Bilim insanları beyni olmayan denizanasının "zihnini" okumak için bir yöntem geliştirdi. Denizanasının gövdesinde "beklenmedik şekilde biçimli bir sinirsel organizasyon" bulundu.
Yeni bir araştırma, küçük bir şeffaf denizanası türündeki nöronların, avı kapmak ve yemek yemek gibi karmaşık hareketleri gerçekleştirmek için birlikte nasıl çalıştığını ortaya koydu. Sadece bir santimetre çapındaki bu organizmanın tüm sinir sistemi mikroskop altına kolaylıkla sığabiliyor.
Araştırmacılar, öncelikle denizanasının genetiğiyle oynadı ve gövdelerindeki nöronları aktive olduklarında parlayacak şekilde modifiye etti. Bunun sonucunda "beklenmedik şekilde biçimli bir sinirsel organizasyon" ortaya çıktı.
Denizanalarının sinir sistemleri 500 milyon yıldan uzun bir süre önce gelişti ve o zamandan beri çok az değişti. Bu nedenle zaman zaman "yaşayan fosil" diye nitelenen bu canlıların nöronları, modern hayvanların beyinlerine kıyasla çok daha basit bir düzenlemeye sahip.
Denizanasının tüm hareketlerini koordine eden merkezi bir sistem olmadığı için zihinsel süreçlerin nasıl işlediği merak konusuydu.
California Teknoloji Enstitüsü'nden Brandon Weissbourd liderliğindeki araştırma ekibi bu sorunun yanıtını bulmak için denizanalarını sevdikleri tuzlu su karidesleriyle bir araya getirdi ve nöronlarının aktivitesini izledi.
Bulgular, C. hemisphaerica nöronlarının şemsiye benzeri bir ağ oluşturduğunu ortaya çıkardı. Vücut yapılarına da son derece uygun olan bu ağdaki nöronlar gövdeyi bir pasta gibi dilimlere ayırıyordu.
Denizanası bir süre yemekten mahrum bırakıldığında ise avını aç olmadığı zamandan daha hızlı yakalıyordu.
Bu da hayvanın sindirim sistemini doldurması gerektiğini "bilmesini" sağlayan sinirsel aktivitelere işaret ediyordu.
Yeni bir araştırma, küçük bir şeffaf denizanası türündeki nöronların, avı kapmak ve yemek yemek gibi karmaşık hareketleri gerçekleştirmek için birlikte nasıl çalıştığını ortaya koydu. Sadece bir santimetre çapındaki bu organizmanın tüm sinir sistemi mikroskop altına kolaylıkla sığabiliyor.
Araştırmacılar, öncelikle denizanasının genetiğiyle oynadı ve gövdelerindeki nöronları aktive olduklarında parlayacak şekilde modifiye etti. Bunun sonucunda "beklenmedik şekilde biçimli bir sinirsel organizasyon" ortaya çıktı.
Denizanalarının sinir sistemleri 500 milyon yıldan uzun bir süre önce gelişti ve o zamandan beri çok az değişti. Bu nedenle zaman zaman "yaşayan fosil" diye nitelenen bu canlıların nöronları, modern hayvanların beyinlerine kıyasla çok daha basit bir düzenlemeye sahip.
Denizanasının tüm hareketlerini koordine eden merkezi bir sistem olmadığı için zihinsel süreçlerin nasıl işlediği merak konusuydu.
California Teknoloji Enstitüsü'nden Brandon Weissbourd liderliğindeki araştırma ekibi bu sorunun yanıtını bulmak için denizanalarını sevdikleri tuzlu su karidesleriyle bir araya getirdi ve nöronlarının aktivitesini izledi.
Bulgular, C. hemisphaerica nöronlarının şemsiye benzeri bir ağ oluşturduğunu ortaya çıkardı. Vücut yapılarına da son derece uygun olan bu ağdaki nöronlar gövdeyi bir pasta gibi dilimlere ayırıyordu.
Denizanası bir süre yemekten mahrum bırakıldığında ise avını aç olmadığı zamandan daha hızlı yakalıyordu.
Bu da hayvanın sindirim sistemini doldurması gerektiğini "bilmesini" sağlayan sinirsel aktivitelere işaret ediyordu.