21. Yüzyıldayız. KADIN MESELESİ GÖZ ARDI EDİLEMEZ, SADECE KINAYARAK GEÇİŞTİRİLEMEZ!
5 TEMMUZ 1857 de bir kız çocuğu dünyaya geldi; adını CLARAkoydular, soyadı EİSSNER, ZETKİN, 75 yıl yaşadı ( 20 Haziran 1933) tüm yaşamında haksızlıklara karşı ayağa kalkabilme ve mücadele edebilme yürekliliğini gösterdi,… sürgün edildi… davasından gene de vazgeçmedi,…, Clara’nın girişimleri ile 19 Mart 1911 KADINLAR GÜNÜ olarak anılmaya başlandı! Bugün sonuç böyle olamaz?! 1871 yılının (bazı kaynaklara göre 1870) 5 Mart’ında ROSA LUXEMBURG doğdu. 47 yıl yaşadı ve o da tüm haksızlıklar karşısında kadın hakları için 18 yaşından itibaren ayağa kalktı mücadele etti ve mücadelesini genç yaşında hayatı ile ödediyse de bugün bile emsal kadın olarak yaşıyor. ( 15 ocak 1919) Clara Zetkin, Rosa Luxemburg ve günümüze kadar daha nice önemli/değerli kadınlar; Sappho, Jeanne Darc, Mary Wollstone Craft, Jane Austen, Flora Tristan, Herriet Beecher Stowe, Marıe Cuire, Nakiye Elgün, Yaşar Nezihe Bükülmez, Nezihe Muhittin Tepedelengil, Fatma Seher Erden, Simone de Beauvoire, Droty Hodgkin, Lılıan Ngoyi, Rosa Parks, Bety Frieden ve daha sayabileceğimiz pek çok kadın benzer meseleler uğruna, yaşadıkları yıllardaki tartışmasız olağanüstü zor koşullara; savaşa, siyasi otoritelere, ailesine, toplumsal baskılara, yoksulluğa rağmen üstün bir gayret göstererek yaşamlarını vakfeden kadınlar bu gezegende insan yaşamının standartlarını yükseltmek için hayatlarını feda ettiler! Ne için mücadele ettiler? İNSAN için!Tarihe dönüp sadece CLARA ve ROSA ya iki değerli ismin mücadelesine bile baktığımızda bugün gelinen hale hayret etmemek, utanmamak, olağanlaştırmak, kabul etmek, sessiz kalmak mümkün değil. Günümüz 2020’sinde kadınların mağduriyetlerine tanık olurken kadınların maalesef sözde “sevildikleri” erkekler veya aileleri tarafından yakılıyor, dövülüyor, mağdur ediliyor, hakaret ediliyor, hiçleştiriliyor, pasifiz e ediliyor… eğitim hakları, yaşam hakları ellerinden alınıyor, öldürülüyor iken içinizin sızlaması bir yana akli olarak sorguladığınızda önümüze servis edilen, yaşanan/yaşanamayan hayatları, verileri ele aldığınızda meseleyi çok daha zengin nitelikte ele alma ihtiyacı doğuyor.Nasıl oluyor da bugün 21 yy da dahi yüzyıllardır süregelen mücadeleye rağmen bu ilkel koşullar hala gerçekleşiyor, gerçekleşebiliyor?Ebeveynler? Geniş aile bireyleri? Toplumsal baskı? Eğitim sistemi? Siyasi yapı? Yasal haklar? Sosyokültürel yapı… hepsi ayrı ayrı ele alınmalı, özellikle hemcinslerim anneler, kayınvalideler, kızlar, gelinler, teyzeler, halalar, babaanneler, anneanneler bu sorun karşısında çocukluktan yetişkinliğe nasıl bir tutum sergiliyorlar? Hangi argümanlarla nasıl yetiştiriliyorlar?Sorunun çözümü için elbette dünyanın her köşesinde siyasi otoritelerin alması, güncellemesi gereken yasal düzenlemeleri talep ediyoruz. Siyaset arenasında kadın nerede? Muhtar? Milletvekili? Siyasi Lider? Bakan? Büyükelçi? Rektör, Danışman, CEO… Bu titri de kadınlar görev alabiliyorlar mı? Kukla-laş-tırıl-ma-mış sorgulayabilen, eleştirebilen, yeni öneriler sunabilen kadınların yeri var mı? Bilimde, Sporda, Siyasette, Ekonomide, Ekolojide, Tarımda, Eğitimde… kadının varlığı tartışmasız elzem iken diğer tarafta bizim platformlarda Sanatta Kadınların varlığı etkin mi? Yeterli mi?Kadın yaşamına, üretimine, sorunlarına karşı sanatçılar, sanat kurumları, otoriteleri, sözcüleri ne yapıyorlar? Neyi, nasıl, ne kadar yapabiliyorlar?Hiç kuşkusuz az da olsa var olan değerli sanat kurum ve yöneticilerinin hassasiyetleri, gayretleri kafi mi? Bence değil!Dünya sanat tarihine baktığınızda da bugünkü sanat eylemlerine baktığınızda da bu ezberin yeterli oranda değişmediğini maalesef görüyoruz.Dünyanın hemen her köşesinde kadınların mağduriyetleri ortada iken sanat otoriteleri organize ettikleri karma projelerde katılımcılar arasında cinsiyet ayrımcılığı yapmıyor gibi dile getirilse de 30 sanatçı ile gerçekleştirilen projelerde sadece 3/5 kadın arkadaşlarımızın projelerde yer alması kabul edilemez.Kadınların yaşadıkları, deneyimledikleri ve gözlemledikleri sorunlar sadece erkek egemen dil ile ifade edilemez, kadınların her alanda meseleyi hissetmesi, ifade etmesi, çözüm önerilerinde bulunması ve aktif olması diğer mesleklere de başarılı çözümlemeleri ile emsal olabilmesi gerekiyor.Bu işi bu sorunu erkekler çözebilecek olsalardı şimdiye kadar çoktan çözülürdü. Sorun dünyanın her köşesinde dev gibi masada oturuyor ve çözüm bekliyor.Açıklanan 2019 verilerine göre dünyada her gün 137 kadının ailesi tarafından öldürüldüğü. Dünya genelinde kadınların %35’i psikolojik ve cinsel şiddete hayatlarında en az 1 kez uğradıkları, Küresel olarak, her yıl 12 milyon kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendirildiği, (her gün yaklaşık 33.000 kız çocuğu, ya da her iki saniyede bir kız çocuğu.) Bugün dünyada yaklaşık 650 milyon çocuk gelin/kadın olduğu açıklandı.Maalesef Türkiye’de de 2020 yılının ilk 7 ayında 172 kadının öldürüldüğü açıklandı. …..Biz sanatçılar meseleyi sadece kınayıp ve üzülmekle yetinmeyecek ayağa kalkacağız, yılmadan, sabırla A dan Z ye nerede ve nasıl olursa sessiz kalmayacak, mücadele edecek bu işi çözünceye kadar savaşacağız! Emin olunuz biz de bizden sonraki kuşak da her zaman cehaletin karşısında çınar ağacı gibi yükselerek cehaletinizi yok edeceğiz! Sesimizi duyurmak için gerekirse daha akli ve güçlü ses vereceğiz!Sanatçıların sanatları ile ifade ettikleri sesi/gücü/varlığı/mücadelesi/üretimi/toplumsal refaha/yaşam standartlarının kalitesine/bilincine katkısı artık kabul edilmeli ve sanatçının sözüne/gücüne acil olarak toplumun her alanında kamusal ve özel alanda kulak verilmeli.Sanatçılar sadece mekanlarınızı ve yaşamlarınızı “renklendirecek” eserler üretmezler!Dünyanın her köşesinde mağdur edilmiş, yaşamdan koparılmış KADINLARIN ve bu uğurda mücadele etmiş HEMCİNSLERİMİN, ROSA’nın, CLARA’nın, SİMONE’nin… anısına saygıyla! Fazilet Kendirci
[email protected]
FAZİLET KENDİRCİ Malatya'da doğdu. Resme olan ilgisi ilkokul öğretmeni Aydan ÖZEL'in yönlendirmesi ile başladı ve bu ilgi lise yıllarında gelişerek devam etti. Malatya ve İstanbul'da 16 yaşına kadar geçirmiş olduğu çocukluk yıllarında, gözlemlediği iki şehir-iki kültür, iki uç noktadaki meseleleri sorunsallaştırdı. 1993-94yılları arasında Bilsak Atölyesi'nde çalıştı.1994-99 yıları arasında ise Yusuf TAKTAK'ın oluşturduğu "ATÖLYE ÜÇGEN"in öğrencisi oldu. 1997 yılında ilk kişisel sergisini açtı. 1998 yılında kendi atölyesini kurdu.1998-99 yıllarında sokak çocukları derneğinde çocuklara resim eğitimi verdi. 2003-2006 yılları arasında UPSD Uluslar arası Plastik Sanatlar Derneği UNESCO Yönetim Kurulu Üyeliği görevini üstlendi. 2003 yılında PERA MÜZESİ'NİN açılışında gerçekleşen "genç açılım" sergi projesine danışmanlık yaptı. UPSD yönetim kurulu üyeliğindeki görevinin yanı sıra İstanbul'daki önemli sanat galerilerinde, uluslararası sanat fuarı organizasyonlarında, çağdaş sanat yayıncılığında sorumluluklar üstlendi, edindiği sorumluluklar ile Türkiye'deki sanatı - sanatçıyı - yöneticiyi - koleksiyoneri - sanat yazarını ve diğerlerini farklı perspektiflerden analiz edebilme şansını yakaladı. Şimdiye kadar 22 kişisel sergi açtı. Pek çok uluslararası-ulusal karma sergilere ve Bienallere katıldı. Gençlerin yanı sıra "ÇOCUK" lar onun için her zaman çok ama çok önemli oldu; bu nedenle pek çok Sivil Toplum Örgütlerinin eğitim ve sanat projelerinde yer aldı. 1998'den bu yana kendi özel sanat atölyesinde ve farklı kurumlarda gençlere-çocuklara, resim-sanat-çevre-doğa kavramlarının yanı sıra; kişisel gelişim ve eğitimlerine katkıda bulunacak formatta dersler vermekte, öğrencilerinin sergilerine küratörlük yapmakta, İstanbul'daki atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. Kendirci, sanatın ve sanatçının sosyal sorumluluk taşıması tezini savunur ve bu anlamda onun sanatı tüm enerjisini yaşamın merkezinden alır. Sanatçı, tuval resminin yanı sıra; plastik, yaşamış teneke parçaları,kum, cam gibi çeşitli atık malzemelerden ya da organik unsurlardan yaptığı çalışmaları ile de tanınır. "ben büyürken "değişim"-"oluşum" " adlı, 23 Nisan 2009 - 23 Nisan 2012 tarihlerini kapsayan projesini 8-14 yaş arası öğrencileri ile gerçekleştirmektedir. Kendirci aynı zamanda; Yıldız Teknik Üniversitesi M.Y.O. Seramik Cam ve Çinicilik Bölümü 1. sınıf ve Anadolu Üniversitesi AOF'si Sosyoloji Bölümü lisans öğrencisidir. Daha detaylı bilgi ve sosyal medya hesapları için: http://www.turkishpaintings.com/index.php?p=34&l=2&modPainters_artistDetailID=2820 https://www.facebook.com/fazilet.kendircih https://instagram.com/fazilet_kendirci?igshid=fcuuw7rzd0am