Duvar çizimlerle doluydu. Tam duvar kağıdının son parçalarını söküyordu ki şok edici bir şey keşfetti... Son parçalardan birinin arkasında bir şey yazıyor gibi duruyordu. Kocaman, çocukça harflerle "yardım edin" yazıyordu.
Marianne neler olduğunu öğrenmek için araştırmaya başladı. Evin eski sahibini aradı, ancak onların bile Marianne'in neyden bahsettiğine dair en ufak fikirleri yoktu. Önceki ev sahibi evi aldığında duvar kağıtları zaten oradaydı. Fakat duvar kağıdının çok eski olduğunu ve çizimlerin çok uzun süredir duvarda olabileceğini söyledi. Ancak Marianne vazgeçmedi...
Evi kimin inşa ettiğini bulmak için ertesi gün kasabanın arşive vardığında, evin 1930 yılında varlıklı bir fabrika sahibi tarafından inşa edildiğini öğrendi. Dosyanın içerisinde adamın ve ailesinin birkaç fotoğrafına rastladı. Fakat fotoğraflardan birisi Marianne'in hemen dikkatini çekmişti. Ailenin en küçük kızının fotoğrafıydı bu. Odasında oturmuş kocaman gözlerle kamera lensine bakıyordu.
Fotoğraf Marianne'ın duvarında tuhaf çizimleri ve gizli mesajı bulduğu çocuk odasında çekilmişti. Küçük kızın ismini internette araştırınca, kadının mahalledeki huzurevinde olduğunu öğrendi ve onu aramaya gitti. Huzurevine varıp resepsiyona kadının ismini sorduğunda, resepsiyon görevlisi ona endişeyle baktı. "Hanımefendi, bahsettiğiniz kişi çocukluğundan beri korkunç kabuslar görüyor..." diye söze başladı resepsiyonist. "Ve son zamanlarda gerçek dünya ile kabusları ayırt edemiyor."
Fakat Marianne bu kadar kolay korkmayacaktı. Hafifçe yaşlı kadının kapısını çaldı... Kapı açıldığında gözlerinin altında kocaman, koyu renk göz torbaları olan yaşlı bir kadın belirdi. Marianne kendisini tanıttı ve ona bir takım sorular yöneltip yöneltemeceğini sordu. Yaşlı kadın şüpheyle kapıyı açarken Marianne de içeri girdi ve onun karşısına oturdu. Duvardaki resimlerin fotoğraflarını gösterdi.
Zavallı kadının gözleri dolmuştu. "Keşke bu korkunç kabuslardan kurtulabilsem..." dedi boğuk bir sesle. Ardından umutla Marianne'ye baktı, "Sen benim koruyucu meleğim misin...?"
Marianne tüm olup bitenleri anlamıştı ve kadın için yapabileceği başka hiçbir şey yoktu. Yüreği buruk şekilde evin yolunu tuttu. Kadından bir daha asla haber alamayacağını düşünmüştü. Ancak ertesi gün bir anda huzurevinden bir telefon aldı... 95 yaşındaki kadın o gece yüzünde kocaman bir gülümsemeyle uykusunda vefat etmişti. En önemli kısmı da ölmeden önce bir çizim daha yaptı, diye açıkladı resepsiyonist.
Ancak bu defa çizdiği korkunç bir hayalet ya da karanlık bir şey değildi, etrafında parlak bir ışıkla Marianne'i çizmişti.