Amerikan Basketbol Liginde (NBA) oyuncu olarak Cedi Osman, Furkan Korkmaz, Alperen Şengün ve Ömer Yurtseven Türkiye’yi temsil eden oyuncularımızdan, onlarla gurur duyuyoruz. Türkiye’den ise tek antrenör bulunuyor o da sezon başında transfer edilen Erdem Can. Kendisi NBA’de bir ilki başararak bizleri mutlu etti.
2012’den beri Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı teknik ekibinde yer alan, dokuz sene boyunca Zeljko Obradovic’in yardımcılığını üstlenen Erdem Can, NBA takımlarından Utah Jazz’ın teknik ekibinde görev yapıyor. Can, NBA’de görev alan ilk Türk yardımcı antrenör. Kendisiyle Utah Jazz’ın play-off’ları bitmeden Türkiye’ye gitmesinden önce Zoom üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle NBA hikayeniz nasıl başladı Erdem Hocam?
Fenerbahçe’de çalışırken yaz ligleri sırasında davet ediliyordum. O süreçte her zaman ilişkilerimiz sürdü. 5 yıl boyunca yazları Amerika’da çok önemli tecrübe kazandım. Bunun sonucunda da burada tam zamanlı yardımcı antrenörlük gelince kabul ettim.
Daha önce size böyle bir teklif gelmiş miydi?
Evet daha önce de teklif etmişlerdi. Fakat o zaman Fenerbahçe’de devam ediyordum ve kendi gelişim sürecimden dolayı daha uygun bir zamanı bekledim. Birkaç sene sonra yeniden bu teklif gelince ben de artık kabul ettim. NBA’i biz basın olarak bile takip ederken yoruluyoruz. 2-3 günde bir maç zor olmuyor mu? NBA temposu nasıl geçiyor? Şunu söyleyeyim 3 gün NBA için büyük bir ara. Bizim en son ne zaman 3 gün ara verdiğimizi hatırlamıyorum bile! En uzak maç genelde 2 gün arayla oluyor. Hatta back to back dediğimiz 24 saat sonra oynadığımız maçlara da çıkıyoruz. Dolayısıyla çok yoğun bir tempo ve 6 aylık bir süreçte oynamanız gereken 82 tane maç var. Uzun bir süreye de yayılmıyor ve ardından play-offlar başlıyor. Maçların yoğunluğu çok fazla ve sakatlıkların getirdiği kadrodaki değişikliklere uyum sağlayacak teknik değişimleri yapmanız gerekiyor. Bu süreçte yeni oyuncular geliyor, gidiyor. NBA çok büyük bir market ve çok üst düzey. Ben de açıkçası bunları bu sene deneyimlemiş oldum. Benim için bir çaylak yılı diyebiliriz. Euroleague her ne kadar çok yüksek ve sert maç tablosuyla üst düzey bir organizasyon olsa da NBA ile arasında büyük farklar var. Hem organizasyonel, hem finansal hem de seyirci desteği anlamında iki farklı lig. NBA’e adapte olabilmek için çok çalışmak ve zaman geçirmek gerekiyor.
Röportajın Devamını Okumak İçin Tıklayınız
2012’den beri Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı teknik ekibinde yer alan, dokuz sene boyunca Zeljko Obradovic’in yardımcılığını üstlenen Erdem Can, NBA takımlarından Utah Jazz’ın teknik ekibinde görev yapıyor. Can, NBA’de görev alan ilk Türk yardımcı antrenör. Kendisiyle Utah Jazz’ın play-off’ları bitmeden Türkiye’ye gitmesinden önce Zoom üzerinden bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle NBA hikayeniz nasıl başladı Erdem Hocam?
Fenerbahçe’de çalışırken yaz ligleri sırasında davet ediliyordum. O süreçte her zaman ilişkilerimiz sürdü. 5 yıl boyunca yazları Amerika’da çok önemli tecrübe kazandım. Bunun sonucunda da burada tam zamanlı yardımcı antrenörlük gelince kabul ettim.
Daha önce size böyle bir teklif gelmiş miydi?
Evet daha önce de teklif etmişlerdi. Fakat o zaman Fenerbahçe’de devam ediyordum ve kendi gelişim sürecimden dolayı daha uygun bir zamanı bekledim. Birkaç sene sonra yeniden bu teklif gelince ben de artık kabul ettim. NBA’i biz basın olarak bile takip ederken yoruluyoruz. 2-3 günde bir maç zor olmuyor mu? NBA temposu nasıl geçiyor? Şunu söyleyeyim 3 gün NBA için büyük bir ara. Bizim en son ne zaman 3 gün ara verdiğimizi hatırlamıyorum bile! En uzak maç genelde 2 gün arayla oluyor. Hatta back to back dediğimiz 24 saat sonra oynadığımız maçlara da çıkıyoruz. Dolayısıyla çok yoğun bir tempo ve 6 aylık bir süreçte oynamanız gereken 82 tane maç var. Uzun bir süreye de yayılmıyor ve ardından play-offlar başlıyor. Maçların yoğunluğu çok fazla ve sakatlıkların getirdiği kadrodaki değişikliklere uyum sağlayacak teknik değişimleri yapmanız gerekiyor. Bu süreçte yeni oyuncular geliyor, gidiyor. NBA çok büyük bir market ve çok üst düzey. Ben de açıkçası bunları bu sene deneyimlemiş oldum. Benim için bir çaylak yılı diyebiliriz. Euroleague her ne kadar çok yüksek ve sert maç tablosuyla üst düzey bir organizasyon olsa da NBA ile arasında büyük farklar var. Hem organizasyonel, hem finansal hem de seyirci desteği anlamında iki farklı lig. NBA’e adapte olabilmek için çok çalışmak ve zaman geçirmek gerekiyor.
Röportajın Devamını Okumak İçin Tıklayınız