Daha birkaç hafta öncesi İran’ın İsfahan kentinde Şah’ın sarayını gezerken başörtüm kaydığı için bende ahlak polisi tarafından uyarılmıştım. Uyaran genç Polis, önce Farsça uyarıyı yaptı. Sonra Arapça yaptı daha sonra İngilizce yapınca anladım başörtümün kaydığını. Türkçe konuşunca da başladı Türkçe konuşmaya. Kendisininde Türk olduğunu söylediğinde ise Türkçesindeki sıcaklık beni etkilemişti. O heyecanla bir fotoğraf çekinebilirmiyiz diye teklif yaptım. Yine aynı nezaketle üniforma ile fotoğraf çektirmenin yasak olduğunu anlattı.
Turistler genelde uyarı niteliğinde söylerken kendi halkına farklı davranıyorlar..İran’da şeriat kuralları bölgesel olarak değişiyor.
Qoam, Tebriz ve Yazd gibi şehirlerde katı kurallar uygulanıyor. Kadınlar genelde siyah peçe giyiyorlar.
Bu şehirleri gezerken tek renkli giyinen bayan bendim ve dikkat çekiyordum. Ön yargılı gitmeme rağmen İran’ın artık katı kurallarını yumuşattığını ve daha esnek olduğunu gözlemlemiştim ama yaşanan bu son olay üzerine bir bayan olarak gerçekten çok şaşkın ve üzgünüm. Çünkü çarşı pazarda gezdiğimde başörtüsünün çokta önemli olmadığını gördüm. Sadece başının bir kısmını kapatması yetiyordu. Bu durum beni İran gezisi sırasında rahatlatmıştı. Hatta bir ara abartıp bazı simgesel bölgelerde başörtümü açıp poz bile vermiştim. İranlılarda bana destek olmuştu. Turistlere birşey demiyorlar kapanmayı çok abartma diyenlerden cesaretlendirmişti.
Başörtüsü takmayan kadınlara para ve hapis cezası var ama son zamanlarda pek uygulanmıyor. Başörtüsüz kadınlar karakola götürülüyor orada ahlak polisi tarafından neden başörtüsü takılması gerektiği anlatılıyor ve salıveriliyordu. Kadınlar buna karşı çıkıyor sivil itaatsizlik eylemi gibi bir akım başlatmışlardı. Polisin olduğu yerlerde başörtüsüz gezen kadınların sayısı her geçen gün artınca bazı şiddet olayları yaşandığını söylediler.
İranlı kadınların bazıları gerçekten başörtüsüne önem verirken, sokakta başörtüsüz kadınları uyaranlar bile var. Kendilerine görev addetmiş bu kadınlar. Humeyni'nin doğduğu kent olan Kum kentinde bunu görmek mümkün. Tebriz, Tahran, İsfahan gibi mega kentlerde ise özgürlükçü kadınların tavrı hep dikkat çekiyor. Bu kentlerde giyim kuşam daha modern iken, Kum ve Yezd kentlerinde siyah ağırlıklı çarşaf (çadır) veya geniş elbileri görebiliyoruz.
İran genelindeki kadınlar başlarını örtüyor ama kentlerde yaşayanların yüzde 80'i yüzüne bol makyaj yaptığını botoks ve estetik yaptığını gözlemledim.
Sorduğumda "Başımızı örtüyoruz, kadın olarak güzelliğimizin göstermek en doğal hakkımız. Estetik olanların çoğu güzelliğini böyle göstermek istiyor." diye konuşmuştu.
Kum kentinde girdiğimiz camilerin kadın erkek girişi bile ayrı. Kadınlar, kadın görevliler tarafından sıkı bir uyarıya maruz kalıyor. Çadırın nasıl giyilmesi konusunda detaylı bilgilendirme bazen yarım saati buluyor.
Tebriz'in ise belki Türkiye'ye yakın olması, belki buradaki toplumun daha modern düşüncesi veyahut Türklerin yoğun bulunması nedeniyle giyim tarzındaki rahatlık açıkçası beni şaşırttı. Son gün gittiğim Tebriz'i fazla gezemedim ama gezdiğim diğer kentlere göre daha çağdaş geldi.
Umarım her yerde olduğu gibi İran'da da kadınlar, kendi özgür iradeleriyle yaşayabilir.
Kalın sağlıcakla...