Hemingway’in “Her insanın hayatı aynı şekilde sona erer. Bir insanı diğerinden ayırt eden, nasıl yaşadığı ve nasıl öldüğünün ayrıntılarıdır.” sözleri ile başlamak istiyorum yazıma.
Nobel ödüllü Amerikalı yazar Ernest Hemingway, Küba’ya 1928’de gelmiş ve karısına gönderdiği mektupta “Hayatımın geri kalanında Küba’yı anlamaya çalışacağım” demiş. Hemingway; Küba’da köylülerle, aydınlarla dost olmuş ve unutulmaz eseri “İhtiyar Balıkçı”yı burada yazmış. Kazandığı ödülü ise arkadaşları olan balıkçılarla paylaşmış.
Sıra Hemingway’in evini ziyaret etmeye geliyor. Havana’nın minik ve şirin balıkçı kasabası Cojimar’a gidiyoruz. Bu ev Havana’nın yaklaşık 15 kilometre dışında bulunuyor. Burada El Pilar’ın denize açıldığı iskeleyi, minik kaleyi, Hemingway fotoğraflarıyla dolu cafe-restoranı ve yazarın balıkçı arkadaşlarının kendisi için yaptırdığı sütunlarla çevrili büstü görüyoruz.
Hemingway burayı 1940 yılında almış ve Finca la Vigia olarak anılan bu güzel evde yaklaşık on yıl yaşamış. Misafir odalarından banyosuna kadar her yerde raflar dolusu kitap bulunan bu evde, dikkat çeken bir diğer şey de Hemingway’in av tutkusunu gözler önüne seren duvarlardaki hayvan başları. İçeri girmeden, pencerelerden bakarak fotoğraflar çekiyoruz.
Yazarın sevdiği mekânlardan bir diğeri ise sahilde bulunan Terramar isimli restoran; burası günümüzde de turistlerin popüler mekânlarından. Zaten yazar Havana ve villası dışındaki zamanları Cojimar koyu ve kumsallarında geçirmiş.
Sadece Cojimar’da değil Havana’da Hemingway’in Le Daiquiri içtiği Floridita Bar en gözde turistik mekânlardan biri. Barın bir köşesinde Hemingway’in heykeli var. Hemingway her sabah saat 10:00’da Floridita barına gelir, sandalyesine oturur, şoförünü 100 metre ilerdeki Plaza Hotel’den gazetesini almaya gönderir ve Daiquiri’sini içermiş. Bu kokteyl, Ernest Hemingway ve “Floridita” barının sahibi Constantino Ribalaigua tarafından keşfedilmiş. Beyaz rom, şeker, yeşil limon ve kırılmış buz parçacıklarıyla hazırlanıyor. Hemingway, duble romlu ve şekersiz içiyormuş. Daiquiri’nin bu versiyonuna “Papa’s Special“ adı veriliyor.
62 yaşını doldurmasına günler kala, o sıralar yaşadığı dağ evinin bir odasına kapının açılmasıyla birlikte tam kalbinden vurulmasını sağlayacak bir tüfek düzeneği kurarak intihar etmiş. İçkiye, kadınlara, avcılığa, denize, okumaya, yazmaya, kedilerine, teknesine tutkuyla bağlanmış olan bu ünlü yazar böyle veda etmiş hayata.Giriş yazımda yazdığım ve kendisinin de söylediği gibi, ‘Her insanın hayatı aynı şekilde sona erer. Bir insanı diğerinden ayırt eden, nasıl yaşadığı ve nasıl öldüğünün ayrıntılarıdır.’
Seninle gurur duyuyorum, Benan. Bu yazılar sana level atlatmış. Zevkle okunan profesyonel yazarlığa ulaştırıyor seni. Bizler geziyoruz ve sadece "turist" kapsamında mutlu oluyoruz. Seyyahlık ayrı bir statü hatta sanattır. Sonsuz sevgi ve tebriklerimle