Turumuz aynı zamanda hoş bir sahil kenti olan Cienfuegos’a da uğruyor. Cienfuegos Eyaleti’nin başkentidir. Cienfuegos ismi iki ayrı kelimenin terkibinden oluşur. Cien “yüz”, fuegos ise “yangın” anlamına gelir. Bu bakımdan Cuenfuegos “yüz yangın” anlamına gelmektedir. Burada da arkeolojik buluntuların sergilendiği ufak bir müze var. Şehrin diğerlerinden en büyük farkı İspanyollar değil de Fransızlar tarafından kurulmuş olması. Dolayısıyla Fransa’nın güney sahillerini andıran bir yapısı var. Eski şık binalar ve yollarda 50’li yılların büyük ve estetik arabalarını görüp bir zaman yolculuğuna çıkmak için ideal. Şehrin, Jamaika ve Güney Amerika kentleri arasındaki konumu sebebiyle ticaret açısından önemi bulunan bir limanı mevcuttur.
Cienfuegos’daki ilk durağımız bir puro fabrikası. Adı fabrika olsa da puro üretilen bina çok büyük olmadığından iki grup halinde girebiliyoruz. Fotoğraf çekmek kesinlikle yasak.1890’da inşa edilen Tomas Terry Tiyatrosu
ulusal anıt niteliğinde, kentin tarihi merkezinde bulunan bir yapıdır. Şehrin en seçkin eklektik yapılarından biri olan tiyatro, Terry Thomas’ın çocuklarının babalarının mirasıyla onun sözünü yerine getirmek üzere inşa ettirilmiş bir yapıdır.
Nuestra Senora de Los Angeles de Jagua Kalesi, 10 Ekim 1978’de ulusal anıt olarak ilan edilmiş ve 24 Mart 1998’de müze olarak hizmet vermeye başlamıştır.
Puro fabrikasının ardından Cienfuegos’un merkezine geçiyoruz. Unesco’nun Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan meydanın ismi Pueblo Nuevo. Burada oturup geleni geçeni izleyebileceğiniz birçok bankı bulunan bir park var; Jose Marti Parkı ve parka ismini veren Küba Bağımsızlık mücadelesinin lideri yazar ve şair Jose Marti’nin bir de heykeli bulunmakta.
Cienfuegos’u gezdikten sonra turumuzun son görülecek olan yeri Varadero’ya doğru yola çıkıyoruz.