Muhafazakâr kanattaki Hristiyan Demokratlar’ı (CDU) temsilen “Türk Armin” lakaplı Laschet ise başbakan adayı olarak belirledi. 2006 yılında Uyum Bakanı olarak seçilen Laschet, Türk-Alman toplumuyla yakından ilgileniyordu.
Diğer bir taraftan da aşırı sağcı “Alternative für Deutschland”ın (Almanya için Alternatif), 2017'de Meclise girdiği gerçeğiyle karşı karşıyayız. Parti başkanı Alice Weidel bir konuşmasında, başörtülü kız çocuklarını “işe yaramaz” olarak nitelendirmişti. Cumhuriyet, ülkede yaşayan 800 bin ila 1,2 milyon civarında oy kullanabilen Türk kökenli Alman yurttaşının oy verme davranışındaki gelişmeleri analiz etti.
“BAŞBAKANLIK SEÇİMİ HİÇ BU KADAR KÖTÜ OLMAMIŞTI”
Çocukluğunda yoksulluk yaşadığını ancak kurtulmayı başardığını söyleyen Elektrik Santrali Operatörü, 22 yaşındaki Doğukan Alacalı, 14 yaşında yaşadığı sosyal adaletsizlikle mücadele etmek için SPD'ye katıldı.
19 yaşında SDP'den ayrılan Alacalı, bunun nedenini şu şekilde açıkladı:
“SPD her genel seçim öncesi çok fazla vaatte bulunuyor. Sol partinin parlamento grubu, 2017'de tüm okullarda yemeklerin ücretsiz olmasını önermişti. Ancak SPD milletvekilleri önergeye karşı oy kullandı. Aynı SPD, kriz döneminde bankaları kurtarmak için iki günde 100 milyar avro harcanmasını onaylamıştı.”
Alacalı, 2021 baharında Todenhöfer Team’in bir üyesi oldu. Parti geçen sene eski CDU milletvekili ve yazar Jürgen Todenhöfer tarafından kurulmuştu. Alacalı, 80 yaşındaki parti liderinin güvenli, sıcak ve konforlu ofisinden açıklamalarda bulunmak yerine savaş bölgelerini bizzat ziyaret etmesinden etkilendiğini söyledi.
‘67 YAŞINA KADAR ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ’
Büyük partilerin hiçbirinin kendisini ikna edemediğini belirten Alacalı, “Başbakanlık seçimleri hiç bu kadar kötü olmamıştı” dedi. Yeşillerin adayı Annalena Baerbock’un seçim kampanyası sırasında özgeçmişinde yanlış bilgi verdiğini ortaya çıkmasının ardından Alacalı, “Ona daha nasıl inanılabilirim” diye sordu.
Çalışma Bakanı iken mevcut SPD'nin başbakan adayı Olaf Scholz ise emeklilik yaşını 2 yıl artırmıştı. Alacalı, "Olaf Scholz yüzünden ben ve benim gibi insanlar 67 yaşına kadar çalışmak zorundayız" dedi.
Kimi seçeceğine çoktan karar verdiğini belirten Alacalı, Team Todenhöfer’ın meclise girmek için yüzde 5 barajını geçemese de pes etmeyeceğini söyledi. Kendisi ise memleketi Karlsruhe`de belediye meclis üyeliğine adaylığını koymak istediğini söyledi.
UYUM KONUSUNDA ÇOK SEY DEĞİŞTİ
The Economist’in 2008 yılında ilk Türk asıllı Alman şansölye olabileceğini yazdığı Aylin Selçuk, arkadaşları ile “Deukische Generation” (Deukische Nesli) adıyla Türk kökenli gençler için bir dernek kurdu. Derneğin adı ise “Alman” ve “Türk” kelimelerinin kombinasyonundan meydana getirildi.
Selçuk derneğin kuruluşunu, “Bazılarının ön yargılarını yıkmak, diğerlerinin ise mağdur rolünden kurtulmasına yardımcı olmak istedik” şeklinde açıkladı.
Almanya’da “uyumla sağlama” (entegrasyon) ile ilgili tartışmalar sıkça konuşulurken, Deukische Generation’un gönüllü çalışmaları toplumda büyük ilgi görüyordu. Selçuk, bugünkü CDU şansölye adayı Armin Laschet'i de 16 yaşında katıldığı konferanslardan tanıdığını söyledi.
‘HATALAR TEKRARLANIYOR’
Siyasette kariyer yapmak yerine diş hekimi olmayı ve yaşamını bağımsız olarak sürdürmeyi tercih eden Selçuk, “Televizyonda siyasi partilere veya haberlere bakacak olursak bugün, göçmen kökenlilerin oranı çok daha yüksek" dedi. Selçuk’a göre, Almanya Suriyeli mültecilerle uğraşırken Türk göçmenlerde yaptığı hataları tekrarlıyor. Selçuk, Türk kökenli olduğu için göçmenlik geçmişi olmayan bir Alman'dan farklı oy vereceğini düşünmüyor.
DEMOKRATİK DEĞERLER ÖN PLANDA
Seçim sürecinin agresif geçtiğini düşündüğünü söyleyen Selçuk, “Geçmişte adayların birbirlerine bu şekilde saldırdığına tanık olmamıştım” dedi. Selçuk, partilerin ekonomi politikalarına baktığını ve yeni hükümetin çevre bilinci- iklim konularında liderliği üstlenmesi gerektiğini ifade etti.
Eğilimlerini ortaya çıkarmak istemeyen Selçuk, kararsızlık konusunda yalnız da değil. Allenbach Enstitüsü tarafından eylül ayının başında yapılan bir araştırmaya göre, ülkede kararsız seçmenlerin oranı yüzde 40. Selçuk, “AfD gibi temel demokratik değerlere açıkça bağlı kalmayan aşırı partilere oy vermediğini” söyledi.
20 YIL ÖNCE...
Alman Araştırmaları ve Göç Araştırmaları Merkezi"ni yöneten Dr. Sabrina Mayer, son genel seçimlerde Türk kökenli seçmenlerin oy verme davranışlarını inceleyen “Göçmen Alman Seçim Çalışması”nı (İmmigrant German Election Study) yürütmüştü.
Mayer, “Yirmi yıl önce seçmenlerin çoğunluğunun SPD'ye oy verdiğini gözlemliyorduk” dedi.
Mayer sadece SPD’nin göçmenlerle değil ve aynı zamanda sendikacılarla olan klasik ilişkilerini kaybetme nedenini, 2000’lerin başında Şansölye Gerhard Schröder yönetimindeki “refah devleti reformları” gibi partinin içeriğine bağlayarak şöyle açıkladı:
“Seçmenlerin bugünkü parti tercihleri, AfD hariç, geniş bir yelpazeye yayılıyor.”
ERDOĞAN’A VERİLEN DESTEK BÜYÜK MÜ?
2017 referandumun ardından, Alman “Bild” gazetesi, "Almanya’daki Türkler, Erdoğan'ın kazanmasına yardım etti" manşetini atmıştı. Peki, Almanya’daki Türkler arasında Erdoğan'a verilen destek gerçekten bu kadar büyük mü?
Doğrusu Almanya'daki seçmenlerin yüzde 63,1'i anayasa değişikliği için evet oyu kullanmıştı. Erdoğan ayrıca, 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oransal olarak Almanya'da daha fazla oy almıştı. Ancak oy kullanma hakkına sahip 1,4 milyon Türk vatandaşının sadece yüzde 50'si seçime katılmıştı.
Onun dışında Almanya'daki Türklerin tamamı Türk kökenli Almanlar ile karıştırılmamalı. Mayer'e göre, Türk kökenli ve Alman yurttaşlığına sahip seçmen grubu genellikle AKP'ye yakın değil. Araştırmacı, “Türk kökenli seçmen grubu, Almanya ile yüksek düzeyde özdeşleşmiş durumda. Ve onların sadece yüzde 14'ü AKP'ye oy verme potansiyeli taşıyor” dedi."