Dünyada en çok turistin ziyaret ettiği şehirlerden biri olan New York kenti tarihsel simgeleri koruyor. New Tork şehrinin Manhattan bölgesindeki dünyaca ünlü Central Park çevresinde görev yapan atlı faytonlar yüz yıl önce olduğu gibi yolcu taşımaya devem ediyor.
Büyüklüğü neredeyse 4 kilometrekareye varan Central Park, turistlerin uğrak yeri olduğu kadar, Hollywood film yapımcılarının da gözdesi. Ve tabii çevresindeki faytonlar da. Bir turist rehberinin "New York klasikleri" diye tanımladığı bu at arabaları, "Evde Yalnız", "Hayalet Avcıları", "Masumiyet Çağı" gibi sayısız filmde rol aldı. Jackie Kennedy'den Elizabeth Taylor ve Lauren Bacall'a kadar pek çok ünlü yüz, yeşil bir mekanda yorgunluk atmak istediği zaman bu faytonlara bindi. Evlilik teklifleri, romantik balayı gezileri bu faytonlarda yapıldı. Her türlü renk ve şekle sahip bu şirin taşıyıcılar, zamanla New York'a gelen turistlerin asla kaçırmak istemedikleri bir geleneğe dönüştü. Türk damgası Peki, bu geleneğe son yıllarda bir Türk damgası vurulduğunu biliyor muydunuz? Yüksek öğrenim görmek için uzaklardan, Atlas okyanusunun ötesinden gelen Türk gençlerinin, New York'taki fayton sektörüne el attığını? Ve bunların çoğunun Master öğrencisi olduğunu?
Faytonlar Ben bilmiyordum. Geçen ay Birleşmiş Milletler zirvesine katılmak için New York'a gelen başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşinin, bir akşam yemeği çıkışında Central Park'ta yaptığı fayton turu sayesinde öğrendim, bunu. Ve genellikle akşamları çalışan bu gençlerle tanışıp konuşmak için, hava karardıktan sonra kendimi Central Park'ta buldum. Yaşları 20 ila 30 arasında değişen bu gençler, bir yandan Amerikan tarihi ve işletme alanında Master yaparken, eğitim masraflarını karşılamak için akşamları turist gezdiriyor. Sayıları 15-20'yi bulan Türk faytonculara ek olarak, 25-30 civarında Türk üniversite öğrencisi de, Amerikan hükümetinin "Çalış ve Gez" adlı özel programı çerçevesinde "bisiklet-taksi" sürücülüğü yapmak için yaz aylarında New York'a geliyor.
İzmir'deki 9 Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden Alper İyibiçer, Hacı Ömer Karlı ve Bektaş Koyun ile İstanbul'dan Faruk Bodur ve Senay Öztürk sorularımı yanıtlarken, bu vesile ile başbakanla karşılaşmaktan çok memnun olduklarını söylüyorlar. Faytonla yarım saat kadar Central Park turu yapan Erdoğan, Türk gençleriyle yakından ilgilenmiş, onlarla fotoğraf çektirmiş. Türk olduklarını görünce de pek şaşırmamış; "herhalde Türklerin burada çalıştığı önceden kendisine söylenmişti, memnun oldu" diyor, faytoncu gençler.
Onlara göre faytonculuk ve bisiklet-taksi sürücülüğü, Amerika'da yabancı öğrenciler için en çok gelir getiren işler. Ama ikisini de geçici görüyorlar. Faytoncu Bodur'a "memnun musunuz bu işten" diye sorduğumda, "aslında memnun değilim" diyor ve ekliyor: "Çünkü ben öğretmenim ve öğretmen olmak daha güzel; bin kat daha güzel." Türkiye'den üç aylığına New York'a bisiklet-taksi sürücülüğü yapmaya gelen üniversite öğrencisi Alper İyibiçer, geçen yaz da San Diego'ya gitmiş. Onun da amacı, ileride Master yapmak için burada para biriktirmek. İşinde ise en çok "aşırı kilolu" Amerikalılardan yakınıyor. "Onları sürmek zordur, ama en çok bahşişi de onlar verir" diyor. Aslında para konusunda bir tek Türk müşterilerle sorun yaşıyorlarmış. "Sayıları çok az, ama en çok pazarlığı Türkler yapıyor.
Özellikle de Türk olduğumuzu anlayınca indirim istiyorlar" diyorlar. Yine de haftanın 6 günü, günde 10 saata kadar çalışan bu gençler, zahmetlerine değdiğini düşünüyorlar. "Fırsatlar ülkesi" diye niteledikleri Amerika, onlara hayatlarının en ilginç anlarını yaşatıyor.
Büyüklüğü neredeyse 4 kilometrekareye varan Central Park, turistlerin uğrak yeri olduğu kadar, Hollywood film yapımcılarının da gözdesi. Ve tabii çevresindeki faytonlar da. Bir turist rehberinin "New York klasikleri" diye tanımladığı bu at arabaları, "Evde Yalnız", "Hayalet Avcıları", "Masumiyet Çağı" gibi sayısız filmde rol aldı. Jackie Kennedy'den Elizabeth Taylor ve Lauren Bacall'a kadar pek çok ünlü yüz, yeşil bir mekanda yorgunluk atmak istediği zaman bu faytonlara bindi. Evlilik teklifleri, romantik balayı gezileri bu faytonlarda yapıldı. Her türlü renk ve şekle sahip bu şirin taşıyıcılar, zamanla New York'a gelen turistlerin asla kaçırmak istemedikleri bir geleneğe dönüştü. Türk damgası Peki, bu geleneğe son yıllarda bir Türk damgası vurulduğunu biliyor muydunuz? Yüksek öğrenim görmek için uzaklardan, Atlas okyanusunun ötesinden gelen Türk gençlerinin, New York'taki fayton sektörüne el attığını? Ve bunların çoğunun Master öğrencisi olduğunu?
Faytonlar Ben bilmiyordum. Geçen ay Birleşmiş Milletler zirvesine katılmak için New York'a gelen başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşinin, bir akşam yemeği çıkışında Central Park'ta yaptığı fayton turu sayesinde öğrendim, bunu. Ve genellikle akşamları çalışan bu gençlerle tanışıp konuşmak için, hava karardıktan sonra kendimi Central Park'ta buldum. Yaşları 20 ila 30 arasında değişen bu gençler, bir yandan Amerikan tarihi ve işletme alanında Master yaparken, eğitim masraflarını karşılamak için akşamları turist gezdiriyor. Sayıları 15-20'yi bulan Türk faytonculara ek olarak, 25-30 civarında Türk üniversite öğrencisi de, Amerikan hükümetinin "Çalış ve Gez" adlı özel programı çerçevesinde "bisiklet-taksi" sürücülüğü yapmak için yaz aylarında New York'a geliyor.
İzmir'deki 9 Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden Alper İyibiçer, Hacı Ömer Karlı ve Bektaş Koyun ile İstanbul'dan Faruk Bodur ve Senay Öztürk sorularımı yanıtlarken, bu vesile ile başbakanla karşılaşmaktan çok memnun olduklarını söylüyorlar. Faytonla yarım saat kadar Central Park turu yapan Erdoğan, Türk gençleriyle yakından ilgilenmiş, onlarla fotoğraf çektirmiş. Türk olduklarını görünce de pek şaşırmamış; "herhalde Türklerin burada çalıştığı önceden kendisine söylenmişti, memnun oldu" diyor, faytoncu gençler.
Onlara göre faytonculuk ve bisiklet-taksi sürücülüğü, Amerika'da yabancı öğrenciler için en çok gelir getiren işler. Ama ikisini de geçici görüyorlar. Faytoncu Bodur'a "memnun musunuz bu işten" diye sorduğumda, "aslında memnun değilim" diyor ve ekliyor: "Çünkü ben öğretmenim ve öğretmen olmak daha güzel; bin kat daha güzel." Türkiye'den üç aylığına New York'a bisiklet-taksi sürücülüğü yapmaya gelen üniversite öğrencisi Alper İyibiçer, geçen yaz da San Diego'ya gitmiş. Onun da amacı, ileride Master yapmak için burada para biriktirmek. İşinde ise en çok "aşırı kilolu" Amerikalılardan yakınıyor. "Onları sürmek zordur, ama en çok bahşişi de onlar verir" diyor. Aslında para konusunda bir tek Türk müşterilerle sorun yaşıyorlarmış. "Sayıları çok az, ama en çok pazarlığı Türkler yapıyor.
Özellikle de Türk olduğumuzu anlayınca indirim istiyorlar" diyorlar. Yine de haftanın 6 günü, günde 10 saata kadar çalışan bu gençler, zahmetlerine değdiğini düşünüyorlar. "Fırsatlar ülkesi" diye niteledikleri Amerika, onlara hayatlarının en ilginç anlarını yaşatıyor.
Haber güzel fakat çok geç servis edilişinin veya tekrarını farkında değilsiniz herhalde. ( R. Tayyip Erdoğan'nın Başbakan oluşu, bir öğrencinin 2007 de okulunu bitirip Türkiye"ye dönmesi gibi bilgiler nedeniyle yorumluyorum.)