Günlerdir Kara Harp Okulu’ndan mezun olan teğmenlerin resmi tören bittikten sonra kılıç çatıp daha önceki yıllarda resmi törenlerde de okunan, ama kimilerinin şimdi dikkatini çeken bir yemini okuduktan sonra “Mustafa Kemal’in askerleriyiz.” diye bağırmaları konuşuluyor.
Kılıç Türk subayının şerefidir. Her Türk subayının kılıcı vardır, onu şerefi sayar. Kılıç çatma ritüeli tüm harp okullarında vardır.Tıpkı Üniversiteden mezun olanların kep fırlatması gibi bir şey olarak görmek lazımdır.
Mustafa Kemal’in askerleriyiz, Mustafa Kemal’in askerleriyiz, Mustafa Kemal’in askerleriyiz!”
Ant içeriz ki: Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız dâima keskin ve hazır olacaktır. Bizler, Türk istikbâlinin evlâtlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!” demişler.
Bu subay yemininin neyinden rahatsız oldunuz?
Resmi tören bitmiştir. Protokolün katıldığı resmi tören bitip Cumhurbaşkanı gittikten sonra teğmenler sahanın ortasında toplanıp önce “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye kendilerini tanıttıktan sonra varlık nedenlerini açıklayan bu “harika metni” hep bir ağızdan okumuşlar.
Genç teğmenlerin bir yemini kılıcıyla yapmasından daha anlamlı ne olabilir ki?
Bu olaya başka başka anlamlar yüklememek ve iç siyaset malzemesi yaparak silahlı kuvvetleri yıpratmamak lazımdır.
Memleketin bir sürü birikmiş sorunu var. Bir zamanlar zalim denilen Sisi geldi gitti, şimdi sırada katil Esat var. Yakında onu misafir edeceğiz.
Ne yani Mustafa Kemal'in askerleriyiz demiyeceklerde yerine filancanın askerleriyiz mi diyeceklerdi.
Rahat olun, rahatsız olmayın, kimsenin darbe çığırtkanlığı yaptığı filan yok.