Eski kocası tarafından saldırıya uğrayan bir kadının videosu internette gezinmeye başlayınca şaşkına dönen Çinliler bu korkunç olay olmadan neden hukuk sisteminin onu koruyamadığını sordu. Artık benim için çok da fazla şey ifade etmiyor bu cümleler. Her katliam sonrası sizler gibi ben de o kadar çok duydum ki bu cümleleri. Bu gidişle duymaya da devam edeceğim sanırım. Çünkü sözler, karşılığını sistemlerde bulamayınca havada kaybolup gidiyor bir sonraki dehşet katliam haberi internete düşene kadar.
Hayatını çoğunlukla açık havada geçiren Tibetli bir çiftçiydi Lhamo. Avuç içine sığan bir aygıtla dünyayla bağlantıya geçme imkânı bulmasaydı büyük ihtimalle onun ölümünden kimsenin haberi olmayacaktı. Videolarını paylaşmaya başladığında köyünün çevresindeki dağlarda yemek pişirdiğini, ot topladığını ve şarkı söylediğini gösterdi insanlara. 200.000 takipçisinin olması onun için ne anlama geliyordu acaba? Hiç öğrenemeyeceğiz neleri severdi, neydi en büyük hayâli, onu neyin mutlu ettiğini, hangi rengi kendine daha çok yakıştırdığını.
Bir Eylül akşamı, Lhamo mutfağından bir canlı video yayınlıyordu ki bir adam birden görüntüye girip Lhamo’ya saldırdı ve görüntü gitti. Kız kardeşi Dolma hastaneye onu görmeye gittiğinde gözlerine inanamadı. Lhamo nefes almaya çalışıyordu. Vücudu yanmıştı. Bir kömür parçası gibi görünüyordu. Eski kocası üzerine benzin döküp onu yakmıştı.
İki hafta sonra otuz yaşındaki Lhamo hayatını kaybetti. Böylece öldürülen kadınlar listesine onun da adı yazılmış oldu. 40 yaşındaki Deniz Dal gibi, 54 yaşındaki Nuray Duğrul gibi, 35 yaşındaki Sevil Özel gibi… Amerikalı Chandra Mays, Linda Pa Vue, Leticia Vela gibi… Kenyalı Judith Chesang, Hindistanlı Neha Sharad Chaudury, İranlı Zeinab Sekaanvan, Brezilyalı Sandra Lucia Hammer Moura, Fransalı Marie-Amélie Vaillat gibi… Ve liste böyle uzayıp gidiyor.
Yaşadığımız dünyada, şiddet veya taciz riski altındaki kişiler için danışmanlık ve koruma sağlayan kuruluşlar var. Bunu artık hepimiz biliyoruz. Kim kendisini tehlikede hissederse bu kuruluşlara elbette başvurabilir. İşin ilginç tarafı, öldürülen çoğu kadının yardım için pek çok kapıyı çalmasına rağmen bu sondan kurtulamamış olması. Elbette öldürülen pek çok erkek olduğunu da göz ardı etmiyorum. Erkeklerin de öldürülmesine tabii ki var gücümle “hayır” diyorum. Aynı şekilde çocukların öldürülmesine de “hayır!” Kimse kimseyi öldürmesin. Kimse kimsenin sonu olmasın. Olmasın insan, insanın mezarı. Her çeşit şiddete “hayır!” Fakat asıl önemli olan benim bunları söylemem değil, insanların yardım haykırışlarını o yardımı sağlayabilecek olanların duyması!