Onlar sevdikleri isimlerle görüştürülmeyen,hapsedilen veya yüksek teknolojili bir gözetimle Sincan'da hayata tutunmaya çalışan Uygurlar. Çin Halk Cumhuriyeti hükümetinin yıllardır ezici politikalarıyla yaşam konforları elinden alınan Uygur Türkleri, şimdilerde Amerika Birleşik Devletleri tarafından desteklenen "Sincan'ın Sesleri" isimli projeyle kendi geleneklerini Amerika'da yaşıyor ve yaşatıyor. Tek istedikleri ise zulme son verilmesi.
Amerika'da Uygur Türkü Gelenekleriyle Yaşıyor
Uzun yıllardın bölgede yaşayan Adalet Sabit’in kızı, babasıyla hiç karşılaşmadı. Çin Halk Cumhuriyeti hükûmeti, kocasının pasaportuna el koydu ve O’nun, Uygurların sürekli gözetim altında yaşadığı Sincan’dan ayrılmasına izin vermedi.Sabit, kocasına yaptığı görüntülü aramaların reddedildiğini ve gönderdiği resimlerin teslim alınıp alınmadığını bilmediğini söylüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde tek başına çocuk büyüten Sabit, kültürünü elinden gelen en iyi şekilde korumaya çalışıyor ve geleneksel bir Uygur dansçısı olarak, severek öğrendiği şarkıları kızına öğretiyor.
Sabit, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Sincan’ın Sesleri projesini 'sevindirici gelişme' olarak tanımlarken, artık bu zulme de bir 'dur'denmesi gerektiğini söyledi.
Uygur Olmanın Sorumluluğu
Gulchehra Hoja isimli kadın ise Sincan’daki yetkililerin onları 31 Ocak 2018’de tutuklayıp hapse attığı günden bu yana 24 akrabasından hiç haber alamadı. Amerika Birleşik Devletleri’nde gazeteci olarak çalışmak üzere 2001’de Sincan’dan ayrılan Hoca, "Çin Komünist Partisi kültürümüzü, dilimizi ve yaşam tarzımızı yok etmeye çalışıyor" dedi. Sincan’ın Sesleri isimli proje sayesinde “Bütün bunları canlı tutmak, Uygur olmanın sorumluluğudur” dedi.
Uygur Oldukları İçin Hapisteler
Ömer Kanat ise, "uygur soykırımını durdurmaya yönelik olarak harekete geçilmesi konusunda gösterdiği liderlik, özellikle de eş güdümlü olarak uygulanan yaptırımlar ve küresel tedarik zincirlerinde Uygurların zorla çalıştırılması hususunda G-7 ülkelerinin göstermiş olduğu kararlılık bizim için çok değerli" diye konuştu.
1 Milyondan Fazla Uygur Zulüm Görüyor
ÇHC, 2017’den bu yana, çoğunluğu Müslüman olan 1 milyonu aşkın Uygur’u ve diğer etnik ve dinî azınlık grup üyesini Sincan’da hapse attı. Bunların birçoğu çalışmaya zorlanmaktadır. Bazılarıysa işkenceye maruz kalmaktadır. Kampların dışında bile Uygurlar sürekli gözetim altında yaşamakta ve Sincan’ın dışında bulunan akrabalarıyla sıklıkla görüşememektedirler.
Amerika Birleşik Devletleri, Uygurların ve diğer insanların haklarının ihlal edilmesinden sorumlu olan ÇHC yetkililerine yaptırımlar uyguladı. ABD hükûmeti ayrıca Sincan’da zorla çalıştırılmayla üretildiğine makul sebeplerle inandığı ürünlerin Amerika Birleşik Devletleri’ne girmesini de engelleyerek zorla çalıştırma uygulamasını caydırmaya çabalıyor.6 Temmuz’da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ÇHC toplama kamplarından kurtulanlarla bir araya geldi ve ÇHC’nin yürüttüğü soykırımı ve insanlığa karşı işlediği suçları durdurmak için ortak ülkelerle birlikte çalışmalar yürütmeye devam etme sözü verdi.
Blinken, toplantıdan sonra “ABD, Sincan’da Çin Halk Cumhuriyeti hükûmetinin mezalimine uğrayan bireylerle dayanışma içindedir” dedi ve ekledi: “Bu kişiler ve aileleri için her zaman adaletin takipçisi olacağız.”
Amerika'da Uygur Türkü Gelenekleriyle Yaşıyor
Uzun yıllardın bölgede yaşayan Adalet Sabit’in kızı, babasıyla hiç karşılaşmadı. Çin Halk Cumhuriyeti hükûmeti, kocasının pasaportuna el koydu ve O’nun, Uygurların sürekli gözetim altında yaşadığı Sincan’dan ayrılmasına izin vermedi.Sabit, kocasına yaptığı görüntülü aramaların reddedildiğini ve gönderdiği resimlerin teslim alınıp alınmadığını bilmediğini söylüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde tek başına çocuk büyüten Sabit, kültürünü elinden gelen en iyi şekilde korumaya çalışıyor ve geleneksel bir Uygur dansçısı olarak, severek öğrendiği şarkıları kızına öğretiyor.
Sabit, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Sincan’ın Sesleri projesini 'sevindirici gelişme' olarak tanımlarken, artık bu zulme de bir 'dur'denmesi gerektiğini söyledi.
Uygur Olmanın Sorumluluğu
Gulchehra Hoja isimli kadın ise Sincan’daki yetkililerin onları 31 Ocak 2018’de tutuklayıp hapse attığı günden bu yana 24 akrabasından hiç haber alamadı. Amerika Birleşik Devletleri’nde gazeteci olarak çalışmak üzere 2001’de Sincan’dan ayrılan Hoca, "Çin Komünist Partisi kültürümüzü, dilimizi ve yaşam tarzımızı yok etmeye çalışıyor" dedi. Sincan’ın Sesleri isimli proje sayesinde “Bütün bunları canlı tutmak, Uygur olmanın sorumluluğudur” dedi.
Uygur Oldukları İçin Hapisteler
Ömer Kanat ise, "uygur soykırımını durdurmaya yönelik olarak harekete geçilmesi konusunda gösterdiği liderlik, özellikle de eş güdümlü olarak uygulanan yaptırımlar ve küresel tedarik zincirlerinde Uygurların zorla çalıştırılması hususunda G-7 ülkelerinin göstermiş olduğu kararlılık bizim için çok değerli" diye konuştu.
1 Milyondan Fazla Uygur Zulüm Görüyor
ÇHC, 2017’den bu yana, çoğunluğu Müslüman olan 1 milyonu aşkın Uygur’u ve diğer etnik ve dinî azınlık grup üyesini Sincan’da hapse attı. Bunların birçoğu çalışmaya zorlanmaktadır. Bazılarıysa işkenceye maruz kalmaktadır. Kampların dışında bile Uygurlar sürekli gözetim altında yaşamakta ve Sincan’ın dışında bulunan akrabalarıyla sıklıkla görüşememektedirler.
Amerika Birleşik Devletleri, Uygurların ve diğer insanların haklarının ihlal edilmesinden sorumlu olan ÇHC yetkililerine yaptırımlar uyguladı. ABD hükûmeti ayrıca Sincan’da zorla çalıştırılmayla üretildiğine makul sebeplerle inandığı ürünlerin Amerika Birleşik Devletleri’ne girmesini de engelleyerek zorla çalıştırma uygulamasını caydırmaya çabalıyor.6 Temmuz’da ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ÇHC toplama kamplarından kurtulanlarla bir araya geldi ve ÇHC’nin yürüttüğü soykırımı ve insanlığa karşı işlediği suçları durdurmak için ortak ülkelerle birlikte çalışmalar yürütmeye devam etme sözü verdi.
Blinken, toplantıdan sonra “ABD, Sincan’da Çin Halk Cumhuriyeti hükûmetinin mezalimine uğrayan bireylerle dayanışma içindedir” dedi ve ekledi: “Bu kişiler ve aileleri için her zaman adaletin takipçisi olacağız.”