"Nusret keşke Allah izin verse de böyle küçük bir yerde istediği gibi en iyi etleri bularak, hiç poz vermeden kimseyle mutfakta işini yapabilse. Şimdi ayrı bir fenomen olmuş durumda. Şimdi hamburgere giriyorlar. Bu zaten uluslararası bir şirket, sadece Türk yatırımcı da değil bir de o var. Hani Türk markası diyoruz ama İsrailli bir ortağı da var. Yani büyük bir ortak yatırımcı ortağı uluslararası bir şirket.
Genç ve işini severek yapan, tutkulu bir insan olduğu için onun mutlu olması beni de mutlu eder. Ama bilemiyorum gerçekten bu tip uluslararası bir imparatorluk kurmak mı onu mutlu eder.
Yoksa gerçekten küçük bir yerde, günün birinde maddi özgürlüğüne kavuştuğu zaman kendi yerini açıp, kendi istediği yerde kendi istediği gibi hayvanı işlemek ve tuz sahnesi yerine gerçek anlamda müşterileri ile daha derin ilişkiler kurmak mı mutlu eder.
Sosyal medyanın getirdiği kötü bir şey var; ister istemez fetişleşiyorsunuz. Yani Nusret'e giden herkes onunla tuz sahnesi çektirmek istiyor. Oradaki karşı tarafın ruhunu düşünmüyor. Bunu günde yüz kere yapan insan, otomatik olarak yapan insan artık zevk almıyor. Zaten Nusret de belki o yüzden kara gözlükler takıyor devamlı düşüncelerini belli etmek istemiyor.
Ona baktığım zaman onun bir abisi olarak üzülüyorum yani onun adına üzülüyorum. Çünkü çok severek yaptığını zannetmiyorum. Ne olabilir? Sevdiği insanlarla, değer verdiği insanlarla karşılıklı konuşmak olabilir. Daha derin ilişkiler dediğim o.