Yaşar Alptekin, Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’in sorularını yanıtladı. Eşi Nilgün Altınyay’ı 2 Aralık'ta kaybeden Alptekin, "Eşim kanserdi ama bilmiyordu" dedi.
"Nilgün koah hastasıydı, biraz da panik atağı vardı. Bir de üzerine akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı. Temmuz ayında Süreyya Paşa Hastanesi’ne yatırmıştık, tedavi görüyordu epeydir. Kimselere duyurmadık, o yüzden sizler de duymadınız. Bir buçuk ay hastanede yattı, o süreçten sonra iyiydi. Ardından bir dönem kemoterapi gördü ama atakları başlayınca tekrar hastaneye yatırdık. Zaten hastane ortamı insanı hasta ediyor. Psikolojik olarak da çöküyorsunuz. 20-25 gün hastanede kaldık. Çarşamba sabahı 03.00’te de kaybettik."
"Benim için çok doğru bir seçimdi Nilgün. Çok doğru bir insandı. İkinci evliliğimiz de şahane gidiyordu ama iki sene sonra da başımıza bu iş geldi. Resmen ocağım söndü."
"SON ÜÇ GÜN ŞUURUNU KAYBETTİ"
"Önlem amaçlı tedavi aldığını söylüyorduk. Takip edildiğini ve araştırma yapıldığını söylüyorduk. Her türlü örtbas ediyorduk. Çabuk demoralize olan bir yapısı vardı, hassastı ama son üç gün kala şuurunu kaybetti. Acı çekmeye başladı, 42 kiloya düştü. Ardından da onu kaybettik. Kanser olduğunu bilmeden öldü."
"Tam 'mutlu oldum' derken elimden uçup gitti ve ben çaresizce bakakaldım. Acılarına tanıklık etmek en büyük acıydı. Günden güne gözümün önünde eridi. Son anlarında hastalığını ondan gizlediğim için yalancı bir adam olarak uğurladım onu!"
"Tekrar kavuşana dek içimizdeki acı sürecek. Yuvam yıkıldı işte. Ben kendi annemden biliyorum, hanım öldü mü, aile tarumar oluyor. Bizde de öyle olmuştu. Anne, ailede tutkal vazifesi görüyor, aileyi yapıştırıyor. O gidince dağılıyor aile."
Source : milliyet.com