Habercilik, merak ve şüphe gerektirir. “İsrailli çifte 'siyasal ve askeri casusluk' suçundan tutuklama” haberini yazan Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı ve İhlas Haber Ajansı muhabirleri ise yazdıklarından en ufak bir şüphe duymamış, kendilerine söylenenlerin ötesini hiç mi hiç merak etmemişler.
“Üsküdar'da geçen yıl açılan Çamlıca Kulesi'nde görevli bir personel, ‘restoran bölümüne gelen İsrailli N.O. ve M.O. adlı evli çift ile Türk vatandaşı İ. A'nın kule pencerelerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konutunun fotoğraflarını çekip birbirlerine gösterdikleri’ yönünde ihbarda bulundu.”
AA, DHA ve İHA’nın 12 Kasım’da geçtikleri haberlere göre bütün olay buydu. İsrailli turist bir çift, kulenin 150 metre yükseklikteki restoranından Erdoğan’ın konutunun fotoğrafını çekmiş birbirine göstermişti! Nasıl olduysa bir garson da onların konuşmalarını duyup polise ihbar etmiş, bu çift ve yanlarındaki bir kişi “siyasal ve askeri casusluk" suçundan tutuklanmışlardı.
Başka kanıt yoksa hukuk garabeti
AA, DHA ve İHA’nın haberleri baştan aşağı garip kokular saçıyordu. Droneların her yerde uçtuğu, uydulardan her yerin görünebildiği, Erdoğan’ın konutunun yüzlerce fotoğrafının medyada yayımlandığı bir devirde kuleden konut fotoğrafı çekmek nasıl oluyor da casusluk sayılabiliyordu?
Kulenin pencerelerinden Erdoğan’ın konutunun olduğu bölgenin fotoğraflarını çekmek yasak olmasa gerek. Eğer yasaksa, kuleye çıkanları da “Erdoğan’ın şu cepheden görülebilen konutunun fotoğrafını çekmek yasaktır” diye uyarmak gerekmez mi?
İsrailli turist çifti ihbar eden garson İbranice mi biliyormuş da kendi aralarında ne konuştuklarını anlamış? Bu bile sorgulanmadan yazılmış.
Bir muhabir böyle bir haberi yazarken güvenlik görevlilerine, savcılığa ya da mahkemeye “Casusluk yaptıklarına dair başka bir kanıt var mı?” diye sormalıydı. Eğer casusluk yaptıklarına dair başka kanıt yoksa ortada bir hukuk garabeti olduğunu haber yapmalıydı.
Her halükârda bu olay böyle haber yapılmamalıydı.
Gazetecilere toplu bilgi verilmiş
Hadi diyelim AA, DHA ve İHA verilen bilgiyi kontrol etmeden bütün saçmalıklarına, eksikliklerine rağmen servise koydu. Peki onlarca internet sitesindeki editörlerin de önlerine gelen bu haberden şüphe duymaları, araştırılmasını istemeleri gerekmez mi?
Hayır, bu haber birçok internet sitesinde olduğu gibi kullanılmakla kalmadı. 13 Kasım günü de Akşam, Cumhuriyet, Takvim ve Yeni Çağ gazetelerinde yer verildi. Üstelik Hürriyet, Yeni Şafak, Milliyet, Sözcü ve Sabah’taki haberler kendi muhabirlerinin imzasını taşıyordu. Bazı gazetelerde polislerin “şüphelileri” binadan çıkarırken çekilen fotoğrafları da kullanılmıştı.
Anlaşılan mühim bir operasyon yaptıklarına inanan emniyet ya da savcılıktan yetkililer, gazetecilere -gayri resmi- bilgi vermiş. Yoksa medyaya böyle toplu bilgi vermezlerdi. Ama belli ki, gazeteciler anlatılanlardan şüphe duymamış, olayın gerisini merak etmemişler.
Bu haberleri sahada habercilik deneyimi olmayan bir “yapay zeka” da yazsa böyle metinler çıkardı ortaya herhalde. Hatta yapay zeka yazsa haberde olayın hangi tarihte yaşandığı, bu kişilerin ne zaman gözaltına alınıp ne zaman tutuklandıkları bilgisi de olurdu muhtemelen.
Yazının Devamını Okumak İçin Tıklayın