Osmanlı ve ABD: İki büyük devlet. biri, zamanın çok gerisinde kalıp gittikçe zayıflıyor; diğeri, topraklarının eski dünya devletleri tarafından keşfedilmesiyle birlikte yeni dünya düzeninin kurulmasına sebep oluyor. ve bu iki devlet 147 yıllık bir dönemde çeşitli diplomatik, ticarî ve kültürel ilişkiler içerisinde bulunuyorlar.Amerika kıtası her ne kadar 1492 yılında keşfedilmiş olsa da ABD'nin kuruluşu 1776 yılına denk gelir. bu dönemde osmanlı padişahı, Birinci Abdülhamit'tir. ABD'nin ilk başkanı ise George Washington olmuştur.Bu iki devlet arasındaki ilk ilişkiler osmanlı'nın kuzey afrika topraklarında ve yine buradaki denizlerde gerçekleşmiştir. 18. yüzyılın sonlarında levant bölgesi denilen kuzey afrika sahillerinde abd ticaret gemileri ve misyonerler faaliyet göstermektedir. lâkin Osmanlı'nın Cezayir Beylerbeyliği'ne bağlı korsanlar sürekli olarak ABD gemilerine saldırmakta ve ABD'den fidye istemekteydiler. Korsanlarla baş edemeyen ABD, 1794'te kongrede alınan kararla donanmaya 700.000 altın yatırım yapılmasına karar verir. söyleyebiliriz ki Osmanlı tehdidi bir bakıma abd'nin donanmasını güçlendirmesine sebep vermiştir.Nitekim yine de bu tehditle baş edemeyen ABD ile osmanlı arasında 1796 yılında trablus antlaşması yapılmıştır. Bu antlaşma, Amerika Birleşik Devletleri tarihinde yabancı dilde yazılmış tek antlaşmadır ve dahi yine ABD tarihinde yabancı bir devlere ilk ve tek kez vergi ödenmesi kabul edilmiştir. 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını ödemesi koşuluyla ABD, osmanlı tarafından vergiye bağlanmıştır.Bir sene sonra yani 1797'de ise ilk kez bir abd gemisi İzmir' gelir ve ABD'nin Lizbon elçisi, İstanbul elçisi olarak görevlendirilir.Osmanlı padişahı 3.Selim döneminde ise ilk kez bir abd gemisi İstanbul'a gelmiştir. ahâlî ve padişah, ilk kez bu yeni devletin bayrağını görmüş, rivayete göre de padişah abd bayrağını çok beğenmiştir. yenilikçi bir padişah olan üçüncü selim, bu yeni devlet ile ilgili bilgileri dinlemiş, elçileri huzuruna kabul etmiştir. ne yazık ki yaptığı yeniliklerden dolayı kâfir ilan edilecek ve 1808'de yeniçeriler tarafından katledilerek öldürülecektir.1830'da osmanlı ve abd arasında imzalanan ticaret ve dostluk antlaşması'nda bir de çok önemli madde vardı: abd, osmanlı için savaş gemileri inşa edecekti lâkin bu madde abd senatosu tarafından oy çokluğu ile reddedildi. aslında bu anlaşma ve bu madde abd'nin nasıl hızla süper güç olma yolunda ilerlediğinin ve osmanlı'nın nasıl gerilediğinin de göstergelerinden biridir.dünyanın en uzun dikilitaşı olan Washington anıtında hâlâ daha bulunan Osmanlı kitabesinin hikâyesi ise yine bu döneme 1853'e denk gelir.
George Washington'ın hatırasına dikilecek olan bu anıt için dönemin osmanlı padişahı Sultan Abdülmecid'e de elçi gönderilir ve kendisinin ve ülkesinin de bu anıtta temsil edilmesinin istendiği belirtilir. bunun üzerine padişahın emriyle hattat Mustafa İzzet Efendi tarafından şair Ziver Efendi'nin şu beyti mermere işlenir ve abd'ye gönderilir:devâm-ı hulleti te'yid için abdülmecid hân'ın
yazıldı nâm-ı pâki seng-i bâlâya vaşington'da(dostluğun devamını göstermek için, abdülmecid hân'ın temiz adı washington'da dikilen bu taşa yazıldı.)bundan iki sene sonra ise abd, ülkesinde çıkan bazı isyanları bastırmakta askerî ulaşımı sağlamak için osmanlı'dan deve satın almıştır. ikisi hediye olmak üzere 34 deve abd'ye gönderilmiş ve buna karşılık abd de osmanlı'ya iki tüfek hediye etmiştir. işte amerikalıların, "türkler deveye biniyor sanrılarının temeli de bu olaya dayanmaktadır.ikinci abdülhamit döneminde ise abd'de büyük bir yangın felaketi yaşanmıştır. bu dönemde abd'de bulunan türk elçi, padişaha haber göndermiş ve ikinci abdülhamit'in emriyle abd'ye 1500 dolar para yardımında bulunulmuştur. abd basınında "türkler, abd'deki felaketler için binlerce dolar yardımda bulundu!" şeklinde haberler çıkmış ve esasen iki devlet arasındaki kültürel ilişkiler bu dönemden sonra sıklaşmıştır.lâkin bu iyi ilişkiler çok uzun sürmemiş: abd, ermenileri ayaklandırmaya yönelik politikalar izleyince ikinci abdülhamit, abd elçisini ve tüm misyonerleri ülkeden kovmuştur. birinci dünya savaşı'nda ise bu iki devlet karşı taraflarda yer almışlar ancak birebir çarpışmada bulunmamışlardır.
George Washington'ın hatırasına dikilecek olan bu anıt için dönemin osmanlı padişahı Sultan Abdülmecid'e de elçi gönderilir ve kendisinin ve ülkesinin de bu anıtta temsil edilmesinin istendiği belirtilir. bunun üzerine padişahın emriyle hattat Mustafa İzzet Efendi tarafından şair Ziver Efendi'nin şu beyti mermere işlenir ve abd'ye gönderilir:devâm-ı hulleti te'yid için abdülmecid hân'ın
yazıldı nâm-ı pâki seng-i bâlâya vaşington'da(dostluğun devamını göstermek için, abdülmecid hân'ın temiz adı washington'da dikilen bu taşa yazıldı.)bundan iki sene sonra ise abd, ülkesinde çıkan bazı isyanları bastırmakta askerî ulaşımı sağlamak için osmanlı'dan deve satın almıştır. ikisi hediye olmak üzere 34 deve abd'ye gönderilmiş ve buna karşılık abd de osmanlı'ya iki tüfek hediye etmiştir. işte amerikalıların, "türkler deveye biniyor sanrılarının temeli de bu olaya dayanmaktadır.ikinci abdülhamit döneminde ise abd'de büyük bir yangın felaketi yaşanmıştır. bu dönemde abd'de bulunan türk elçi, padişaha haber göndermiş ve ikinci abdülhamit'in emriyle abd'ye 1500 dolar para yardımında bulunulmuştur. abd basınında "türkler, abd'deki felaketler için binlerce dolar yardımda bulundu!" şeklinde haberler çıkmış ve esasen iki devlet arasındaki kültürel ilişkiler bu dönemden sonra sıklaşmıştır.lâkin bu iyi ilişkiler çok uzun sürmemiş: abd, ermenileri ayaklandırmaya yönelik politikalar izleyince ikinci abdülhamit, abd elçisini ve tüm misyonerleri ülkeden kovmuştur. birinci dünya savaşı'nda ise bu iki devlet karşı taraflarda yer almışlar ancak birebir çarpışmada bulunmamışlardır.
1830 da yo***an elçi amiral Emin efendi idi. Gemi inşaa mğhendşsş ve komutanıno*** emin efendi amiralliğin en üst rütbesi Binbaşi idi ingilşzce fransizca almanca ispanyolca yı rahat konuşmasımile abd senatosunda konuşan ilk yabancı oldu....200 sene gibi tarıhte onun gibi gemi inşas mühendisi o*** Binali Yıldırım başbakan olrak washington zşyareti çok anlamlım oldu ...Uğur Terzioglu