Amerikalı Misyonerlerin ve Harputlu Ermenilerin yardımıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne gelen bir çok aile var. Osmanlı'nın son döneminde Amerika'ya iş ve aş için taşınan Harputluların bazıları geri dönerken, bazıları ise Amerika'da evlenip çoluk çocuk sahibi olmuşlar. Amerika'ya gitmek için Karadeniz'deki gemilere binen Harputlular aylarca süren yolculuk sonucu Amerika'ya ayak basmışlar. İlk kafileleri Ermeni komşuları karşılarken, zamanla Türkler kendi aralarında organize olmuş gelen başka arkadaşlarının gelmesine vesile olmuş.Forum Usa gazetesinde yer alan araştırma haberde; Göçmenlerin çoğu Amerika’nın ne kadar uzaklıkta olduğunu bile bilmiyordu bu yolculuğa çıkarken. Geride kadınlar ve bebeklerden oluşan köyler kalırken, onlara bakabilmek için ABD’de bin bir güçlükle çalışan ve yaşayan köyün erkeklerinin yoğunlaştığı mahalleler, caddeler olmuştu.Bunlardan en meşhuru Peabody, Massachusetts’deki “Ottoman Street” (Osmanlı Caddesi) idi. Göç edenlerin bir kısmı birkaç yıl, kimileri onlarca yıl kalıp köylerine geri döndüler. Kimileri de ABD’ye yerleşip aile kurdu ve bir daha memleketine dönemedi.Göçmenlerin çoğu Boston civarındaki şehirlerin fabrikalarında çalışmak üzere Massachusetts’e yerleşmişti. Erkeklerinin neredeyse tamamı Amerika’ya göç eden köylerden biri de Elazığ’ın Dambüyük köyüydü. Köyden göç edenlerden Türap Buyruk’un torunu Bülent Yaşar Buyruk, göçmenler yıllar sonra döndüklerinde “köyün çobanı bile İngilizce konuşuyormuş” diye anlatıyor.Dambüyük köyünden Bayram Camil, henüz 12-13 yaşlarındaki kardeşini de yanına katıp 1909’da Amerika’nın yolunu tutanlardı. Yolculuğuna Harput’tan (bugünkü Elazığ) başlamış, Samsun limanında bindiği vapurla İstanbul’a ulaşmıştı.1970’de Hürriyet gazetesine yazdığı bir mektupta şöyle anlatmıştır bu uzun yolculuğunu:2 KARDEŞ AMERİKA YOLUNDA“ Bendeniz 1909 yılında İstanbul’dan İzmir’e, İzmir’den Marsilya’ya, Marsilya’dan İngiltere’ye, oradan da Kanada’ya—gaye Amerika’ya gitmek olduğundan Kanada’dan Amerika’nın Pipodi (Peabody) şehrine ayak bastım, ertesi gün işe başladım.”Bayram Efendi, toprak ağasından satın alıp köylülerine dağıttığı arazilerle de tüm köyün saygısını kazanır.Bayram Camil, 20 yıl Amerika’da kalır ve Türk göçmenlerin çoğunun yerleştiği Massachusetts’in Peabody şehrinde deri fabrikalarında çalışır. İki evlilik yapar; ilk hanımı vefat eder, ikinci evliliğinde de mutlu olamaz ve eşini bırakıp 1929’da Dambüyük köyüne geri döner ve burada tekrar evlenir. Bayram Efendi köyüne döndüğünde artık zengin bir adamdır, toprak ağasından satın alıp köylülerine dağıttığı arazilerle de tüm köyün saygısını kazanır.Kardeşi Abraham Camil çocuk yaşında gittiği Amerika’ya daha çabuk uyum sağlamıştır. O da, ağabeyi Bayram gibi yıllarca fabrikada çalışır. Nihayet 30’lu yaşlarında Amerikalı Dorothy ile evlenir. Dorothy, Abraham’ın ağabeyi Bayram’la da tanışmaktadır; daha önce bir evlilik yapmış ve bu evlilikten de çocukları vardır.Abraham, çocuk yaşta gittiği Amerika’da okuma-yazma öğrenemez. Ancak, hem Türkiye’deki ailesine hem maddi olarak yardım etmeyi, hem de iletişimde kalmayı Dorothy’nin yazdığı mektuplarla sağlamıştır. Dorothy’nin Amerika’dan sürekli olarak gönderdiği mektuplar, Bayram Efendi’yi ve aileyi bilgilendirmektedir.Amerika’dan yaptıkları para transferlerinde Amerika’daki diğer Türklerden de ailelerine para göndereceklerle birlikte transferi yaptığı görülüyor. Amerika’dan yıllarca uzak kalmış Bayram Efendiyi de, bir zamanlar onun da yaşadığı şehrin ne kadar değiştiğini anlatır, arkadaşları Harputlu Yakup (George) Ahmed ve oradaki göçmen Türklerin selamlarını iletir. Mektuplarından birisinde “Abraham artık yaşlanıyor” yazar.Abraham Camil, emekli olduktan sonra eşi Dorothy ile Miami’ye taşınır ve pansiyon işletmeciliği işine girerler. Yıllarca fabrikalarda çalışmaktan yıpranan bedeni, Miami’de artık sağlık problemlerine yenik düşmüştür. Eşi Dorothy ile hep yapmak istedikleri Türkiye ziyaret planlarını, geçireceği ameliyattan sonraya ertelerler.Miami’de yaşarken neden Salem’de hastaneye yatmayı ve orada ameliyat olmayı istediğini ailesi bilmiyor ancak her türlü riske karşı kendi insanlarının arasında olmayı istediği kuvvetle muhtemeldir.Abraham bana harika bir eşlik yaptı, çocuklarımı ve torunlarımı da çok sevdi. Onu çok özleyeceğiz.Bir zamanlar işçilik yaptıkları sanayi şehri Peabody’den taşınan Türklerin yerleştiği hemen yanındaki Salem şehrinde, Salem Hastanesi’nde geçirdiği mide operasyonundan sonra vefat eder. Dorothy bu sefer Türkiye’ye acı bir mektup yazmak zorundadır. Mektupta şöyle der:“Sevgili Bayram ve Ailemiz; Sevgili kardeşin Abraham’ın uzun süren bir hastalık ertesi ameliyatı sonrasında 19 Ağustos 1954’te Salem Hastanesi’nde vefat ettiğini üzülerek bildiriyorum.Abraham bana harika bir eşlik yaptı, çocuklarımı ve torunlarımı da çok sevdi. Onu çok özleyeceğiz.Umarım Türkiye’de ona bir cenaze töreni yaparsınız çünkü bu onun vasiyetidir.”CENAZESİ PAN AMERICAN HAVAYOLLARI İLE GÖNDERİLDİİbrahim Camil’in cenazesi, takım elbisesi, kravatı, fötr şapkası ve cebindeki kalemi dâhil, aynı hayattaki haliyle gönderilirİbrahim Camil ölümünden sonra bile olsa memleketine gitmeyi istemiştir. Cenazesi, Peabody’de bulunan ve bir kısmını Türk nüfusunun yoğunluğundan dolayı Müslüman cenazelerinin İslâm usullerine uygun olarak yıkanması ve hazırlanması için ayırmış olan Francis L. Conway&Sons Cenaze Evinde son yolculuğuna hazırlanır. Oldukça pahalı bir tabuta koyulur. Tabut Türk bayrağına sarılır ve Pan-American World Havayolları ile Türkiye’ye gönderilir. Türkiye’ye 1954’te uçuş olmadığından önce Atina’ya gelir cenaze, buradan gemiyle memleketine ulaştırılır Abraham Camil.Kardeşinin cenazesini teslim alan Bayram Camil, tabutu açtığında İbrahim’in takım elbisesi, kravatı, fötr şapkası ve cebindeki kalemi dâhil, aynı hayattaki haliyle gönderildiğini görür. İbrahim Camil’in tabutu, Elazığ’daki valilik konağının önüne, bir arabanın üzerinde, Türk bayrağına sarılmış olarak getirilir ve burada Dambüyük’ten köylülerinin de katıldığı bir büyük bir cenaze töreni gerçekleşir.MEZARI ELAZIĞ'A GÖNDERİLDİDambüyük Köyü’nde Bayram Camil’in kardeşi için yaptırdığı mezarın Türkiye’de bir benzeri yok. Mezar, aynı bir ev gibidir, çatısı ve bacası da bulunmaktadır. Belki de Bayram Camil, “kardeşimin evi burası” demek istemişti… Kendi mezarını da aynı şekilde yaptırmış.Bu mezarın başında dua eden hanımı ve çocuklarının da fotoğrafını çeker ve Dorothy’ye gönderir. Dorothy, Türkiye’ye gelerek aileyi ve eşinin mezarını ziyaret etmeyi çok istemiştir ancak maalesef bu ziyaret bir türlü gerçekleşemez.ABRAHAM'I VE YEMEKLERİNİ ÇOK ÖZLÜYORUMDorothy Camil, eşinin ölümünden bir yıl sonra ağabeyi Bayram Camil’e gönderdiği bir mektubunda şöyle yazmıştır:“Abraham’ı ve onun yaptığı yemekleri çok özlüyorum. Bunca yıl hepimizin (pansiyon ve ailenin) yemeğini o yaptı ve onun yaptığı gibi yemek yapamıyorum. Mametto (Mehmet) ve George (Yakup)’a yemek yaptırdım, ama kimse onun gibi yemek yapamıyor, onun yemeklerinin tadını yakalayamıyor. Abraham hem Türk, hem Amerikan yemekleri yapıyordu ve yemeklerini çok özlüyorum…”1974’te vefat eden Bayram Camil, Amerikan rüyasına doğru yola çıktığı ve yıllardır hasret kaldığı kardeşi İbrahim Camil ile Elazığ Dambüyük Köyü’nde, yan yana iki ev şeklindeki mezarda yatmaktadır. İbrahim Camil’in eşi Dorothy Camil 1996 yılında vefat eder ve mezarı doğduğu şehir olan Marblehead, Massachusetts’de bulunmaktadır. Hepsi, vefatlarından sonra bile olsa doğdukları yere, memleketlerine geri dönmüştür.Amerika’dan dönemeyerek orada defnedilen Türklerin mezarlarına birer avuç memleketlerinin toprağı bırakılmıştır.Yazar Işıl Acehan'ın teşekkürü: Dedeleri Bayram Camil (Sönmez) ve büyük Amcaları Abraham Camil (Sönmez)’in belgelerini sağlayan ve hikâyelerini anlatan Mesut Gündoğdu ve Hakan Sönmez’e
USA/ABD
20 Kasım 2018 - 19:34
Köye İngilizce Öğreten Amerikalı Türkler
Osmanlı'nın son döneminde Amerika Birleşik Devletleri'ne toplu şekilde ilk gelen Harputluların bir kısmı köylerine geri döndü. Bazıları ise Amerika'da evlenip memleket hasreti ile vefat etmiş. İşte onlardan ikisi İbrahim Cemil ve Bayram Cemil. Amerika'da ki Türklerin tarihini araştıran Işıl Acehan bu iki ismin hikayesini yazdı.
USA/ABD
20 Kasım 2018 - 19:34