Yılbaşında, Eric Adams, New York şehrinin 110. belediye başkanı olarak yemin ettiğinde, sağ elinde, annesi Dorothy Mae Adams-Streeter'in çerçeveli bir portresini, bir brandy kadehinde resmediyordu. Sol eli ise; notları, mektupları ve eski resimleri sakladığı İncil'inin üzerindeydi.
'Brandy avcısı' denen bu akım 1980 ve 1990'larda, bazı topluluklarda yaygın hale gelmişti. Kültürel önemi, Amerikan işçi sınıfının emelleriyle yakından bağlantılıydı. Adams'ın annesine olan saygısı, bu görüntüyü gören ve hemen tanıyıp onunla özdeşleşen sayısız insanı onurlandırdı.
Fotoğraf aynı zamanda, geçen yıl belediye başkanlığı seçimini kazanan Adams'ın, Demokratik tabanın ve New York şehrinin kalbi olan siyah ve göçmen işçi sınıfı topluluklarının hırsını da temsil ediyordu. Fotoğraf, zafer konuşması sırasında Adams'ın seçmenlere söylediklerini de belgeliyor: “Ben senim. Yıllarca dua ederek, umut ederek, mücadele ederek çalıştıktan sonra, belediye binasına gidiyoruz." diyordu New York'un ilk siyahi belediye başkanı.
Yemin ederken o fotoğrafı elinde tutma seçimi, annesine bir selamdan çok daha fazlasıydı. Bu, bazen şehir yönetimi tarafından dışlanan, ancak ilerleme için çaba sarf etmeye devam eden topluluklara bilinçli bir selamdı.
Adams, "Herkesin o fotoğrafa bakıp anne-babalarını düşünmesini ve hepimizin aynı şeyi istediğini görmesini arzuladım. Annem evleri temizledi ve bize daha iyi bir yaşam sağlamak için üç işte çalıştı. Bunu bizimki gibi ailelerin çok sık başarısız olduğu bir şehirde yaptı. Bunu yapamamalıydım ama Dorothy Mae Adams-Streeter sayesinde başardım." dedi.
Bu haftanın başlarında Adams, düşük ücretli işçileri 'düşük vasıflı işçiler' olarak adlandırdığı için eleştirildi. Belediye başkanı daha sonra kendisini eleştirenlerin, mesajını çarpıttığını söyledi. Twitter'da yaptığı açıklamadan rahatsız olanlara, bir zamanlar düşük ücretli bir işçi olduğunu hatırlattı. “Ben aşçıydım. Ben bulaşıkçıydım. Üniversitedeyken restoranıma kimse gelmeseydi, hayatta kalamazdım.” diye yazdı.
'Brandy avcısı' denen bu akım 1980 ve 1990'larda, bazı topluluklarda yaygın hale gelmişti. Kültürel önemi, Amerikan işçi sınıfının emelleriyle yakından bağlantılıydı. Adams'ın annesine olan saygısı, bu görüntüyü gören ve hemen tanıyıp onunla özdeşleşen sayısız insanı onurlandırdı.
Fotoğraf aynı zamanda, geçen yıl belediye başkanlığı seçimini kazanan Adams'ın, Demokratik tabanın ve New York şehrinin kalbi olan siyah ve göçmen işçi sınıfı topluluklarının hırsını da temsil ediyordu. Fotoğraf, zafer konuşması sırasında Adams'ın seçmenlere söylediklerini de belgeliyor: “Ben senim. Yıllarca dua ederek, umut ederek, mücadele ederek çalıştıktan sonra, belediye binasına gidiyoruz." diyordu New York'un ilk siyahi belediye başkanı.
Yemin ederken o fotoğrafı elinde tutma seçimi, annesine bir selamdan çok daha fazlasıydı. Bu, bazen şehir yönetimi tarafından dışlanan, ancak ilerleme için çaba sarf etmeye devam eden topluluklara bilinçli bir selamdı.
Adams, "Herkesin o fotoğrafa bakıp anne-babalarını düşünmesini ve hepimizin aynı şeyi istediğini görmesini arzuladım. Annem evleri temizledi ve bize daha iyi bir yaşam sağlamak için üç işte çalıştı. Bunu bizimki gibi ailelerin çok sık başarısız olduğu bir şehirde yaptı. Bunu yapamamalıydım ama Dorothy Mae Adams-Streeter sayesinde başardım." dedi.
Bu haftanın başlarında Adams, düşük ücretli işçileri 'düşük vasıflı işçiler' olarak adlandırdığı için eleştirildi. Belediye başkanı daha sonra kendisini eleştirenlerin, mesajını çarpıttığını söyledi. Twitter'da yaptığı açıklamadan rahatsız olanlara, bir zamanlar düşük ücretli bir işçi olduğunu hatırlattı. “Ben aşçıydım. Ben bulaşıkçıydım. Üniversitedeyken restoranıma kimse gelmeseydi, hayatta kalamazdım.” diye yazdı.