Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake, ABD Ticaret Odası Türkiye ve Orta Doğu’dan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Khush Choksy’nin yanı sıra, foruma Türkiye ve ABD’den iş dünyası temsilcileri katıldı.
Hisarcıklıoğlu, açılışta yaptığı konuşmada, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin, Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde 11 ili ve bu şehirlerdeki 14 milyon insanı etkilediğini söyledi. İnsani kayıpların yanı sıra bölgenin Türkiye ekonomisi açısından önemine değinen Hisarcıklıoğlu, bölgenin hem sanayi hem de tarım sektörleri açısından önemli olduğunu vurguladı.
Rifat Hisarcıklıoğlu, bölgenin, Türkiye’nin toplam milli gelirinin yüzde 9’unu, ihracatının yüzde 8,5’ini ve tarımsal üretiminin yüzde 14’ünü karşıladığını aktardı. Bölgedeki ekonomik faaliyetin ve üretimin yaklaşık yüzde 50 düşmesinin beklendiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, bu durumun, ekonomik büyüme üzerinde bu yıl doğrudan olumsuz bir etkiye sahip olacağını kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, 200 bine yakın şirketin bu felaketten olumsuz etkilendiğini ifade etti. TOBB’un bölgeye yönelik yardım çalışmalarını anlatan Hisarcıklıoğlu, gösterdikleri dayanışma için de ABD Ticaret Odası, iş dünyası ve hükümetine teşekkür etti.
Hisarcıklıoğlu, ABD Ticaret Odası ile aralarındaki işbirliği anlaşmasını bir yıl daha yenileyeceklerine işaret ederek, “Birlikte çok daha fazlasını yapabileceğimize inanıyorum.” dedi.
ABD ve Türkiye arasında iş ilişkisi kurmak için “kritik” bir zaman
ABD Ticaret Odası Türkiye ve Orta Doğu’dan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Khush Choksy ise Türkiye ve Suriye’de etkili olan depremlerin ardından yaklaşık 200 uluslararası şirketin, 110 milyon doların üzerinde ayni ve maddi yardımda bulunduğunu hatırlattı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın, depremlerin ardından Türkiye’ye sağlanan desteğe ilişkin ABD Ticaret Odası ile görüşme yaptığını anımsatan Choksy, ABD ve Türkiye arasında iş ilişkisi kurmak için “kritik” bir zaman olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan da depremlerin ardından uluslararası toplumun gösterdiği dayanışmanın, Türkiye’ye güç verdiğini belirtti. Mercan, depremlerin ardından hızla yardım kampanyası başlattıklarını ve ABD’deki tüm Türk misyonlarının deprem bölgelerine yönelik bağışları kabul ettiğini anlattı. Büyükelçi Mercan, ABD genelinde binlerce yardım malzemesinin toplandığını ve Türk Hava Yolları aracılığıyla Türkiye’ye gönderildiğini anımsattı.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake ise ABD’li arama kurtarma ekiplerinin Türkiye’deki çalışmalarına değindi. Flake, ABD’li ekibin, Hatay’da 5 günde kurduğu sahra hastanesini Sağlık Bakanlığına devrettiğini söyledi. Flake, ABD hükümetinin, Türkiye ve Suriye’yi etkileyen depremler nedeniyle 185 milyon dolarlık yardım taahhüdünde bulunduğuna dikkati çekti.
Muş: Depremlerde ABD hükümeti hızla seferber oldu
Bakan Muş da konuşmasında, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye’nin güneydoğu bölgesinde 11 ili kapsayan çok geniş bir alanda yıkıma neden olduğunu ve 47 bini aşkın kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. Bölgede yaklaşık 3 hafta kaldığını belirten Muş, “Depremlerin hemen ardından acil yardım ve toparlanma için devletin tüm kaynaklarını ve imkanlarını seferber ettik.” dedi. Muş, önceliklerinin yardım çalışmalarını en hızlı ve etkili şekilde yürütmek ve yaraları sarmak olduğunu, bu hedefe ulaştıklarını anlattı. Bundan sonraki önceliklerinin gerekli hazırlıkları yapmak ve güvenli yerleşim alanlarını inşa etmek olduğuna işaret eden Muş, felaketin işletmeler üzerindeki etkisini belirlemek için de kapsamlı bir inceleme yaptıklarını bildirdi.
Muş, vergi muafiyetleri, devlet destekleri, doğrudan finansal yardımlar gibi bölgeye özel politikaları da hızla hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Kayıplarımızı mümkün olan en kısa sürede telafi etmeye ve insanlarımızı günlük yaşamlarına döndürmeye kararlıyız. Toparlanma yolunda ilerlerken depremlerden hem sermaye hem de iş gücü olarak ağır etkilenen bu illerimizde ticaretimizin deprem öncesi seviyelere ne zaman ulaşacağını bilemiyoruz. İplik, tekstil, çelik ve halı gibi belirli sektörler başta olmak üzere ABD dahil dünyayla olan tedarik zincirlerimizde kesinlikle çok büyük etkisi olacaktır. Bu nedenle bu tür tedarik zincirlerini her iki yönde de sürdürmemiz ve desteklememiz gerekiyor.”
Bu zor zamanlarda başta ABD olmak üzere birçok ülke ve uluslararası kuruluştan destek geldiğini anımsatan Muş, depremlerden sadece saatler sonra ABD hükümetinin hızla seferber olduğunu ve insani yardım sağladığını, ABD Ticaret Odası’nın da önemli miktarda ayni ve mali yardımı organize ettiğini söyledi.
Muş, bundan sonraki aşamanın şehirleri yeniden inşa etmek olduğunu belirterek, ilk etapta yaklaşık 800 bin konutun inşa edileceğini, şehirleri çok daha modern ve sürdürülebilir bir şekilde yeniden inşa etmeyi hedeflediklerini kaydetti. Bu bağlamda teknik kapasiteye sahip olmak kadar finansmanın da önemini vurgulayan Muş, bu ay Brüksel’de Avrupa Birliği’nin (AB) ev sahipliğinde bir donörler konferansının düzenleneceğini bildirdi.
Muş, “Ticari açıdan, inşaat malzemeleri gibi yeniden inşa ve ilgili sektörlerin üretimleri hız kazanacak ve bu sektörler muhtemelen kısa vadede girişimcilerin hedef alacağı potansiyel alanlar olacaktır. Bölge ekonomilerini sadece normalleştirmemiz değil, güçlendirmemiz gerektiği de açık. Çünkü sürdürülebilir şehirler inşa etmemiz ve bunun için de istihdam yaratmamız gerekiyor. Bu nedenle yeniden inşa çabalarının yanı sıra ABD dahil ortaklarımızla güçlü ekonomik iş birliğine ve ticari ilişkilere sahip olmak daha önemli hale geldi.” şeklinde konuştu.
‘Kendimizi liberal bir iş ortamı oluşturmaya adadık’
Mehmet Muş, Türkiye ile ABD arasında son 10 yılda ticari ilişkilerin arttığını görmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek, iki ülke arasındaki iş birliğini daha da ileriye taşımak istediklerini ifade etti. Muş, devamla şunları kaydetti:
“Çok iyi bir yıl geçirdik. 2002 yılındaki 6,4 milyar dolar olan ikili ticaret hacmi, geçen yıl 38 milyar dolara yükseldi. Ticarette olduğu gibi her iki yönde de yatırım akışının artarak ABD’den 14,3 milyar dolara, ABD’ye ise 9,7 milyar dolara ulaştığını gözlemliyoruz. Ancak özellikle ABD’nin 8 trilyon dolarlık devasa doğrudan yabancı yatırım stoku dikkate alındığında, ikili yatırımlarımızı artırmak için hala çok alan var.
Kendimizi tamamen daha güçlü, daha rekabetçi ve liberal bir iş ortamı oluşturmaya adadık. Birçok ABD şirketinin bölgesel merkezlerine ev sahipliği yapıyoruz ve bu iş birliğini genişletebiliriz.”
ABD’li yatırımcıların Türkiye’nin güçlü üretim altyapısı ile genç ve eğitimli nüfusundan faydalanabileceğine inandıklarını ifade eden Muş, “Türkiye’nin süregelen teknolojik ve yeşil dönüşümüne hizmet edecek projelerle özellikle ilgileniyoruz. İnovatif, AR-GE yoğun ve katma değeri yüksek ürün ve hizmet yatırımlarını şiddetle teşvik ediyoruz.” dedi.
‘Pazarlarımızı açık tutmalı, şirketlerimizi desteklemeliyiz’
Ticaret Bakanı Muş, kısa vadede depremlerin Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyeceği beklentisi olmasına rağmen yeniden inşa programının Türkiye ekonomisinin dinamizmi ve gücüyle uzun vadede daha yüksek ekonomik büyüme sağlamasının beklendiğini aktararak, son dönemdeki verilerin Türkiye ekonomisinin gücünü ve ülkeye duyulan güvenin en önemli göstergeleri olduğunu vurguladı.
Muş, “Depremlerin ardından ekonomik faaliyetin hızla toparlanmasını bekliyoruz. Ancak pazarlarımızı açık tutmalı, şirketlerimizi desteklemeli ve daha iyi bir iş ortamı için çalışmalıyız.” dedi.
İklim değişikliği, yükselen enflasyon, küresel salgınlar ve uluslararası çatışmalar gibi günümüz sorunlarının yalnızca uluslararası iş birliğiyle ele alınabileceğini belirten Muş, özellikle yüksek enflasyonun devam etmesinin gelişmiş ülkelerdeki agresif parasal sıkılaşmalara yol açtığını, bunun da gelişmekte olan ülkelerden sermaye çıkışlarını tetikleyerek finansmana erişimi zorlaştırdığını vurguladı.
Muş, bu koşullar altında dünyanın büyük bir bölümünün salgından sürdürülebilir bir şekilde toparlanmasının, yenilenebilir enerjiye geçişin veya dijital devrimi yakalama konusunda yatırım yapma şansının olmadığına tanık olduklarını aktararak, “Bu tehditler karşısında Türkiye ve ABD’nin ekonomik iş birliğini ticaret ve yatırımlarda, hatta üçüncü ülkelerde daha da ileriye taşıyarak dayanıklı bir gelecek inşa edebileceğine inanıyoruz.” dedi.
Bu zor dönemde ekonomik iş birliğini geliştirmenin her iki ülkenin de yararına olduğuna inandıklarını vurgulayan Muş, buna destek olmak için iş insanlarına “daha gazla fırsatın önünü açma” çağrısında bulundu.
Mutabakat zaptı imzalandı
Konuşmaların ardından TOBB ile ABD Ticaret Odası arasında işbirliğine ilişkin mutabakat zaptı imzalandı.
Kalın: ABD ile daha geniş jeopolitik stratejik diyaloğa ihtiyaç var
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Ticaret Odası’nda düzenlenen ABD-Türkiye İş Forumu’na katıldı.
Konuşmasının başında Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerle ilgili bilgi veren Kalın, söz konusu depremlerin Türkiye tarihinin en kötü, modern tarihin de kaydedilmiş en kötü depremlerinden olduğuna vurgu yaptı. Kalın, “Şimdi yeniden inşa etme, normalleşme ve iyileşme sürecindeyiz. Uluslararası toplum çok hızlı, çok güçlü bir şekilde yanıt verdi. ABD yanıt veren ilk ülkelerden biri oldu. Hemen arama kurtarma ekipleri geldi. İlk olarak Amerikan halkı, tabii ki ardından ABD hükümeti, iş dünyası, STK’lar, itfaiyeciler ve diğerleri imdadımıza yetişti. Ve bunun için gerçekten minnettarız.” ifadelerini kullandı. ABD sağlık personelinden hala sahada çalışanların olduğunu belirten Kalın, bunların depremzedelere yönelik sağlık hizmetlerine devam ettiğini vurguladı.
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın depremzedeler için bir yıl içinde 200 bin konut yapımı vaadinde bulunduğunu da hatırlatarak, “İnsanların bu noktada her şeyden çok ihtiyaç duyduğu şey bu.” diye konuştu.
Öte yandan, yakın tarihin en kötü doğal afetinden sadece üç ay sonra genel seçimlerin gecikmeden zamanında yapılabilecek olmasının da harika bir şey olduğunu belirten Kalın, “Bence bu bizim demokrasimize ve kurumlarımıza duyduğumuz güveni, halkımıza olan inancımızı gösteriyor. Bu kadar büyük bir felakete bu kadar yakın başka hiçbir ülkenin seçim yapmaya cesaret edeceğini sanmıyorum.” dedi.
‘Kelebek etkisi’
Kalın, Türkiye – ABD ilişkileri üzerine de değerlendirmelerde bulundu. İki devlet arasında sadece taktiksel değil stratejik bir diyalog olması gerektiğini belirten Kalın, “Sadece Ukrayna savaşı, enerji, Afganistan’daki, Libya’daki veya Akdeniz’deki durumlar için değil, her şeyi bir perspektife oturtacak, sadece kendi ülkelerimiz için değil, gezegenin geleceği konusunda bir aciliyet duygusu ile daha geniş bir jeopolitik stratejik diyaloğa ihtiyacımız var.” ifadelerine yer verdi.
Kalın, bu zamanda artık olayların hesaplanabilir “kartopu” etkisinden tahmin ve kontrol etmesi zor “kelebek” etkisine dönüştüğünü kaydederek, “Çünkü, enerjiden göçe, terörizm ile mücadeleden Ukrayna’daki savaşa kadar dünyada bugün karşı karşıya kalınan zorluklar artık iç içe geçmiş şeklide her şeyi etkiliyor, bir olay dünyanın başka yerinde büyük bir etkiye neden olabiliyor.” dedi.
Olayların kelebek etkisinin tüm alanlarda bütün dünyada kendisini hissettirdiğine işaret eden Kalın, siyasetten iş dünyasına, enerjiden siber sektöre kadar, sadece kısa vadeli ilgi alanlarını değil, içinde faaliyet gösterilen tüm bağlama değiştirdiğini kaydetti.
‘Türkiye, ABD’nin haksız okumalarına maruz kaldı’
Kalın, Türkiye ile ABD ilişkileri konusunda değerlendirmelerine devam ederek, “Şunu da söylemeliyim ki Türkiye, maalesef birkaç yıldır müttefikliğimizin anlamı ve gücü söz konusu olduğunda, bir şekilde biraz haksız, çeşitli türden önyargılı okumalara maruz kaldı.” dedi. Bu konuda ilgili taraflarla diyalog kurarak sorunları aşmaya çalıştıklarını belirten Kalın, şöyle devam etti:
“Sadece bizim pozisyonumuzu muhataplarımıza netleştirmemiz değil, aynı zamanda ülkemizi ve dünyanın geri kalanını güvenli hale getirecek, hepimize yardımcı olacak fikirler ve politikalar bulmamız gerekiyor. Çünkü bunu her zaman söylüyorum ve bunun doğru olduğuna inanıyorum ki hepimiz güvende olana kadar hiçbirimiz güvende değiliz, topluluklarımız ve çocuklarımız için yaratmak istediğimiz varlık ve refahı paylaşana kadar bundan faydalanamayacağız. Bu yüzden çok çalışmak gerekiyor.”
NATO meselesi
Kalın, İsviçre ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda Türkiye’nin tutumu sorusuna da bu iki ülkenin Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek adımlar atması gerektiğini vurgulayarak, ayrıca ABD’nin F-16 sorunu çözümünü bu konuya bağlamasını da “tamamen mantıksız, kabul edilemez ve verimsiz” olarak niteledi.
Enerji meselesi
Bölgesindeki enerji boru hatlarından sıcak gelişmelere kadar Türkiye’nin ana oyuncu konumunda olduğuna dikkati çeken Kalın, Türkiye’nin vazgeçilmez bir ülke olarak bölgedeki tüm projelerde hesaba katılması gerektiğini söyledi.
Küresel çıkarlar
Kalın, iki devletin jeopolitik küresel çıkarları ve aynı zamanda NATO’daki ilişkilerin stratejik önemi üzerine ABD’li Kongre üyelerini daha fazla Türkiye’yi ziyaret etmelerini beklediklerini belirterek, ABD’li iş dünyasına da iki ülke arasında ticari hacmi artırmaya çağrısında bulundu.
Ticaret hacmi
“Türkiye’de iş dünyası için dost bir ortam vardır ve yatırım yapan herkes mutlaka bir şeyler kazanır.” diyen Kalın, iki ülke arasındaki mevcut 35 milyar dolarlık ticari hacminden memnun olmakla birlikte, bunu hedeflenen 100 milyar dolarlık potansiyele çıkarmak istediklerini kaydetti.