Bir tartışmada muhatabına “Hıyar arkadaşlar” diye seslenmek, bir gazeteciye değil olsa olsa sokakta kavga eden delikanlılara yakışacak bir üsluptur.
Ne yazık ki, Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, BirGün gazetesi yazar ve yöneticilerinin sosyal medyadaki eleştirilerine böyle hakaret, aşağılama içeren bir karşılık verdi. Hem de “çok okunan” bir yazar olduğunu ima eden, üstten, kibirli bir bakışla yazmıştı sosyal medyadaki paylaşımını:
“Her hıyarım diyene tuz yetiştiremeyiz, medyada benimle polemiğe girerek okunma oranını artırmak isteyen hıyar arkadaşlar, önce Darüşşafaka’ya bağışta bulunmak zorunda, bağış yapıp dekontu gönderin, düşünürüz, bedavaya muhatap olmak yok.”
Meslektaşlarına bu kadar yukardan bakan, hakaret etme hakkını kendinde gören Yılmaz Özdil, daha beş gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gezi direnişçilerine “sürtük” demesini eleştiriyordu. Erdoğan’ın hakaretine itiraz eden bir gazetecinin kendisinin başka bir gazeteciye hakaret etmesi tam bir paradoks.
Çok okunmak, çok satan bir gazetede yazmak her yazdığının, söylediğinin doğru olduğunu göstermez. Hele de böyle üstten bakma ve hakaret etme hakkını hiç vermez. Zaten hakaret bir gazetecinin tartışma yöntemi olamaz.
“Sedat Peker’in ifşaları önemli”
Yılmaz Özdil’in bu paylaşımına kadar uzanan ve bir ucunda Sedat Peker ile onun görüşlerinin aktarıldığı @delicavus_nth hesabı, Sedat Peker’in basın müşaviri Emre Olur, öbür ucunda BirGün gazetesi Yayın Koordinatörleri Yaşar Aydın ve İbrahim Varlı’nın yer aldığı bu tartışmanın başlangıç noktası, 4 Haziran 2022 akşamı, Halk Tv’de yayımlanan “Asıl Mesele” programıydı. Programa katılan Yaşar Aydın, sunucu İnan Demirel’in sorusunu yanıtlarken, Sedat Peker hakkındaki bir soruya özetle şöyle yanıt veriyordu:
“Sedat Peker’in ifşaları önemli, bunu bir kenara koyalım. Ama bence Sedat Peker yalnız değil. İktidar-AKP içindeki bir cephenin seçim sonrasına yatırımı olarak da görebilirsiniz. Sadece bir mafya lideri değil, uluslararası bağlantıları var, siyasi boyutları var. Ona çok fazla şey atfetmek, bu pislikleri açıklayacak falan…tam tersi bir şey de yapabilir.
Hedef gösterdiği otel var inceleyelim; rüşvet var inceleyelim. Ama buradan bir kahraman yaratmak ve meseleyi çözecek demek son derece problemli. İki yıl önce ‘Akademisyenlerin kanlarıyla banyo yaparım’ diyen bir insandan biz bugün muhalefet lideri türetmeye çalışıyoruz. Bunun kendisinin problemli olduğunu düşünüyorum.”
Yaşar Aydın’ın bu değerlendirmesinin siyasi tarafını bir yana bırakırsak gazetecilik ile ilgili tarafına katılıyorum. Sedat Peker’in “ifşaları önemli” ve incelenmesi, üzerine gidilmesi gerekli. Ben de geçen yıl kaleme aldığım “Sedat Peker vakasında gazetecilik bilançosu: Yeni kanıtlar, yeni ipuçları” başlıklı yazımda, Sedat Peker’in iddialarının dikkatle araştırılması gerektiğini vurgulamıştım. İktidar medyası Sedat Peker’in açıklamalarını “komplo” olarak nitelendirip görmezden gelirken, bu iddiaların üzerine giden bağımsız ve eleştirel gazetecilerin ortaya koydukları yeni veriler, kanıtlar ve bilginin bilançosunu çıkarmıştım. Ciddi bir araştırmacı gazetecilik yapıldığı anlaşılıyordu o bilançodan.
Elbette Sedat Peker’in açıklamalarını incelerken şüpheyi de elden bırakmamak gerekiyor. Ne de olsa Sedat Peker -kendisinin de vurguladığı gibi- bir “temiz toplum savaşçısı” değil. Yakın bir zamana kadar iktidar bloğunda ve kirli bir ilişki ağı içinde yer alan ve şimdi de kendi intikamının peşinde olan bir insan. Nitekim bir paylaşımında “Ben kurtarıcı değilim. Siz bana intikamımı almamda yardımcı olacaksınız” demişti. Toplumun bilgi edinme hakkını kullanmasını ve gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlamak için Sedat Peker’in açıklamalarını değerlendirirken bu niteliğini gözönünde tutmakta yarar var.
Makalenin Devamını Okumak İçin Tıklayınız