BATINN AŞIDA AHLAKİ ÇÖKÜŞÜ
Esra Öziskender, @esraoziskender (Facebook, Instagram, LinkedIn, Twitter) [email protected], whatsap: +1 (347) 261-2236
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Feci bir ahlaki çöküşün eşiğindeyiz” derken kendi örgütü ve “Batı” açısından haklı. Bu ahlaki çöküş ya da ahlaksızlık yeni değil tabii.
“Pfizer/Biontech aşısının tesliminin maliyeti, aşı geliştirmeden çok önce karşılandı. Kabul edilmesi için en üst hükümet düzeyinde lobi çalışmaları yapıldı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, aşının en kısa zamanda Avrupa Birliği’nde tescil edilmesinde şahsen ısrar etti. Oysa Pfizer şirketinin aşı geliştirme konusunda hiçbir deneyimi yoktu. Üstelik bu şirketin geçmişi sayısız büyük skandallarla dolu.”
Bu skandalların en büyüğü belki de en ahlaksızı, 1990’lı yılların ortasında, “Nijerya’da yeni bir antibiyotiğin yasadışı olarak çocuklar üzerinde test edilmesiydi. Deneklere test hakkında hiçbir şey söylenmemişti. Bu deneylerin sonucunda 200’e yakın çocuk öldü.” Nijerya hükümetinin açtığı dava yıllar sürdü. Bu süreci, Pfizer’e karşı açılan diğer davalar takip etti.
“Bu nedenle Pfizer, koronavirüs aşısıyla ilgili kendini güvence altına aldı. İnanılmaz ama şirket, Avrupa İlaç Ajansı ile yapılan anlaşmada, aşının yol açacağı yan etkilerinden dolayı sorumlu tutulabileceği yönündeki maddeyi sözleşmeden çıkarttı.” Çünkü Pfizer aşılamadan sonra başına gelecekleri biliyordu muhtemelen.
PFİZER AŞISINDAN ÖLÜMLER VE YAN ETKİLER KULLANILAN RNA TEKNOLOJİSİ İLE İLGİLİ
Geçen hafta sonuna göre, Pfizer aşısı olduktan sonra ölenler: Norveç 29, Almanya 13, ABD 1, Belçika 1, Portekiz 1. (İndependent).
İsrail’de aşı sonucu 13 yüz felci ve Avrupa’da, göz çevresinde şişlik ve kızarıklık gibi yan etkiler görüldü.
“Pfizer/Biontech aşısının yol açtığı komplikasyon ve ölümler, geliştirme sürecinde RNA teknolojisinin kullanımından kaynaklanıyor. Bu teknoloji temelinde geliştirilen aşılar bugüne kadar sadece veterinerlikte kullanıldı. Hiçbir zaman insanlar üzerinde uygulanmadı. Dolayısıyla, RNA aşısının yan etkileri de araştırılmadı ve bu nedenle öngörülemez.
Bu metodun özü şu ki, insan vücuduna koronavirüs RNA’sının küçük bir parçası yerleştiriliyor. Teoride vücut, antikorlar üreterek ve bağışıklık kazanarak tepki vermeli.
Ancak, Dr. Gintsburg’un sözlerine göre, başlıca sorun şu ki, RNA son derecede kararsız çıktı. Sürekli değişiyor, üstelik bu üretim sırasında da olabiliyor. Sonuç olarak RNA’lar her partide birbirinden farklı olabiliyor.”
İNSANLAR ONLARA NE ENJEKTE EDİLDİĞİNİ VE NE OLACAĞINI BİLMİYOR
Bu tür bozulmuş RNA’lar, insan vücuduna girdiğinde en öngörülemeyen sonuçlara yol açabiliyor. İsrail’i örnek gösteren Rus bilim insanı, bu ülkede aşı olanlarda gözlemlenen yüz felcine işaret etti.
“Bununla birlikte, vücudun içinde başka hangi komplikasyonların ortaya çıkabileceği konusunda tam bir fikrimiz yok. Örneğin yemek borusu kaslarının felci olabilir. Veyahut da kalp sinirinin felci olabilir. Oysa bu sinir kalp kaslarının çalışmasından sorumludur”.
AVRUPALI VE AMERİKALILARIN ÇOĞUNUN AŞIDAN KORKMASI BOŞUNA DEĞİL
Gintsburg’un görüşüne göre, Pfizer aşısı insanların en az yüzde 30-40’ına uygun değil. Bunlar alerjisi olan insanlar ve yaşlılar. Oysa aşılama tam hız devam ediyor. Milyonlarca Avrupalı ve Amerikalının açık bir şekilde bu aşıdan korkmasına ve kaçmaya çalışmasına rağmen.
Pfizer aşısının, klinik testler sırasındaki içeriği ile ticari üretime giren içerik arasında fark olması Avrupalıları ciddi bir şekilde endişelendiriyor. İnsanlar, onlara ne enjekte edildiğini ve onlara ne olacağını bilmiyorlar.
Paralel olarak Rus aşıya karşı enformasyon savaşı tam hız devam ediyor. Sputnik V’nin onlarca yıldır başarılı bir şekilde kullanılan klasik ve geleneksel teknolojiye göre geliştirilmesine rağmen.
SANSÜR VE BASKI
“Bir bakıyorsun Twitter, Sputnik V’nin hesabını engelliyor. Bir bakıyorsun Washington Ukraynalılara, Brüksel de Macarlara Rus aşıyı almalarını yasaklıyor. Bir bakıyorsun Pfizer aşısı yapanlara “sağlık pasaportu” verilmesi yönünde teklifler ortaya atılıyor. Amaç, böyle pasaporta sahip olmayanları Avrupa Birliği’ne sokmamak.
Sputnik V’ye karşı eşi görülmemiş karalama kampanyası yürütülüyor. Microsoft birden Rus hackerlerle ilgili dezenformasyon ortaya atıyor, bilgisayar korsanlarının Batılı şirketlerin geliştirdiği aşılarla ilgili bilgi çalmak istediğini öne sürüyor. Rusya’nın kendi aşısını bitirdiği bir dönemde, Batı’nın henüz bitmemiş aşılarla ilgili bilginin hackerlere ne gibi yarar sağlayacağı kesinlikle anlaşılmıyor.
RUS BİLİM İNSANLARI HER ZAMAN DAYANIŞMAYI SEÇTİ
Ayrıca geçen yıl, AstroZeneca aşısıyla ilgili zorluklar yaşayan İngiliz bilim insanları yardım için Gamaleya Merkezi’ne başvurdu. Rus bilim insanları da hiçbir karşılık beklemeden partnerlerine yardım etti.”
Ama bugün bunu artık kimse hatırlamıyor. Rusların yeni bir bilimsel atılım gerçekleştirdiğini ve şimdi hiçbir karşılık beklemeden isteyen herkese yardım ettiğini kabul etmek, onlar için ölmek gibi. Batı, kendi vatandaşları ölmelerine rağmen, aşı savaşını başlatmayı seçti.
PFİZER YÖNETİMİ ÇIKABİLECEK SORUNLARIN FARKINDAYDI
Görünüşe göre, Pfizer yönetimi en başından beri aşılamada ortaya çıkabilecek sorunların farkındaydı. Pfizer CEO’su Albert Bourla, klinik testlerinin bittiği ve şirketin hisse senetlerinin yüzde 15 arttığı gün 5.5 milyon dolarlık hissesini elden çıkardı. Pfizer Başkan Yardımcısı Sally Susman da 2.2 milyon dolarlık hissesini sattı.
PFİZER GENİŞ TESTLERİ ES GEÇTİ
Her bir aşı araştırmasındaki temel aşama, insanlar üzerinde geniş kapsamlı testlerdir. Pfizer bu aşamayı başarıyla es geçti. Ama bugün aşılarının uygulanma şekli tam olarak deneklere haber verilmeden, riskler tazmin edilmeden, azıcık da olsa insanların hayatına ve sağlığına özen gösterilmeden yapılan testleri andırıyor.
Görünüşe göre insanlar, ödedikleri para karşılığında kobay olarak kullanılıyor. Gintsburg’a göre bu durum Doktor Mengele’nin deneylerine çok benziyor. Mengele ikinci dünya savaşında, Hitlerin toplama kampındaki deneylerinde “iki milyon” insanı öldürmüştü.
Mehmet Mahmut Ercan
Kaynak: Viktoriya Nikiforova. RIA Novosti yazarı. (Sputnik)
Esra Öziskender, @esraoziskender (Facebook, Instagram, LinkedIn, Twitter) [email protected], whatsap: +1 (347) 261-2236
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Feci bir ahlaki çöküşün eşiğindeyiz” derken kendi örgütü ve “Batı” açısından haklı. Bu ahlaki çöküş ya da ahlaksızlık yeni değil tabii.
“Pfizer/Biontech aşısının tesliminin maliyeti, aşı geliştirmeden çok önce karşılandı. Kabul edilmesi için en üst hükümet düzeyinde lobi çalışmaları yapıldı. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, aşının en kısa zamanda Avrupa Birliği’nde tescil edilmesinde şahsen ısrar etti. Oysa Pfizer şirketinin aşı geliştirme konusunda hiçbir deneyimi yoktu. Üstelik bu şirketin geçmişi sayısız büyük skandallarla dolu.”
Bu skandalların en büyüğü belki de en ahlaksızı, 1990’lı yılların ortasında, “Nijerya’da yeni bir antibiyotiğin yasadışı olarak çocuklar üzerinde test edilmesiydi. Deneklere test hakkında hiçbir şey söylenmemişti. Bu deneylerin sonucunda 200’e yakın çocuk öldü.” Nijerya hükümetinin açtığı dava yıllar sürdü. Bu süreci, Pfizer’e karşı açılan diğer davalar takip etti.
“Bu nedenle Pfizer, koronavirüs aşısıyla ilgili kendini güvence altına aldı. İnanılmaz ama şirket, Avrupa İlaç Ajansı ile yapılan anlaşmada, aşının yol açacağı yan etkilerinden dolayı sorumlu tutulabileceği yönündeki maddeyi sözleşmeden çıkarttı.” Çünkü Pfizer aşılamadan sonra başına gelecekleri biliyordu muhtemelen.
PFİZER AŞISINDAN ÖLÜMLER VE YAN ETKİLER KULLANILAN RNA TEKNOLOJİSİ İLE İLGİLİ
Geçen hafta sonuna göre, Pfizer aşısı olduktan sonra ölenler: Norveç 29, Almanya 13, ABD 1, Belçika 1, Portekiz 1. (İndependent).
İsrail’de aşı sonucu 13 yüz felci ve Avrupa’da, göz çevresinde şişlik ve kızarıklık gibi yan etkiler görüldü.
“Pfizer/Biontech aşısının yol açtığı komplikasyon ve ölümler, geliştirme sürecinde RNA teknolojisinin kullanımından kaynaklanıyor. Bu teknoloji temelinde geliştirilen aşılar bugüne kadar sadece veterinerlikte kullanıldı. Hiçbir zaman insanlar üzerinde uygulanmadı. Dolayısıyla, RNA aşısının yan etkileri de araştırılmadı ve bu nedenle öngörülemez.
Bu metodun özü şu ki, insan vücuduna koronavirüs RNA’sının küçük bir parçası yerleştiriliyor. Teoride vücut, antikorlar üreterek ve bağışıklık kazanarak tepki vermeli.
Ancak, Dr. Gintsburg’un sözlerine göre, başlıca sorun şu ki, RNA son derecede kararsız çıktı. Sürekli değişiyor, üstelik bu üretim sırasında da olabiliyor. Sonuç olarak RNA’lar her partide birbirinden farklı olabiliyor.”
İNSANLAR ONLARA NE ENJEKTE EDİLDİĞİNİ VE NE OLACAĞINI BİLMİYOR
Bu tür bozulmuş RNA’lar, insan vücuduna girdiğinde en öngörülemeyen sonuçlara yol açabiliyor. İsrail’i örnek gösteren Rus bilim insanı, bu ülkede aşı olanlarda gözlemlenen yüz felcine işaret etti.
“Bununla birlikte, vücudun içinde başka hangi komplikasyonların ortaya çıkabileceği konusunda tam bir fikrimiz yok. Örneğin yemek borusu kaslarının felci olabilir. Veyahut da kalp sinirinin felci olabilir. Oysa bu sinir kalp kaslarının çalışmasından sorumludur”.
AVRUPALI VE AMERİKALILARIN ÇOĞUNUN AŞIDAN KORKMASI BOŞUNA DEĞİL
Gintsburg’un görüşüne göre, Pfizer aşısı insanların en az yüzde 30-40’ına uygun değil. Bunlar alerjisi olan insanlar ve yaşlılar. Oysa aşılama tam hız devam ediyor. Milyonlarca Avrupalı ve Amerikalının açık bir şekilde bu aşıdan korkmasına ve kaçmaya çalışmasına rağmen.
Pfizer aşısının, klinik testler sırasındaki içeriği ile ticari üretime giren içerik arasında fark olması Avrupalıları ciddi bir şekilde endişelendiriyor. İnsanlar, onlara ne enjekte edildiğini ve onlara ne olacağını bilmiyorlar.
Paralel olarak Rus aşıya karşı enformasyon savaşı tam hız devam ediyor. Sputnik V’nin onlarca yıldır başarılı bir şekilde kullanılan klasik ve geleneksel teknolojiye göre geliştirilmesine rağmen.
SANSÜR VE BASKI
“Bir bakıyorsun Twitter, Sputnik V’nin hesabını engelliyor. Bir bakıyorsun Washington Ukraynalılara, Brüksel de Macarlara Rus aşıyı almalarını yasaklıyor. Bir bakıyorsun Pfizer aşısı yapanlara “sağlık pasaportu” verilmesi yönünde teklifler ortaya atılıyor. Amaç, böyle pasaporta sahip olmayanları Avrupa Birliği’ne sokmamak.
Sputnik V’ye karşı eşi görülmemiş karalama kampanyası yürütülüyor. Microsoft birden Rus hackerlerle ilgili dezenformasyon ortaya atıyor, bilgisayar korsanlarının Batılı şirketlerin geliştirdiği aşılarla ilgili bilgi çalmak istediğini öne sürüyor. Rusya’nın kendi aşısını bitirdiği bir dönemde, Batı’nın henüz bitmemiş aşılarla ilgili bilginin hackerlere ne gibi yarar sağlayacağı kesinlikle anlaşılmıyor.
RUS BİLİM İNSANLARI HER ZAMAN DAYANIŞMAYI SEÇTİ
Ayrıca geçen yıl, AstroZeneca aşısıyla ilgili zorluklar yaşayan İngiliz bilim insanları yardım için Gamaleya Merkezi’ne başvurdu. Rus bilim insanları da hiçbir karşılık beklemeden partnerlerine yardım etti.”
Ama bugün bunu artık kimse hatırlamıyor. Rusların yeni bir bilimsel atılım gerçekleştirdiğini ve şimdi hiçbir karşılık beklemeden isteyen herkese yardım ettiğini kabul etmek, onlar için ölmek gibi. Batı, kendi vatandaşları ölmelerine rağmen, aşı savaşını başlatmayı seçti.
PFİZER YÖNETİMİ ÇIKABİLECEK SORUNLARIN FARKINDAYDI
Görünüşe göre, Pfizer yönetimi en başından beri aşılamada ortaya çıkabilecek sorunların farkındaydı. Pfizer CEO’su Albert Bourla, klinik testlerinin bittiği ve şirketin hisse senetlerinin yüzde 15 arttığı gün 5.5 milyon dolarlık hissesini elden çıkardı. Pfizer Başkan Yardımcısı Sally Susman da 2.2 milyon dolarlık hissesini sattı.
PFİZER GENİŞ TESTLERİ ES GEÇTİ
Her bir aşı araştırmasındaki temel aşama, insanlar üzerinde geniş kapsamlı testlerdir. Pfizer bu aşamayı başarıyla es geçti. Ama bugün aşılarının uygulanma şekli tam olarak deneklere haber verilmeden, riskler tazmin edilmeden, azıcık da olsa insanların hayatına ve sağlığına özen gösterilmeden yapılan testleri andırıyor.
Görünüşe göre insanlar, ödedikleri para karşılığında kobay olarak kullanılıyor. Gintsburg’a göre bu durum Doktor Mengele’nin deneylerine çok benziyor. Mengele ikinci dünya savaşında, Hitlerin toplama kampındaki deneylerinde “iki milyon” insanı öldürmüştü.
Mehmet Mahmut Ercan
Kaynak: Viktoriya Nikiforova. RIA Novosti yazarı. (Sputnik)