Denise Şahin’in haberi
58 yaşında olan Osman usta aslen Giresun Yağlıdereli. 1972 yılında İstanbul’a yerleşen Tahmaz, burada çeşitli işlerde çalışmış. Yağlıdere’den binlerce kişi Amerika’ya göçmüş. O kadar fazlalaşmış ki, artık son yıllarda ABD Giresun Yağlıdere’den gelen veya Yağlıdere doğumlu olan Türk vatandaşlarına vize vermiyor.
İşte Osman Usta 1997 yılına kadar İstanbul’da fırıncılık yaparken, Amerika’dan ailece Yeşil kart çıkınca, Amerika’ya gelmiş. Yağlıdere’de Amerika’ya nasıl gidileceğini bilir diyen Osman Usta “Amerika’da en fazla en Türk Yağlıdere’den. Yağlıdereli Amerika’ya gelebilmek için her türlü yolu denediğinden artık Amerika vize vermiyor. Yağlıdere’nin nüfusundan daha fazla Amerika’da Yağlıdereli var. O yıllarda buraya gelen Türkler ya inşaattan başlar ya da Benzin istasyonundan. Şimdi Berberi Kasabı, kebapçısı fırıncısı var. O yıllarda çok Türk yoktu. Ben sadece ev içinin inşaatını yapıyorum. Burada sektörler çok geniş. Evin dışını yapan ayrıdır içini yapan ayrı. Önce Brooklyn’de kirada oturduk. 10 yıl sonra ev alacak paramız oldu. 2008 Amerikan ekonomisinin en zorlu günlerinde Allah nasip etti bu evi aldık.” diyerek sözlerini sürdürdü.
ZENCİNİN TESPİTİ DOĞRU ÇIKTI
Bir zencinin evini boyarken, arkadaşıyla sohbet ettiğini aktaran Osman Tahmaz, “Zenci benim İngilizce bilmediğimi öğrenince, arkadaşım aracılığıyla bana sordu. Kaç yıldır gelmiş? Düzgün bir işi var mı? Kaç çocuğu var? Evi var mı? Gibisinden. Cevapları duyunca sonra bu adam İngilizce öğrenemez dedi. Nedeni sordum, oda bu adam daha iş bulacak ev bulacak, çocuk geçindirecek, çocuklarını okutacak, ardından İngilizce öğrenecek çok zor dedi. Dediği de çıktı. Bu yaşıma kadar doğru dürüst İngilizce öğrenemedim. Şimdi bir firmada çalışıyorum. Gidip neler eksik bakıyorum ve malzemeleri alıp işime bakıyorum. İnsanlarla fazla diyalog kurmuyorum.” dedi.
REFAH PARTİSİNİN TEŞKİLATINI ÇAYIROVA’DA KURDUK
Osman Usta “İstanbul Çayırova’da seçimler yaklaşırken, Çayırova belde teşkilatını kurduk. Ama ilk seçimlerde kaybettik. Adam bulamıyorduk, Parti teşkilatı için 15 kişi gerekiyordu, biz ancak 13 kişi bulmuştuk. 1994 seçimlerine kadar çok iyi çalıştık ve açık arayla seçimi kazandık. İmar planı için kolları sıvadık. Çarpık kentleşmenin önüne ilk kez biz geçtik. İran’dan örnek imar planı getirdik. Ara sokaklar İstanbul’un genelinde 4 metredir, bizimkisi 6 metre. 15 metrelik caddeler tek yöndü. Parti teşkilatı içinde Şanlıurfa Belediye başkanı Halil İbrahim Çelik ve Ahmet Bahçıvan vardı. Onlarla bu şehircilik üzerine çok çalıştık. 1998 yılında da buraya gelince bırakmak zorunda kaldık.” diye konuştu.
BURADA ÖZGÜRÜZ AMA…
Amerika’da dini toplumların daha özgür olduğunu ifade eden “Bayram namazlarında burada camiler kalabalık olur. Daha önceden izin alınarak caminin bulunduğu cadde trafiğe kapatılır. Devletten i24 saat polis koruması isteyebilirsin. Amerika 2001 yılında ikiz kulelerin yıkılmasıyla İslam’ı tanımaya başladı. Amerikalıların çoğu Müslümanları bilmiyordu. Araplar bir din olarak görüyordu. Ama 2001 yılından sonra Türklerin ve diğer etnik toplumlarında Müslüman olduğunu öğrendi. Bazen hayır bildiğimizde şer şer bildiğimizde hayır olabilir. 2001 yılından sonra Müslümanlık Amerika’da daha da arttı. Şimdi başkan adayı olan Trump’ın açıklamalarını deli saçması buluyorum. Amerika’da her ülkeden insan var. Kimi kovabilir ki? Amerika ekonomisi çöker. O yüzden seçim yatırımı olarak görüyorum.
Buraya ilk gelen cemaat Süleymancılar olmuş. Fatih Camiini burada Türklerin yardımıyla satın almışlar. 1980’de ilk Türk camisi açıldı. Sonra diyanet cami açmaya başladı. Amerika’da bir Türk çocuk bismillah’ı öğrenmişse Süleymancıların hakkı vardır. Siyasetle uğramazlar. Milli Görüş 2000li yıllarda kuruldu ama fazla tutunamadı. Menzil grubunun burada bir topluluğu var. Fethullahçılar var ama onlarda son olaylardan sonra ciddi kan kaybettiler.” şeklinde konuştu.
AMERİKAN POLİSİNİN TESPİH MERAKI
Amerika’ya geldiğinden teşbih taşıdığını dile getiren Osman Tahmaz “Bir gün Çin mahallesinde tespih çekerken Polis aracı beni takip etmeye başladı. Poliste hiç bir şey söylemiyor. Ben yaya gidiyorum. Polis arabayla. Duruyorum duruyor, yürüyorum geliyor. Sonra anladım ki elimdeki tespihi merak etmiş kimse Amerika da tespih kullanmıyor. Anlaşamıyoruz da. Ben İngilizce bilmiyor o Türkçe bilmiyor.” Diyerek tespih anısını anlattı.
58 yaşında olan Osman usta aslen Giresun Yağlıdereli. 1972 yılında İstanbul’a yerleşen Tahmaz, burada çeşitli işlerde çalışmış. Yağlıdere’den binlerce kişi Amerika’ya göçmüş. O kadar fazlalaşmış ki, artık son yıllarda ABD Giresun Yağlıdere’den gelen veya Yağlıdere doğumlu olan Türk vatandaşlarına vize vermiyor.
İşte Osman Usta 1997 yılına kadar İstanbul’da fırıncılık yaparken, Amerika’dan ailece Yeşil kart çıkınca, Amerika’ya gelmiş. Yağlıdere’de Amerika’ya nasıl gidileceğini bilir diyen Osman Usta “Amerika’da en fazla en Türk Yağlıdere’den. Yağlıdereli Amerika’ya gelebilmek için her türlü yolu denediğinden artık Amerika vize vermiyor. Yağlıdere’nin nüfusundan daha fazla Amerika’da Yağlıdereli var. O yıllarda buraya gelen Türkler ya inşaattan başlar ya da Benzin istasyonundan. Şimdi Berberi Kasabı, kebapçısı fırıncısı var. O yıllarda çok Türk yoktu. Ben sadece ev içinin inşaatını yapıyorum. Burada sektörler çok geniş. Evin dışını yapan ayrıdır içini yapan ayrı. Önce Brooklyn’de kirada oturduk. 10 yıl sonra ev alacak paramız oldu. 2008 Amerikan ekonomisinin en zorlu günlerinde Allah nasip etti bu evi aldık.” diyerek sözlerini sürdürdü.
ZENCİNİN TESPİTİ DOĞRU ÇIKTI
Bir zencinin evini boyarken, arkadaşıyla sohbet ettiğini aktaran Osman Tahmaz, “Zenci benim İngilizce bilmediğimi öğrenince, arkadaşım aracılığıyla bana sordu. Kaç yıldır gelmiş? Düzgün bir işi var mı? Kaç çocuğu var? Evi var mı? Gibisinden. Cevapları duyunca sonra bu adam İngilizce öğrenemez dedi. Nedeni sordum, oda bu adam daha iş bulacak ev bulacak, çocuk geçindirecek, çocuklarını okutacak, ardından İngilizce öğrenecek çok zor dedi. Dediği de çıktı. Bu yaşıma kadar doğru dürüst İngilizce öğrenemedim. Şimdi bir firmada çalışıyorum. Gidip neler eksik bakıyorum ve malzemeleri alıp işime bakıyorum. İnsanlarla fazla diyalog kurmuyorum.” dedi.
REFAH PARTİSİNİN TEŞKİLATINI ÇAYIROVA’DA KURDUK
Osman Usta “İstanbul Çayırova’da seçimler yaklaşırken, Çayırova belde teşkilatını kurduk. Ama ilk seçimlerde kaybettik. Adam bulamıyorduk, Parti teşkilatı için 15 kişi gerekiyordu, biz ancak 13 kişi bulmuştuk. 1994 seçimlerine kadar çok iyi çalıştık ve açık arayla seçimi kazandık. İmar planı için kolları sıvadık. Çarpık kentleşmenin önüne ilk kez biz geçtik. İran’dan örnek imar planı getirdik. Ara sokaklar İstanbul’un genelinde 4 metredir, bizimkisi 6 metre. 15 metrelik caddeler tek yöndü. Parti teşkilatı içinde Şanlıurfa Belediye başkanı Halil İbrahim Çelik ve Ahmet Bahçıvan vardı. Onlarla bu şehircilik üzerine çok çalıştık. 1998 yılında da buraya gelince bırakmak zorunda kaldık.” diye konuştu.
BURADA ÖZGÜRÜZ AMA…
Amerika’da dini toplumların daha özgür olduğunu ifade eden “Bayram namazlarında burada camiler kalabalık olur. Daha önceden izin alınarak caminin bulunduğu cadde trafiğe kapatılır. Devletten i24 saat polis koruması isteyebilirsin. Amerika 2001 yılında ikiz kulelerin yıkılmasıyla İslam’ı tanımaya başladı. Amerikalıların çoğu Müslümanları bilmiyordu. Araplar bir din olarak görüyordu. Ama 2001 yılından sonra Türklerin ve diğer etnik toplumlarında Müslüman olduğunu öğrendi. Bazen hayır bildiğimizde şer şer bildiğimizde hayır olabilir. 2001 yılından sonra Müslümanlık Amerika’da daha da arttı. Şimdi başkan adayı olan Trump’ın açıklamalarını deli saçması buluyorum. Amerika’da her ülkeden insan var. Kimi kovabilir ki? Amerika ekonomisi çöker. O yüzden seçim yatırımı olarak görüyorum.
Buraya ilk gelen cemaat Süleymancılar olmuş. Fatih Camiini burada Türklerin yardımıyla satın almışlar. 1980’de ilk Türk camisi açıldı. Sonra diyanet cami açmaya başladı. Amerika’da bir Türk çocuk bismillah’ı öğrenmişse Süleymancıların hakkı vardır. Siyasetle uğramazlar. Milli Görüş 2000li yıllarda kuruldu ama fazla tutunamadı. Menzil grubunun burada bir topluluğu var. Fethullahçılar var ama onlarda son olaylardan sonra ciddi kan kaybettiler.” şeklinde konuştu.
AMERİKAN POLİSİNİN TESPİH MERAKI
Amerika’ya geldiğinden teşbih taşıdığını dile getiren Osman Tahmaz “Bir gün Çin mahallesinde tespih çekerken Polis aracı beni takip etmeye başladı. Poliste hiç bir şey söylemiyor. Ben yaya gidiyorum. Polis arabayla. Duruyorum duruyor, yürüyorum geliyor. Sonra anladım ki elimdeki tespihi merak etmiş kimse Amerika da tespih kullanmıyor. Anlaşamıyoruz da. Ben İngilizce bilmiyor o Türkçe bilmiyor.” Diyerek tespih anısını anlattı.