"Uluslararası ödüllerin sahibi Chicago’daki Türk tasarımcı: Defne Koz Susani
Endüstriyel tasarım denilince Türkiye, İtalya şimdi de Amerika’da yaşayan Defne Koz Susani, akıllara ilk gelen isim oluyor! Tasarımın Oscar’ı sayılan Compasso d’Oro ödülünü geçtiğimiz sene Elektrikli Araçlar için Şarj İstasyonları projesiyle kazanan Türk tasarımcı uluslarası firmalara elektronik eşya, mobilya, şehir mobilyaları, aydınlatma sistemleri, aksesuvar, mutfak objeleri alanlarında projeler yapıyor.
Defne Hanım aynı zamanda Koz+Susani Design firmasıyla; iç mekan tasarım projelerinde, tasarım yönetmenliği, stratejik danışmanlık alanlarında da faaliyet gösteren başarılı bir Türk kadını. İtalyan Dili ve Edebiyatı okumasına rağmen yaratıcılık ve sanatla küçük yaşlardan itibaren iç içe büyüyen Defne Koz Susani 15 yıl İtalya’da yaşamış. Son 17 yıldır da ABD’de yaşayan Defne Hanım tasarım alanında pek çok ödüle sahip.
Başkalarının hayatına bir şekilde girmek ve bunun da kabulleniliyor olmasının kendisini mutlu ettiğini söyleyen Defne Hanım ile ödüllerinden, Türkiye’de özlediklerine, İtalya’daki ve ABD’deki yaşamına dair birçok konuyu konuştuk.
Defne Hanım öncelikle ABD hikayeniz nasıl başladı? ABD hikayem, bir aşk hikayesi ile başladı. ABD öncesi, uzun seneler boyunca tasarım danışmanlık servisi veren stüdyom ve ekibim, Milano’da yer alıyordu. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, Türkiye ve Japonya’da yer alan müşterilerimle burayı baz alarak büyük bir verimlilikle ve keyifle çalışıyor ve bulunduğum iş konumunu, müşterilerimi ve yaşadığım şehri çok seviyordum. 2000 yılında eşim Marco Susani ile evlendiğimde, Marco Domus Academy Research Center'ı kurup buranın direktörlüğünü yapmakta, dünyanın çeşitli bölgelerinde yer alan büyük kurumsal ya da akademik müşterileri ile araştırmaya ve innovasyona dayalı pek çok projeyi geliştirmeye başladık. Daha sonra Motorola, eşimi Advanced Concept Design bölümünü oluşturması ve idareciliğini üstlenmesi için davet etti, ben de bu deneyimi değerlendirmesi için kendisini destekledim ancak onun çok memnun olduğunu görmedikçe konumumu bir müddet değiştirmeyeceğimi de belirttim; bu da bizim üç sene boyunca Milano- Boston arasında hemen hemen her ay mekik dokumamıza sebep oldu. Hal böyle iken, Marco’nun kendi deneyiminden memnun olduğunu görünce, ben de vermiş olduğum sözü tutarak, sevdiğim kişinin ardından Milano’dan Boston’a, 2003 senesinde taşındım. Boston’da iki buçuk sene yaşadıktan sonra Chicago’ya taşındık ve ben Milano’daki ofisimi 2010’a kadar ABD’den idare ederek bu sefer Chicago Milano hattında mekik dokumaya başladım. 2011 senesinde ise Marco ile birlikte deneyimlerimizi birleştirerek Koz Susanı Design şirketini kurduk.
Şu an eşiniz ile birlikte Chicago merkezli Koz Susani Design şirketinin sahibisiniz. Hem şirketinizden hem de işlerinizden bahsedebilir misiniz? Ne tarz tasarımlar yapıyorsunuz?
Endüstriyel Tasarım danışmanlık servisi veren şirketimiz, farklı sektörlerde çalışan ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki müşterilerimize ürün, marka, kullanıcı tasarımı gibi tasarımın çeşitli katmanlarını içeren bir ofisimizi Marco ile birlikte yürütüyoruz.
İkimizin de bu mesleğe başladığı yer İtalya. İtalya tasarımın yaşam kalitesini arttırdığını kabul etmiş, tasarımın yaratıcı bir kültür olduğunu günlük yaşamında benimsemiş bir kültür ve biz bu kültürü yaşarken ve solurken büyüdük. İkimiz de Postmodernizmin yaratıcısı olarak kabul edilen tasarım gurusu Ettore Sottsass için çalıştık. Daha sonra Marco ve ben farklı deneyimlerden geçtikten sonra, ABD de ofisimizi açtık ve burada sosyal, kültürel ve duyusal değerlere dayanan bir tasarımı daha rasyonel, teknik temelli bir ilhamla birleştirerek büyük teknoloji şirketlerinin yanı sıra küçük, butik tasarım markaları için çalıştık. İtalyan mirasımız, tasarıma bütüncül bir yaklaşımla kendini gösterir. Şimdi bu orijinal mirası küresel arenadaki şirketlerle çalışarak geliştiriyoruz. O zamandan beri mükemmelleştirdiğimiz tarif, aktif dinleme, samimi merak, jestlere dikkat, alışkanlıklar ve ritüellerden oluşuyor. Farklı bilgi ve hassasiyetleri karıştırıyoruz. Tartışılan konuların gerçek anlamını kavramak, insanlar, nesneler ve mekanlar arasında ne olduğunu anlamak bu ilişkinin nasıl yeni, daha iyi bir anlam kazanabileceğini hayal etmek için çalışıyoruz.
Bu, ara yüz, teknoloji, hizmetler veya enerji tedarik ekipmanından, ev ürünlerine, mobilyalara, yüzeylere ve mekanlara kadar her şey için geçerlidir. Her ne kadar uluslararası çok önemli firmalarla çalışarak başarılı olmuş pek çok projeye imza atmış olsak da, aslında kimin için çalışmış olduğumuzdan çok yapılan projenin yaratacağı farklılığın önemi var. Eğer vizyonu geniş, girişimci müşteriler ile çalışılabiliniyorsa o zaman amacınıza çok daha rahat ulaşabiliyorsunuz; bu küçücük bir firma da olabilir, global bir firma da! Amacımız da insanı ve duygusal nitelikleri her zaman ön planda tutan, ileriyi gören ve yeniliği kucaklayan kalitesi yüksek tasarımlar yapmak."
Röportajın Devamını Okumak İçin Tıklayınız
Endüstriyel tasarım denilince Türkiye, İtalya şimdi de Amerika’da yaşayan Defne Koz Susani, akıllara ilk gelen isim oluyor! Tasarımın Oscar’ı sayılan Compasso d’Oro ödülünü geçtiğimiz sene Elektrikli Araçlar için Şarj İstasyonları projesiyle kazanan Türk tasarımcı uluslarası firmalara elektronik eşya, mobilya, şehir mobilyaları, aydınlatma sistemleri, aksesuvar, mutfak objeleri alanlarında projeler yapıyor.
Defne Hanım aynı zamanda Koz+Susani Design firmasıyla; iç mekan tasarım projelerinde, tasarım yönetmenliği, stratejik danışmanlık alanlarında da faaliyet gösteren başarılı bir Türk kadını. İtalyan Dili ve Edebiyatı okumasına rağmen yaratıcılık ve sanatla küçük yaşlardan itibaren iç içe büyüyen Defne Koz Susani 15 yıl İtalya’da yaşamış. Son 17 yıldır da ABD’de yaşayan Defne Hanım tasarım alanında pek çok ödüle sahip.
Başkalarının hayatına bir şekilde girmek ve bunun da kabulleniliyor olmasının kendisini mutlu ettiğini söyleyen Defne Hanım ile ödüllerinden, Türkiye’de özlediklerine, İtalya’daki ve ABD’deki yaşamına dair birçok konuyu konuştuk.
Defne Hanım öncelikle ABD hikayeniz nasıl başladı? ABD hikayem, bir aşk hikayesi ile başladı. ABD öncesi, uzun seneler boyunca tasarım danışmanlık servisi veren stüdyom ve ekibim, Milano’da yer alıyordu. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde, Türkiye ve Japonya’da yer alan müşterilerimle burayı baz alarak büyük bir verimlilikle ve keyifle çalışıyor ve bulunduğum iş konumunu, müşterilerimi ve yaşadığım şehri çok seviyordum. 2000 yılında eşim Marco Susani ile evlendiğimde, Marco Domus Academy Research Center'ı kurup buranın direktörlüğünü yapmakta, dünyanın çeşitli bölgelerinde yer alan büyük kurumsal ya da akademik müşterileri ile araştırmaya ve innovasyona dayalı pek çok projeyi geliştirmeye başladık. Daha sonra Motorola, eşimi Advanced Concept Design bölümünü oluşturması ve idareciliğini üstlenmesi için davet etti, ben de bu deneyimi değerlendirmesi için kendisini destekledim ancak onun çok memnun olduğunu görmedikçe konumumu bir müddet değiştirmeyeceğimi de belirttim; bu da bizim üç sene boyunca Milano- Boston arasında hemen hemen her ay mekik dokumamıza sebep oldu. Hal böyle iken, Marco’nun kendi deneyiminden memnun olduğunu görünce, ben de vermiş olduğum sözü tutarak, sevdiğim kişinin ardından Milano’dan Boston’a, 2003 senesinde taşındım. Boston’da iki buçuk sene yaşadıktan sonra Chicago’ya taşındık ve ben Milano’daki ofisimi 2010’a kadar ABD’den idare ederek bu sefer Chicago Milano hattında mekik dokumaya başladım. 2011 senesinde ise Marco ile birlikte deneyimlerimizi birleştirerek Koz Susanı Design şirketini kurduk.
Şu an eşiniz ile birlikte Chicago merkezli Koz Susani Design şirketinin sahibisiniz. Hem şirketinizden hem de işlerinizden bahsedebilir misiniz? Ne tarz tasarımlar yapıyorsunuz?
Endüstriyel Tasarım danışmanlık servisi veren şirketimiz, farklı sektörlerde çalışan ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki müşterilerimize ürün, marka, kullanıcı tasarımı gibi tasarımın çeşitli katmanlarını içeren bir ofisimizi Marco ile birlikte yürütüyoruz.
İkimizin de bu mesleğe başladığı yer İtalya. İtalya tasarımın yaşam kalitesini arttırdığını kabul etmiş, tasarımın yaratıcı bir kültür olduğunu günlük yaşamında benimsemiş bir kültür ve biz bu kültürü yaşarken ve solurken büyüdük. İkimiz de Postmodernizmin yaratıcısı olarak kabul edilen tasarım gurusu Ettore Sottsass için çalıştık. Daha sonra Marco ve ben farklı deneyimlerden geçtikten sonra, ABD de ofisimizi açtık ve burada sosyal, kültürel ve duyusal değerlere dayanan bir tasarımı daha rasyonel, teknik temelli bir ilhamla birleştirerek büyük teknoloji şirketlerinin yanı sıra küçük, butik tasarım markaları için çalıştık. İtalyan mirasımız, tasarıma bütüncül bir yaklaşımla kendini gösterir. Şimdi bu orijinal mirası küresel arenadaki şirketlerle çalışarak geliştiriyoruz. O zamandan beri mükemmelleştirdiğimiz tarif, aktif dinleme, samimi merak, jestlere dikkat, alışkanlıklar ve ritüellerden oluşuyor. Farklı bilgi ve hassasiyetleri karıştırıyoruz. Tartışılan konuların gerçek anlamını kavramak, insanlar, nesneler ve mekanlar arasında ne olduğunu anlamak bu ilişkinin nasıl yeni, daha iyi bir anlam kazanabileceğini hayal etmek için çalışıyoruz.
Bu, ara yüz, teknoloji, hizmetler veya enerji tedarik ekipmanından, ev ürünlerine, mobilyalara, yüzeylere ve mekanlara kadar her şey için geçerlidir. Her ne kadar uluslararası çok önemli firmalarla çalışarak başarılı olmuş pek çok projeye imza atmış olsak da, aslında kimin için çalışmış olduğumuzdan çok yapılan projenin yaratacağı farklılığın önemi var. Eğer vizyonu geniş, girişimci müşteriler ile çalışılabiliniyorsa o zaman amacınıza çok daha rahat ulaşabiliyorsunuz; bu küçücük bir firma da olabilir, global bir firma da! Amacımız da insanı ve duygusal nitelikleri her zaman ön planda tutan, ileriyi gören ve yeniliği kucaklayan kalitesi yüksek tasarımlar yapmak."
Röportajın Devamını Okumak İçin Tıklayınız