular, sanatçılar, stajyerler,
yabancı bandralı gemilerdeki denizciler, uluslararası şirketlerin çalışanları
ve bir ABD vatandaşıyla nişanlı olan Kuzey Koreliler de vize almaya hak kazanan
gruplar.
ABD-Kuzey Kore gerilimi tırmanıyor
ABD’yle Kuzey Kore ilişkileri her zaman, bugün olduğu
gibi gergin değildi. Hatta haber ajansı Associated Press’e göre bugün bile
Birleşmiş Milletler’deki üst düzey diplomatlarından Pak Song Il’ye ABD’nin
Kuzey Kore özel temsilcisi Joseph Yun gizli görüşmeler yürütüyor
Bill Clinton döneminde ise 1993’ten 2001’e, iki ülke
arasında görece olarak daha dostane ilişkiler vardı. Bu dönemde Kuzey Kore
nükleer krizinin baş müzakerecisi olan Robert Gallucci, iki yönetim arasındaki
yeniden yakınlaşma çabalarının tavan yaptığını söylüyor.
Gallucci, Kuzey Kore’nin nükleer silah programını
dondurmasını öngören 1994 tarihli çerçeve anlaşmasının mimarıydı. Amerika’nın
Sesi’ne konuşan Gallucci, o dönemi ilişkilerin en çok geliştiği dönem olarak
hatırlamak istiyor. Zira ABD yönetimi Pyongyang’dan gelen tehdidi başarılı bir
şekilde yönetebiliyordu.
Clinton döneminde Kuzey Kore’de ciddi bir kıtlık baş
gösterdi. 1983’te taraf olduğu Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme
Antlaşması’ndan 1993’te çekilmeye kalkması üzerine uygulanan yaptırımlar,
Pyongyang’a geri adım attırdı.
Clinton’dan sonra ABD Başkanı olan George W. Bush’un,
Kuzey Kore’yi “şer ekseni” ülkelerinden ilan etmesi üzerine ise ilişkiler hızla
geriledi.
Bush yönetimi, Çin, Japonya, Rusya, Güney ve Kuzey Kore,
Altılı Görüşmeler’i başlattı. Amaç, Pyongyang’ın nükleer operasyonlarını
durdurmaktı. Görüşmeler, Kuzey Kore’nin silahsızlanmaktan vazgeçmesi üzerine
tıkandı. Sonraki yıllarda da Pyongyang’ı yeniden masaya döndürme çabaları
sonuçsuz kaldı.