Toplumların en büyük yanılgısı, her söylenen şeye sorgusuz sualsiz inanmaktır. Ne yazık ki, “itaat et kurtul” mantığıyla hareket eden bireyler ve toplum zamanla düşünme yetisini yitirir.
Oysa biz insanız. Aklımız var, fikrimiz var, irademiz var, vicdanımız var. Her söylenen şeyi kabul etmek zorunda değiliz. İtaat et, kurtul anlayışı sorumluluk bilincinden uzaklaşmak demektir.
Ben böyle bir dünyanın parçası olmak istemem.
Yanlışı fark ettiğimde suskun kalamam. Usulüne uygun işleri alkışlarım; emeğe, adalete ve liyakate saygı duyarım. Ama yanlışın karşısında da dimdik dururum.
Yanlışın karşısında salt durmakta yeterli değildir. Yanlışlıklara ve sistemin aksayan yönleriyle ilgili çözüm önerileride sunmak gerekir. Bu yüzdendir ben eleştirilerimin yanında önerilerde sunmaya çalışırım.
Bu ülkede nefes alan her bireyin sesini duyurma hakkı ve sorumluluğu vardır. Ben doğruya sahip çıkacağım, yanlışlıkları dile getirmeye devam edeceğim.
Çünkü bu ülkede yanlış giden bir takım şeylerin değişmesi için öncelikle bireylerde bir farkındalığın oluşması için bir çaba gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.
Eleştiri düşmanlık değil; katılımcı demokrasinin temelidir. Korkmadan konuşabilen, fikrini ifade edebilen bireyler arttıkça toplum da haliyle güç kazanmış olacaktır.
Ben susmamayı seçiyorum. Sürünün bir parçası olmayı değil, düşünen ve yönetime katkı sunan bir vatandaş olmayı tercih ediyorum.
Ben koyun olmayacağım.
Düşüneceğim, sorgulayacağım ve yazacağım.
Gayret bizden takdir ve tevfik Allah'tan...
Selam ve saygılarımla.