Dil SorunuTürkiye’de alınan İngilizce eğitiminin seviyesi ne olursa olsun, yeni gidilen bir ülkede dil sorunu yaşanması oldukça doğal.
Hayatın her anında İngilizce konuşmak, İngilizce öğrenmek özellikle ilk aylarda oldukça zorlayıcı bir durum olabiliyor. Türkler de dahil olmak üzere her yabancıda İngilizce konuşmak konusunda bir çekingenlik görülüyor.
İngilizce seviyesine güvenemeyenler sessiz kalmayı tercih ediyor. Aslında, unutulmamalı ki, Amerikalılar bile ana dili İngilizce olmayan ama konuşmak için çaba gösteren kişileri hoş karşılayıp, takdir ediyorlar.
Amerika’da yaşayan türkler eğer ingilizce bilmiyorlarsa meslekleride yoksa burada zor ve eziyetli işlerden başka bir şey yapmayacaklardır. İngilizce yoksa eğer ya bir gaz istasyonunda çalışılacak ya da bir restoranda bulaşıkçılık, temizlikçilik yapılacak. Yani bu işler Türkiye’de de çok rahat bir şekilde yapılabilecektir.
Burada bazı arkadaşlar Amerika’dalar geliri iyidir diye aklından geçiriyor olabilir. Hemen bu konuya da değinmek istiyorum. Evet geliri iyidir fakat buna mukabil gideri de bulunuyor. En kötü ihtimalle New Jersey’de bir dairenin 800 dolar olduğunu düşündüğünüzde aylık alacağınız 2000 dolar ile zor bela geçineceğinizi tahmin ediyorsunuzdur. Bunun için araba masraflarını, ev giderlerini, vergileri vs.. kattığınızda size pek bir şey kalmıyor hatta eksilere de düşebiliyorsunuz. Zaten bu türlü işleri yapacak birinin New York’un her hangi bir yerinde yaşaması söz konusu bile olamaz.
Kültür Şoku
Her iki kültür arasında olduğu gibi Amerika ve Türkiye arasında da büyük bir yaşam tarzı farkı var. Amerikalıların alışkanlıkları ve günlük hayatları Türklere göre çok daha farklı olabiliyor. Türklerin en çok şikayet ettikleri konuların başında Amerikalılar’ın saat 6 gibi erken saatlerde akşam yemeği yemesi, barların ve gece kulüplerinin en geç saat 2’de kapanması, ve öğrenciler arasındaki yardıma pek yanaşmayan rekabetçi ortam geliyor.
Akademik Zorluklar
Hayatı boyunca Türkiye’de eğitim görmüş öğrenciler için, Amerikan üniversitelerinin akademik standartları büyük zorluklar yaratabiliyor. Profesörler, öğrencilerinden her derste aktif bir katılım beklerken, uzun araştırma makaleleri ve kaynak gösterme zorunluluğu, Türk öğrencilerin alışık olmadığı bir durum olabiliyor. Bir çok profesör, günlük okuma ödevleri veya aylık grup çalışmalarına büyük önem veriyor. Herhangi bir akademik konuda sıkıntı yaşayan öğrencilere okulun kaynaklarından yararlanmalarını öneriyorum. Birçok okulda bulunan okuma ve yazma merkezleri, öğrencilere araştırma yapmada, makale yazmada yardımcı oluyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla bunu yeteri kadar kullanmayan Türk öğrenciler üniversitelerin bu hizmetinden daha çok yararlanmalı.
Sosyal Hayat ve Arkadaş Çevresi
Amerika’da okuyan yabancılar arasında yapılan bir araştırma, bu yabancıların yüzde 40’ının yakın bir Amerikan arkadaşı olmadığını ortaya çıkardı. Bu durum hiç şüphesiz adaptasyon sürecinin uzamasına yol açıyor. Tam anlamıyla bir Amerika ve yurtdışı deneyimi yaşamak için Amerikalı bir arkadaş çevresi çok önemli. Ayrıca, Türkiye’de sahip olunan sosyal çevrenin ve arkadaşlık ilişkilerinin aynısını kültürel farklardan dolayı Amerika’da beklememek de gerekiyor. İyi bir Amerikalı arkadaş çevresi gerek kültürel anlamda, gerekse sosyal anlamda, Amerika yıllarının daha rahat geçmesinde yardımcı oluyor. Bu sebeple, özellikle ev/oda arkadaşı seçerken bir Amerikalı tercih edilmesini tavsiye ederim. Genelde tanıdıkları arkadaşlarla aynı odada kalmayı tercih eden Türklerin, çevrelerini genişletmek, Amerikalı arkadaş sahibi olmak ve farklı insanlar tanımaları açısından, bilmedikleri biriyle oda arkadaşı olmaları daha yararlı olacaktır.
Öğrencilerin Yaşadığı Zorluklar
Amerikan üniversite jargonunda oldukça yaygın olan bir ‘Freshman Fifteen’ korkusu var. Bu, ilk sene öğrencilerinin yıl boyunca 15 pound (yaklaşık 7 kilo) alması anlamına geliyor. Bu gerçekle Türk öğrenciler de ilk senelerinde acıyla yüzleşiyor. Gerek Amerika’daki yaygın fast food kültürü, gerek ev yemeği yiyecek vakit bulamamak, gerekse de ders yoğunluğu ile bozulan uyku düzeni, öğrencileri sağlıksız beslenmeye itiyor. Türk yemeklerini özleyip, Amerikan mutfağına alışamayan öğrencilere tavsiyem, mümkün olduğunca dışarıdan eve yemek söylemekten ve fast food’dan uzak durmaları ve okulun yemekhanesini daha sık kullanmaları. Ayrıca şehirlerindeki Türk restoranlarına da belli sıklıkta gidilip Türk mutfağı hasretini giderebilirler. Üstelik Amerikalı veya diğer yabancı öğrencileri bir Türk restoranına yemeğe davet ederek arkadaşlıklar kurmaya çalışılabilir.
Ev Özlemi
Ne kadar uyum sürecini aşmış görünsek de, bazı dönemler ev hasreti çekmek son derece normal. Türkçe konuşmak, Türkçe müzik veya televizyon izlemek isteği olacaktır. Herkes aile ve arkadaşlarını özler. Böyle durumlarda içgüdüsel olarak telefon veya Whatsapp, Skype gibi araçlar ile onlarla iletişime geçmeye çalışırız. Benim tavsiyem, böyle dönemlerle karşı karşıya geldiğimizde, oda arkadaşlarımızdan veya çevremizdeki diğer Türklerden yardım istememiz. Ayrıca, genelde oldukça yararlı olan rehberlik veya psikoloji servislerinden de bu konuda yararlanılabilir.Sıraya girmek, saatlerce direnmeden beklemek ve kurallara harfiyen uymak şüphesiz bir Türk’ten beklenecek son davranış türlerindendir. Amerikalılar sabrı takdire şayandır elbette fakat bir Türk’ten bu sabrı beklemek krize yol açabilir. Bizler kırmızı ışığın son saniyesini hesaplayıp korna çalabilen bir millet iken sırf cheesecake veya cupcake yiyebilmek için 1 saat kuyrukta beklememiz veya boş olduğuna inandığımız fakat acil durumlar için ayrılmış bir alana park etmeden durmamız pekte mümkün değildir. Aşağıda her Türk’ün Amerika’ya gittiğinde mutlaka bir kez söylenip sinirlendiği konuları gözden geçirelim.
Dev PorsiyonlarPorsiyonlar bizim ölçülerimize göre iki katı kadar servis ediliyor dersek doğru söylemiş oluruz. İlk başta eğlenceli gelse de ilerleyen zamanlarda büyük boy orta boydan daha ucuza geldiğine göre neden daha fazla olanı sipariş vermeyeyim ya da çok lezzetli gelmişim Amerika’ya yemeyecek miyim tarzında yaklaşımların yol açtığı kilo artışı son derece sinir bozucudur. Oradaki yemek ve abur cubur tüketimine şahit olunduktan sonra Amerikalı ve obez kelimesinin geçtiği muhabbetlerin dönmesi kaçınılmazdır.Trafik Kuralları değil Kanunları
Trafik kurallarının şakaya gelmemesi her Amerika otobanlarında gaza basmış Türk’ün canını hafiften de olsa mutlaka yakmıştır. Eğer speed limit yani hız sınırı 65 ise ki bu mil olur en fazla 70 hadi bilemediniz 72’ye çıkın, eğer 65’lik otobanda 80’le gidiyorsanız çevrilme ihtimaliniz oldukça yüksektir. Şuraya iki dakika park edip çıkacaktım yaklaşımları asla kabul görmez, gözünüzün yaşına bakılmaz arabanız hemen çekilir. Her tabelayı itinayla okuyup talimatları takip etmeniz gerekir. Park edince uzak kalacağınız zamanlar için bozuk para atmanız gerekmektedir. Gözümden kaçmış türünden yaklaşımlar size çıkış yolu sağlamaz. Ayrıca arabalara özellikle de yaya gördüğünüz anda yol vermeniz çok büyük önem taşır çünkü orada yayalar araba geliyor mu diye bakmaz kendilerini yola atıverirler çünkü geçiş önceliği daima yayalardadır. Siz siz olun yaya gördüğünüz zaman anında ayağınızı gazdan çekin.
Soğuğa DayanıklılıkAmerikalılar tüm içeceklerini ağzına kadar buzla dolu bir şekilde tüketirler ve siz sipariş verirken aksini rica etmedikçe buz ile servis ederler. Bu buzlar kısa sürede eriyip içeceğin tadını bozduklarından ve bu kadar soğuğa alışık olmayan bünyeleri hasta eder çünkü ortalama bir Türk azıcık soğukta hemen hasta olma eğilimi taşır çünkü küçükken ağzına kadar atkıyla kapatılmaya alışıktır. Ayrıca taksilerden otel lobilerine sinemalardan mağazalara, uçaklardan restoranlara kadar heryer inanılmaz derecede soğutulur. Özellikle sıcak ve nemli iklimi olan bölgelere gidiyorsanız sıcak havadan klimalı ortamlara ordan tekrar sıcak alanlara derken hafif bir nezle olmamak zor zanaattır. Susadınız ılık su istiyorsunuz, ”kardeşim bunun ılığı yok mu?” diye sormayın yoktur suyu ılık içme huyları yoktur.
Sağlıklı Yemek BulmakPizza, hamburger, hot dog ve envai çeşitlerde bulunabilen kızartma türleri ilk zamanlarda büyük bir coşkuyla karşılanır ve bolca tüketilir. Hele ünlü cupcake’leri, cheesecake’leri, pancake’leri yerken cennete gidip gelirsiniz fakat bir süre sonra bu sağlıktan uzak besinleri görmeye başlayınca midenize kramplar girmeye başlar ve istem dışı ezine peyniri eşliğinde fırından yeni çıkmış simit, taze demlenmiş tavşan kanı çay hayalleriyle yanıp tutuşursunuz. Bu sorun ülke sınırlarına girilmesi ile birlikte sona ermektedir.
Kendin Ye Kendin TemizleYemek yedikten sonra kahve içtikten sonra kısacası restoran olmayan her türlü mekandan çıkmadan önce masanızı temiz bırakıp, artıkları çöpe atma zorunluluğu bir Türk’ün alışana kadar bocaladığı bir durumdur. İlk başta tüm bunlar yaparken içinizden söylenseniz de alışılmayacak bir durum değildir. Tek yapmanız gereken yediklerinizi en yakın çöp kutusunun içine atmaktır. Mesela ben yurda dönmüş olmama rağmen hala masaları topladığımı fark ettim gördüğünüz gibi alışmak an meselesi.
Evdeki Hesap Çarşıya UymadıAlışveriş yaptınız ve ne kadar ödeyeceğinizi aşağı yukarı hesapladınız ve kasaya geldiniz. Size söylenen rakam kafanızdakinden farklı çıkıyor. Siz yanlış mı hesap yaptınız diye düşünmeye başlıyorsunuz ve ayıp olmasın diye sormuyorsunuz. Fişe bir bakıyorsunuz en sonda vergi eklenmiş. Amerika’da tüm vergiler kasada eklenir çünkü her eyaletin farklı vergi oranları olduğu için böyle bir uygulamaya geçmişler. Ne kadar vergi ödeyeceğinizi bilmek istiyorsanız önceden gideceğiniz eyalet vergi oranını öğrenebilirsiniz.
Garsonlar ve Sipariş RitüeliKarnınız çok acıktı ve hemen bir restorana girdiniz. Garson menüyü getirdi ve siz zaman kaybetmemek için hemen yemek siparişi vermek istiyorsunuz fakat garson ne içeceğinizi öğrenmekte ısrar ediyor. Hemen sinirlenmeyin çünkü Amerika’da önce içecekler sipariş edilir garson sizi menüyle baş başa bırakır ve yemek siparişi almak için tekrar gelir sistem bu şekilde işler. Siz iyisi mi önce güzel bir içecek sipariş edin, daha sonra da menüye bakın.Sıcakkanlı Olmak ya da Olmamak
Aslında sıcakkanlı olup tanımadığınız insanlarla muhabbet etmek bir sorun değildir ve medeni insanların birbirleriyle iletişimde bulunmasından başka bir şey değildir fakat bu herkesin alışık olduğu bir durum değildir. Ülkemizde tanıdık veya akraba dilseniz sokağın ortasında birinin sizin yanına gelmesi veya asansörde sizle muhabbete girmesi pek hoş karşılanmaz ve bir şekilde sebep aranır fakat Amerika’dayken böyle bir sebep aramayın. Bu insanlar ilk kez gördükleri insanlara laf atıp selam vermekten hoşlanıyorlar ve kültürlerinin bir parçası haline gelmiştir. Dolayısıyla siz de bu duruma ayak uydurup gülümseyerek ‘’Günaydın’’, ‘’İyi Akşamlar’’ diyerek selamlamalara karşılık verin.Tüketim Çılgınlığı
Amerika adeta bir alışveriş cennetidir ve bütçeniz ne olursa olsun uyguna alışveriş yapmak garantidir. Hele indirim zamanına denk gelmişseniz veya devasa büyüklükte bir outlete gitmişseniz ocağınıza incir ağacı dikilmesi an meselesidir. Koladan tutun m&m’in bin bir çeşidine ancak burada rastlayabilirsiniz. Çeşitlilik sadece yiyecekte değil tüm kategorilerde geçerlidir. Hani hep aradığınız ama bulamadığınız aslında pekte lüzumu olmayan bir şey varsa mutlaka onu burada bulursunuz. Özellikle Amerikalı markaların fiyatlarının ülkemizde satılan fiyatlarının yarısı belki daha da azı olması cabasıdır. Bu tür tüketim oyunlarına gelmek istemiyorsanız alışveriş için bir bütçe belirlemenizi tavsiye ederim.Bahşiş Sorunsalı
Türkiye’de yaşayan biri genelde eğer cebinde bozuğu varsa bahşiş verir veya vermez. Bunu kimse sorun etmez, tabi çok sık gittiğiniz bi yer ise ve bahşiş az veriyorsanız verdiğiniz bahşiş oranında hizmet alırsınız. Amerika’da ise bahşiş herşeydir. Bahşiş vermeme gibi bir durum olamaz, ne kadar vereceğiniz hem menülerde hemde fişlerde hesabın %10’u veya %15’i şeklinde yazılmıştır zaten. Bir de taksiciler bile bahşiş bekler, bu durum sadece restoranlarla ilgili değildir yani. Mesela arabaya servis Starbucks’da bile bahşiş vermişliğim vardır benim çünkü talep edilmiştir. En basit yöntemi hesap ne kadar geliyorsa en az %10 gibi bir kısmını bahşiş olarak bırakmanızdır, yoksa bozuğum yoktu diye az koyarsanız bulunduğunuz yerin müdürü gelip bir sorun olup olmadığını sorabilir benden söylemesi.
Hayatın her anında İngilizce konuşmak, İngilizce öğrenmek özellikle ilk aylarda oldukça zorlayıcı bir durum olabiliyor. Türkler de dahil olmak üzere her yabancıda İngilizce konuşmak konusunda bir çekingenlik görülüyor.
İngilizce seviyesine güvenemeyenler sessiz kalmayı tercih ediyor. Aslında, unutulmamalı ki, Amerikalılar bile ana dili İngilizce olmayan ama konuşmak için çaba gösteren kişileri hoş karşılayıp, takdir ediyorlar.
Amerika’da yaşayan türkler eğer ingilizce bilmiyorlarsa meslekleride yoksa burada zor ve eziyetli işlerden başka bir şey yapmayacaklardır. İngilizce yoksa eğer ya bir gaz istasyonunda çalışılacak ya da bir restoranda bulaşıkçılık, temizlikçilik yapılacak. Yani bu işler Türkiye’de de çok rahat bir şekilde yapılabilecektir.
Burada bazı arkadaşlar Amerika’dalar geliri iyidir diye aklından geçiriyor olabilir. Hemen bu konuya da değinmek istiyorum. Evet geliri iyidir fakat buna mukabil gideri de bulunuyor. En kötü ihtimalle New Jersey’de bir dairenin 800 dolar olduğunu düşündüğünüzde aylık alacağınız 2000 dolar ile zor bela geçineceğinizi tahmin ediyorsunuzdur. Bunun için araba masraflarını, ev giderlerini, vergileri vs.. kattığınızda size pek bir şey kalmıyor hatta eksilere de düşebiliyorsunuz. Zaten bu türlü işleri yapacak birinin New York’un her hangi bir yerinde yaşaması söz konusu bile olamaz.
Kültür Şoku
Her iki kültür arasında olduğu gibi Amerika ve Türkiye arasında da büyük bir yaşam tarzı farkı var. Amerikalıların alışkanlıkları ve günlük hayatları Türklere göre çok daha farklı olabiliyor. Türklerin en çok şikayet ettikleri konuların başında Amerikalılar’ın saat 6 gibi erken saatlerde akşam yemeği yemesi, barların ve gece kulüplerinin en geç saat 2’de kapanması, ve öğrenciler arasındaki yardıma pek yanaşmayan rekabetçi ortam geliyor.
Akademik Zorluklar
Hayatı boyunca Türkiye’de eğitim görmüş öğrenciler için, Amerikan üniversitelerinin akademik standartları büyük zorluklar yaratabiliyor. Profesörler, öğrencilerinden her derste aktif bir katılım beklerken, uzun araştırma makaleleri ve kaynak gösterme zorunluluğu, Türk öğrencilerin alışık olmadığı bir durum olabiliyor. Bir çok profesör, günlük okuma ödevleri veya aylık grup çalışmalarına büyük önem veriyor. Herhangi bir akademik konuda sıkıntı yaşayan öğrencilere okulun kaynaklarından yararlanmalarını öneriyorum. Birçok okulda bulunan okuma ve yazma merkezleri, öğrencilere araştırma yapmada, makale yazmada yardımcı oluyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla bunu yeteri kadar kullanmayan Türk öğrenciler üniversitelerin bu hizmetinden daha çok yararlanmalı.
Sosyal Hayat ve Arkadaş Çevresi
Amerika’da okuyan yabancılar arasında yapılan bir araştırma, bu yabancıların yüzde 40’ının yakın bir Amerikan arkadaşı olmadığını ortaya çıkardı. Bu durum hiç şüphesiz adaptasyon sürecinin uzamasına yol açıyor. Tam anlamıyla bir Amerika ve yurtdışı deneyimi yaşamak için Amerikalı bir arkadaş çevresi çok önemli. Ayrıca, Türkiye’de sahip olunan sosyal çevrenin ve arkadaşlık ilişkilerinin aynısını kültürel farklardan dolayı Amerika’da beklememek de gerekiyor. İyi bir Amerikalı arkadaş çevresi gerek kültürel anlamda, gerekse sosyal anlamda, Amerika yıllarının daha rahat geçmesinde yardımcı oluyor. Bu sebeple, özellikle ev/oda arkadaşı seçerken bir Amerikalı tercih edilmesini tavsiye ederim. Genelde tanıdıkları arkadaşlarla aynı odada kalmayı tercih eden Türklerin, çevrelerini genişletmek, Amerikalı arkadaş sahibi olmak ve farklı insanlar tanımaları açısından, bilmedikleri biriyle oda arkadaşı olmaları daha yararlı olacaktır.
Öğrencilerin Yaşadığı Zorluklar
Amerikan üniversite jargonunda oldukça yaygın olan bir ‘Freshman Fifteen’ korkusu var. Bu, ilk sene öğrencilerinin yıl boyunca 15 pound (yaklaşık 7 kilo) alması anlamına geliyor. Bu gerçekle Türk öğrenciler de ilk senelerinde acıyla yüzleşiyor. Gerek Amerika’daki yaygın fast food kültürü, gerek ev yemeği yiyecek vakit bulamamak, gerekse de ders yoğunluğu ile bozulan uyku düzeni, öğrencileri sağlıksız beslenmeye itiyor. Türk yemeklerini özleyip, Amerikan mutfağına alışamayan öğrencilere tavsiyem, mümkün olduğunca dışarıdan eve yemek söylemekten ve fast food’dan uzak durmaları ve okulun yemekhanesini daha sık kullanmaları. Ayrıca şehirlerindeki Türk restoranlarına da belli sıklıkta gidilip Türk mutfağı hasretini giderebilirler. Üstelik Amerikalı veya diğer yabancı öğrencileri bir Türk restoranına yemeğe davet ederek arkadaşlıklar kurmaya çalışılabilir.
Ev Özlemi
Ne kadar uyum sürecini aşmış görünsek de, bazı dönemler ev hasreti çekmek son derece normal. Türkçe konuşmak, Türkçe müzik veya televizyon izlemek isteği olacaktır. Herkes aile ve arkadaşlarını özler. Böyle durumlarda içgüdüsel olarak telefon veya Whatsapp, Skype gibi araçlar ile onlarla iletişime geçmeye çalışırız. Benim tavsiyem, böyle dönemlerle karşı karşıya geldiğimizde, oda arkadaşlarımızdan veya çevremizdeki diğer Türklerden yardım istememiz. Ayrıca, genelde oldukça yararlı olan rehberlik veya psikoloji servislerinden de bu konuda yararlanılabilir.Sıraya girmek, saatlerce direnmeden beklemek ve kurallara harfiyen uymak şüphesiz bir Türk’ten beklenecek son davranış türlerindendir. Amerikalılar sabrı takdire şayandır elbette fakat bir Türk’ten bu sabrı beklemek krize yol açabilir. Bizler kırmızı ışığın son saniyesini hesaplayıp korna çalabilen bir millet iken sırf cheesecake veya cupcake yiyebilmek için 1 saat kuyrukta beklememiz veya boş olduğuna inandığımız fakat acil durumlar için ayrılmış bir alana park etmeden durmamız pekte mümkün değildir. Aşağıda her Türk’ün Amerika’ya gittiğinde mutlaka bir kez söylenip sinirlendiği konuları gözden geçirelim.
Dev PorsiyonlarPorsiyonlar bizim ölçülerimize göre iki katı kadar servis ediliyor dersek doğru söylemiş oluruz. İlk başta eğlenceli gelse de ilerleyen zamanlarda büyük boy orta boydan daha ucuza geldiğine göre neden daha fazla olanı sipariş vermeyeyim ya da çok lezzetli gelmişim Amerika’ya yemeyecek miyim tarzında yaklaşımların yol açtığı kilo artışı son derece sinir bozucudur. Oradaki yemek ve abur cubur tüketimine şahit olunduktan sonra Amerikalı ve obez kelimesinin geçtiği muhabbetlerin dönmesi kaçınılmazdır.Trafik Kuralları değil Kanunları
Trafik kurallarının şakaya gelmemesi her Amerika otobanlarında gaza basmış Türk’ün canını hafiften de olsa mutlaka yakmıştır. Eğer speed limit yani hız sınırı 65 ise ki bu mil olur en fazla 70 hadi bilemediniz 72’ye çıkın, eğer 65’lik otobanda 80’le gidiyorsanız çevrilme ihtimaliniz oldukça yüksektir. Şuraya iki dakika park edip çıkacaktım yaklaşımları asla kabul görmez, gözünüzün yaşına bakılmaz arabanız hemen çekilir. Her tabelayı itinayla okuyup talimatları takip etmeniz gerekir. Park edince uzak kalacağınız zamanlar için bozuk para atmanız gerekmektedir. Gözümden kaçmış türünden yaklaşımlar size çıkış yolu sağlamaz. Ayrıca arabalara özellikle de yaya gördüğünüz anda yol vermeniz çok büyük önem taşır çünkü orada yayalar araba geliyor mu diye bakmaz kendilerini yola atıverirler çünkü geçiş önceliği daima yayalardadır. Siz siz olun yaya gördüğünüz zaman anında ayağınızı gazdan çekin.
Soğuğa DayanıklılıkAmerikalılar tüm içeceklerini ağzına kadar buzla dolu bir şekilde tüketirler ve siz sipariş verirken aksini rica etmedikçe buz ile servis ederler. Bu buzlar kısa sürede eriyip içeceğin tadını bozduklarından ve bu kadar soğuğa alışık olmayan bünyeleri hasta eder çünkü ortalama bir Türk azıcık soğukta hemen hasta olma eğilimi taşır çünkü küçükken ağzına kadar atkıyla kapatılmaya alışıktır. Ayrıca taksilerden otel lobilerine sinemalardan mağazalara, uçaklardan restoranlara kadar heryer inanılmaz derecede soğutulur. Özellikle sıcak ve nemli iklimi olan bölgelere gidiyorsanız sıcak havadan klimalı ortamlara ordan tekrar sıcak alanlara derken hafif bir nezle olmamak zor zanaattır. Susadınız ılık su istiyorsunuz, ”kardeşim bunun ılığı yok mu?” diye sormayın yoktur suyu ılık içme huyları yoktur.
Sağlıklı Yemek BulmakPizza, hamburger, hot dog ve envai çeşitlerde bulunabilen kızartma türleri ilk zamanlarda büyük bir coşkuyla karşılanır ve bolca tüketilir. Hele ünlü cupcake’leri, cheesecake’leri, pancake’leri yerken cennete gidip gelirsiniz fakat bir süre sonra bu sağlıktan uzak besinleri görmeye başlayınca midenize kramplar girmeye başlar ve istem dışı ezine peyniri eşliğinde fırından yeni çıkmış simit, taze demlenmiş tavşan kanı çay hayalleriyle yanıp tutuşursunuz. Bu sorun ülke sınırlarına girilmesi ile birlikte sona ermektedir.
Kendin Ye Kendin TemizleYemek yedikten sonra kahve içtikten sonra kısacası restoran olmayan her türlü mekandan çıkmadan önce masanızı temiz bırakıp, artıkları çöpe atma zorunluluğu bir Türk’ün alışana kadar bocaladığı bir durumdur. İlk başta tüm bunlar yaparken içinizden söylenseniz de alışılmayacak bir durum değildir. Tek yapmanız gereken yediklerinizi en yakın çöp kutusunun içine atmaktır. Mesela ben yurda dönmüş olmama rağmen hala masaları topladığımı fark ettim gördüğünüz gibi alışmak an meselesi.
Evdeki Hesap Çarşıya UymadıAlışveriş yaptınız ve ne kadar ödeyeceğinizi aşağı yukarı hesapladınız ve kasaya geldiniz. Size söylenen rakam kafanızdakinden farklı çıkıyor. Siz yanlış mı hesap yaptınız diye düşünmeye başlıyorsunuz ve ayıp olmasın diye sormuyorsunuz. Fişe bir bakıyorsunuz en sonda vergi eklenmiş. Amerika’da tüm vergiler kasada eklenir çünkü her eyaletin farklı vergi oranları olduğu için böyle bir uygulamaya geçmişler. Ne kadar vergi ödeyeceğinizi bilmek istiyorsanız önceden gideceğiniz eyalet vergi oranını öğrenebilirsiniz.
Garsonlar ve Sipariş RitüeliKarnınız çok acıktı ve hemen bir restorana girdiniz. Garson menüyü getirdi ve siz zaman kaybetmemek için hemen yemek siparişi vermek istiyorsunuz fakat garson ne içeceğinizi öğrenmekte ısrar ediyor. Hemen sinirlenmeyin çünkü Amerika’da önce içecekler sipariş edilir garson sizi menüyle baş başa bırakır ve yemek siparişi almak için tekrar gelir sistem bu şekilde işler. Siz iyisi mi önce güzel bir içecek sipariş edin, daha sonra da menüye bakın.Sıcakkanlı Olmak ya da Olmamak
Aslında sıcakkanlı olup tanımadığınız insanlarla muhabbet etmek bir sorun değildir ve medeni insanların birbirleriyle iletişimde bulunmasından başka bir şey değildir fakat bu herkesin alışık olduğu bir durum değildir. Ülkemizde tanıdık veya akraba dilseniz sokağın ortasında birinin sizin yanına gelmesi veya asansörde sizle muhabbete girmesi pek hoş karşılanmaz ve bir şekilde sebep aranır fakat Amerika’dayken böyle bir sebep aramayın. Bu insanlar ilk kez gördükleri insanlara laf atıp selam vermekten hoşlanıyorlar ve kültürlerinin bir parçası haline gelmiştir. Dolayısıyla siz de bu duruma ayak uydurup gülümseyerek ‘’Günaydın’’, ‘’İyi Akşamlar’’ diyerek selamlamalara karşılık verin.Tüketim Çılgınlığı
Amerika adeta bir alışveriş cennetidir ve bütçeniz ne olursa olsun uyguna alışveriş yapmak garantidir. Hele indirim zamanına denk gelmişseniz veya devasa büyüklükte bir outlete gitmişseniz ocağınıza incir ağacı dikilmesi an meselesidir. Koladan tutun m&m’in bin bir çeşidine ancak burada rastlayabilirsiniz. Çeşitlilik sadece yiyecekte değil tüm kategorilerde geçerlidir. Hani hep aradığınız ama bulamadığınız aslında pekte lüzumu olmayan bir şey varsa mutlaka onu burada bulursunuz. Özellikle Amerikalı markaların fiyatlarının ülkemizde satılan fiyatlarının yarısı belki daha da azı olması cabasıdır. Bu tür tüketim oyunlarına gelmek istemiyorsanız alışveriş için bir bütçe belirlemenizi tavsiye ederim.Bahşiş Sorunsalı
Türkiye’de yaşayan biri genelde eğer cebinde bozuğu varsa bahşiş verir veya vermez. Bunu kimse sorun etmez, tabi çok sık gittiğiniz bi yer ise ve bahşiş az veriyorsanız verdiğiniz bahşiş oranında hizmet alırsınız. Amerika’da ise bahşiş herşeydir. Bahşiş vermeme gibi bir durum olamaz, ne kadar vereceğiniz hem menülerde hemde fişlerde hesabın %10’u veya %15’i şeklinde yazılmıştır zaten. Bir de taksiciler bile bahşiş bekler, bu durum sadece restoranlarla ilgili değildir yani. Mesela arabaya servis Starbucks’da bile bahşiş vermişliğim vardır benim çünkü talep edilmiştir. En basit yöntemi hesap ne kadar geliyorsa en az %10 gibi bir kısmını bahşiş olarak bırakmanızdır, yoksa bozuğum yoktu diye az koyarsanız bulunduğunuz yerin müdürü gelip bir sorun olup olmadığını sorabilir benden söylemesi.