Ufukta seçim henüz görünmedi ama hemen her gün partilerin oy oranlarıyla ilgili yeni bir kamuoyu araştırması yayımlanıyor. Hatta bazı günler üç, dört araştırma birden çıkıyor medyada.
Genel eğilimler aşağı yukarı birbirini tutsa da araştırmaların hepsinde partilerin oy oranları birbirinden farklı çıkıyor. Oy oranları sürekli değişiyor; bir iniyor bir çıkıyor. Hangisinin doğru ölçtüğünü bilmek de okur ve izleyiciler açısından mümkün olmuyor.
Bir yandan bakıldığında Doğan Tılıç’ın BirGün’deki yazısında belirttiği gibi, bu kadar çok kamuoyu araştırması yayımlanması “seçimleri bir tür at yarışı” havasına sokuyor; “Vatandaşların dikkatlerini ideolojilerden ve programlardan çok hangi adayın önde, hangi adayın ne kadar geride olduğu ve hangi adayın atak yaptığı gibi bir çerçeveye sıkıştırıyor.”
Başka bir sorun da kamuoyu araştırmalarının amacı. Zira siyasi araştırmalar yapan onlarca şirket var artık. Sadece Türkiye Araştırmacılar Derneği’ne üye olanların sayısı 38. Derneğe üye olmayan şirket sayısı üye olanlardan da fazla. Sayı bu kadar çok olunca siyasi araştırmalar da çoğalıyor kaçınılmaz olarak. Bu şirketlerin büyük bölümü de partilerle çalışıyor, onlardan kaynak sağlıyor; bazıları da partilere yakın kuruluşlar olarak faaliyet gösteriyor.
Durum böyle olunca yayımlanan kamuoyu araştırmalarının toplumun nabzını ölçmek için mi yapıldığı, yoksa kamuoyunu yönlendirmenin mi amaçlandığı şüpheli hale geliyor.
Okur ve izleyiciler de yayımlanan kamuoyu araştırmalarını eskisi kadar güvenilir bulmuyor. Umut Yücel adlı okur, geçenlerde yolladığı bir iletide, o gün yayımlanan bir araştırma için “Uzun yıllar önce aldığım istatistik dersi, bana sonucun manipülatif olabileceğini düşündürttü. Kısa bir araştırmayla o şirketin iktidara yakın olduğunu öğrendim” diyordu.
Elbette okurun bu kaygısı bütün şirketler ve araştırmalar için geçerli olamaz. Ancak bu kadar çok ve bu kadar farklı oy oranlarına yer veren siyasi araştırma yayımlanınca insanların şüphelenmeleri de normal.
O nedenle okuru ve izleyiciyi doğru bilgilendirmek için medyanın kamuoyu araştırmalarında seçici davranması ve belli ölçütleri göz önünde tutması, her araştırmayı yayımlamaması şart. Yayımlanan araştırmalarda da sadece oy oranlarını vermek yetmez. Kamuoyu araştırmasıyla ilgili haber ve yazılarda araştırmayı yapan kuruluşun adı, kimin talebi ve finansmanı ile yapıldığı, saha araştırmasının hangi tarihlerde yapıldığı, görüşülen kişi sayısı, örneklemin nasıl seçildiği, saha araştırma yöntemi, hata payı ve soru şekli açık olarak mutlaka belirtilmeli.
Örneğin geçenlerde bir şirketin 32 kentte yaptığı araştırmaların sonucu yayımlandı. Ama Diyarbakır, İzmir gibi kentlerin neden olmadığı belirtilmiyordu; anket yapılan şehirlerin nasıl seçildiği bilgisi de verilmiyordu haberlerde.
Okur ve izleyicinin sağlıklı karar verebilmesi, doğru ve eksiksiz bilgilendirilmesine bağlıdır.
Makalenin Devamını Okumak İçin Tıklayın