Tarihçi Işıl Acehan'ın aktardığına göre, 1856 yılında İstanbul ve İzmir’e ABD ordusu için deve almaya gelen USS Supply gemisinin kaptanı Binbaşı David D. Porter, ABD’nin en önemli denizci ailesinden geliyor.
David D. Porter’ın babası David Porter, 1840’ta ABD’nin Osmanlı’daki ilk Sefiri olarak atandı ve 1843’te İstanbul’da vefat etti. David Porter, Osmanlı-ABD diplomatik ilişkilerinin kurulmasıyla 1831’de İstanbul’a gönderilen ilk Maslahatgüzardı aynı zamanda.
Şimdilerde ise, 1856 yılında ABD ordusunun Osmanlı’dan aldığı develerle ABD'ye gelen deveci Hacı Ali’den esinlenip, Texas’ta deve çiftliği kuran Doug Baum, 166 yıl önce İzmir’e gelen atalarının izinde ilerleyip Türkiye’ye geldi!
Türkiye’de kaybolan devecilik kültürü ve semer yapımını onunla takip edeceğiz anlaşılan. Çünkü, Türkiye’de develere karşı oluşan önyargıyla devecilik kültürü çalışmaları da oldukça etkilendi. Ama anlaşılan, Amerikalılar'ın devecilik kültürüne olan ilgisi ise giderek artıyor.
Deveci Hacı Ali’nin Amerika'daki Hikayesi
Daha 22 yaşında İzmirli bir deveciydi Hacı Ali. Amerikalıların deyimiyle namı diğer Hi Jolly, bu genç yaşında Amerika’nın altın gömülü topraklarına ayak basmıştı.
1830’lu yıllarda Amerika’nın karşılaştığı en büyük problemlerden biri, uzun yol alamayan binekleriydi. Türkiye’den getirilecek olan Hacı Ali’nin develeri, Amerika’nın batıya açılmasında büyük rol oynayacaktı.
1851 yıllarına gelindiğinde, Amerika Birleşik Devlet Ordusu'nda Teğmen olarak hizmet veren George H. Crosman, develerin susuzluk ve sıcaklık gibi zorlayıcı şartlara kolaylıkla uyum sağlayabilecek yegane hayvanlar olduğundan bahsediyordu. Fakat komisyon üyeleri bu fikre çok sıcak bakmadı.
Aradan 4 yıl geçti. Kırım Savaşı’nda develerin büyük rol oynaması, Amerika’da deve çözümünü tekrar gündeme getirdi. Amerika Senato Askeri İşler Komisyonu başkanı da olan Jefferson Davis de konuya sıcak bakmaya başladı.
Komisyon; askeri işler, kurye ve keşiflerde kullanılmak üzere develerin satın alımı ve ülkeye getirilmesi için tam 30 bin dolar bütçe ayırdı. Develeri getirecek ‘Supply’ adlı yük gemisi Deniz Yüzbaşısı Porter kaptanlığında yola çıktı.
OSMANLI’NIN KAPISINI ÇALDILAR
İlk durakları Tunus olan elçiler buradan iki deve alarak Osmanlı’nın kapısını çalmak üzere İzmir’e devam etti. İzmir’in en meşhur develeri o zamanın Kemer Köprüsü civarında toplanırdı.
Amerika’dan gönderilen deve bulmakla sorumlu Harris Heap ve Hacı Ali işte burada bulunan bir Rum dükkanında tanıştı. Satın alma işlerinde elçilere oldukça yardımı dokunan bu Türk devecinin hayatı, hiç tahmin etmediği kadar değişecekti.
Dönemin padişahı Sultan Abdülmecit, Amerikalılara en iyi cinsten 6 deve hediye edilmesini buyurmuş ve hediyenin bedelini de bizzat kendisi ödemişti.
HÜKÜMETE SUNULAN RAPOR
Amerikalı organizatör Porter, hükümete yazdığı bir raporda şunları söylemiştir: "Yarın yola çıkıyoruz. Mükemmel bir deve yükü ile geliyoruz. Altı tanesi Sultan Abdülhamit padişahın hediyesi… 44 deveyle birlikte Texas’a gidecek iyi adamlar da bize eşlik edecek. İşleri bittiğinde hükümet kendilerini serbest bırakacak."
AMERİKA MACERASI BAŞLIYOR
Amerikalı Heap ile Hacı Ali’nin aralarında güzel bir dostluk oluştu. Yeni Dünya’ya açılmak isteyen devecinin isteğini geri çevirmeyen elçi, memleketi dolaşıp deve toplama görevini Hacı Ali’ye verdi.
Alışverişin ardından 34 deveyle Supply isimli gemi, 1856 Şubatı'nda İzmir’den dönüş yolculuğuna çıktı. İşte 22 yaşındaki genç devecinin Amerika macerası böyle başladı.
HACI ALİ 'Hİ JOLLY' OLDU
Amerikalı dostları Hacı Ali diyemediği deveciye Hi Jolly diye hitap ediyordu. Uzun yıllar Amerikan deve birliğinde çalışacak olan Hacı Ali, ömrünün geri kalanını bu topraklarda geçirecekti.
Bugün Arizona olarak bildiğimiz çöl bölgesini ve birçok ormanlık alanı aşan ekip, uzun yolculukların ardından California’ya vardı. Bu yolculuk genç devecinin de hoşuna gitmişti. Çünkü zamanın büyük altın çağı henüz başlamıştı. Fakat altın bölgelerinin üstünde gezen Hacı Ali için şans hiç gülmedi.
Bu bölgede uzun yıllar yaptığı altın keşifleri onu zengin etmese de, orduya gözcü ve kılavuz olmasını sağladı. Çünkü Hacı Ali o yolları avcunun içi gibi biliyordu.
52 yaşına geldiğinde Meksikalı güzel bir kadınla evlendi. Bu kadından 2 çocuğu oldu. Bir yerlerde altınların olduğunu kafasından atamayan deveci, ne yaptıysa hiçbir zaman istediği madenlere ulaşamadı.
Ömrü boyunca gurbette kalan namı diğer Hi Jolly, 67 yaşında Colorado topraklarında hayatını kaybetti. Altınla kafayı bozan devecinin, öldüğünde cebinde sadece 60 sent vardı.
Arizona Eyaleti bu neşeli ve azimli Türk deveciyi hiçbir zaman unutmadı. 'Hi Jolly' adı tüm Güneybatı'da bir efsane oldu. Öyle ki; 1935 yılında dönemin Arizona Valisi Benjamin Moeur, Hacı Ali için şehirde 'Hi Jolly Anıtı' adıyla küçük bir anıt yaptırarak bu devecinin onlar için olan önemini anlatmış oldu.