Çünkü bu göçler üzerine yapılacak araştırmalar, sadece gerçekleştiği dönemin koşullarını değil, aynı zamanda, günümüzde söz konusu ülkelerdeki Osmanlı kaynaklı grupların varlığını ve kökenlerini ortaya koyacaktır.
ABSTRACT
The Ottoman Migration to America in the early 20th Century
The economic and political difficulties in the Ottoman Empire gave
rise to emigration movements especially from the late 19th century
on, and in most of these cases, which were different from the usual
policies in this respect, the destination was America, also known as
the “New World”.
The focus of this study is on the emigration to the continent of America in the early 20th century particularly in the light of reports of economic and cultural issues sent by the Ottoman Consulate in Argentina.
We looked into the reasons and lives of the Ottoman subjects who had
emigrated to the regions mentioned in these reports as researches
into such emigration cases will reveal not only the circumstances of
the period but also the existence and family roots of such groups of
Ottoman descent.
Key Words: Emigration, the Ottoman Empire, America, Argentina
* Yard. Doç. Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, Bolu,
[email protected]
20 Cemal Avcı
Erdem 45 • 46 • 47 2006
Giriş
Araştırmamızda Osmanlı devletinde özellikle XIX. yüzyıldan itibaren
Amerika kıtasına doğru yoğunlaşan göçler ele alınmıştır. Bu göçlerin nedenleri, göç edenlerin amaçları ve göç ettikleri bölgelerde
neler yaşadıkları hakkında elde ettiğimiz bilgilere yer verilmiştir.
Osmanlı devletinin Amerikalılarla ilk karşılaşması Kuzey Afrika’da olmuştur. Zaman içerisinde artan ticari ilişkilerin devamında, Amerikan
ticaret gemileri İzmir Limanı’na kahve, baharat, mum, rom ve pamuklu
ürünler getirip, afyon ve kuru meyve götürmüşlerdir. Özellikle, İzmir’den
Çin’e yaptıkları afyon taşımacılığından büyük kârlar elde eden Amerikalılar,
başlangıçta İngiliz Levant Company’nin himayesinde ticaretlerini sürdürdüler. Özellikle İzmir Limanı’nı kullanarak ticaret yapan Amerikan tacirleri, resmî Amerikan görevlilerin yokluğunda, Osmanlı bürokratları ve diğer yabancı
ülkelerin tacirleriyle aralarında doğacak sorunların halledilmesi için çalışacak
örgütü 1811’de kurdular. Bu Amerikan Ticaret Odası, kısa sürede İzmir
Limanı’na gelen Amerikalı tacirlerin ilk uğradığı yer haline geldi. Zaman
içerisinde iki ülke arasında artan ticari ilişkiler I. Dünya Savaşı sırasındaki bozulmaya kadar gelişerek devam edecektir. Bu ticari ilişkilere paralel olarak,
pek çok Osmanlı vatandaşının bölgeye göç ettikleri görülmektedir.
Göçlerin Nedenleri
Kimliklerimizin karmaşık ve yapılanmış doğasının farkında olmak, bize
başka olanakların kapısını açan bir anahtar sunar: Bu, hikâyemizdeki öteki hikâyeleri görmek, modern bireyin görünür tamamlanmışlığındaki tutarsızlığı, yabancılaşmayı, yabancı tarafından açılan ve onu tahrip ederek
içimizdeki yabancı sorununu tanımaya zorlayan gediği keşfetmektir.
Dünya ticaretinde büyük yere sahip olan Akdeniz’de söz sahibi olmak ABD için
oldukça önemlidir. O dönemde Akdeniz’de söz sahibi olan Cezayir Beyliği’nin kendilerinden izinsiz dolaşan iki Amerikan gemisini ele geçirmeleri ABD’yi bu beylik ile
anlaşmaya zorlamıştır. ABD, Cezayir Beyliği ile anlaşma (1795) yaptıktan sonra birer yıl ara ile Trablus ve Tunus ile de anlaşma imzalamıştır. Cezayir ve Tunus beyleri
Türk olduklarından Osmanlı Devleti-ABD arasındaki ilişkiler dolaylı olarak başlamıştır. Yavuz Güler, “Osmanlı Devleti Dönemi Türk-Amerikan İlişkileri (1795-1914)”,
Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 6, Sayı 1, (2005),s.230-
231; Akdes Nimet Kurat, “Berberi Ocakları ile ABD Münasebetleri (1774-1916),
Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Tarih Araştırmaları Dergisi, C.2, Ankara 1964,
s.175-214.
Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, Ankara, İmge Yayınları., 2000, s.9-11. Iain Chambers, Göç-Kültür-Kimlik, Çev. İsmail Türkmen-Mehmet Beşikçi, İstan-
XX. Yüzyılın Başlarında Amerika’ya Osmanlı Göçleri 21
Erdem 45 • 46 • 47 2006
“Üçüncü dünya” pek çok açıdan hızla değişiyor. Bu kavram her zaman için birbirlerinden tamamen farklı toplum ve kültür tiplerinin içine
tıkıştırıldığı yapay bir kavram oldu. Merkez ile çevre arasındaki ilişkiler
değiştikçe ve yeni bir dünya sistemi oluşmaya başladıkça bu kavramdan
yepyeni farklılık alanları fışkırtacaktır. Çevredeki kültürler farklı hızlarda
ve farklı istikametlerde değişecektir. Ancak şundan emin olabiliriz: bu değişimler şu üç eksen boyunca gerçekleşecektir. Göç, kentleşme ve kültürel temas.
Avrupa’nın yüzyıllar önceki yayılmacılığı, dünyadaki çok etnikli çoğu
topluluğun temelini atan büyük ölçekli nüfus hareketlerini başlatmıştır.
Küresel göçün bu öncü dalgalarına karşın, insan topluluklarının, çok sayıda ülkenin etnik görünümünü temelden etkileyecek biçimde, karşılıklı etkileşimi ve kaynaşması devamlı sürmüştür. Gelecekte dünyadaki göçmen
nüfusun devamlı artacağı kabul edilmekle birlikte, bunun 20 milyondan
fazlasının mültecilerden oluşacağı tahmin edilmektedir.
XIX. yüzyıl Osmanlı tarihine baktığımızda, devletin değişen dünya şartlarına ayak uyduramadığını ve zaman içerisinde bunun getirdiği sonuçların
olumsuz etkilerini yansıttığını görmekteyiz. Yaşanan sosyal problemler ve
artan işsizlik sorunu devleti sıkıntıya düşürmüştür. Osmanlı ülkesi içinde
dolaşan ve insanların gelecekle ilgili duygularını sömüren misyonerler ve
birtakım simsarlar, aldattıkları Osmanlı vatandaşlarını, Amerika Birleşik
Devletleri ve Güney Amerika ülkelerinde maceralara sürüklemişlerdir.
Ticaret layihalarındaki bilgilerden, Yeni Dünya’ya hayalleriyle göç eden
bu insanların çoğunun, burada karşılaştıkları olumsuzluklar karşında hayal kırıklığına uğradıkları anlaşılmaktadır. Çoğu Osmanlı vatandaşı, buralara yerleşme kaygısı taşımadan göç eden insanlar, para kazandıktan
sonra tekrar vatanlarına dönebilmeyi amaçlamışlardır. Ama bu düşlerini
gerçekleştirenlerin yanında sefalet içinde ölenleri de olmuştur. Dönecek
parası dahi kalmayan bu insanlar uygun olmayan koşullarda yaşamış ya
da en zor ve pis işleri yerine getirmek suretiyle sağlıklarını kaybetmişlerdir. Osmanlı göçmenlerinin genelde deri sanayisinde çalışmış oldukları
bul, Ayrıntı Yayınları, 2005, s.41.
Peter Wollen, “Tourism, Language and Art”, New Formations, 12, (Kış 1990),
s.57.
Anthony Giddens, Sosyoloji, Haz. Cemal Güzel, Ankara; Ayraç Yay., 2005,
s.257.
Giddens, a.g.e., s. 258.
22 Cemal Avcı
Erdem 45 • 46 • 47 2006
görülmektedir.
Yeni Dünya’ya göç edenlerin bir kısmı bir daha geri dönmeyerek, geleceklerini orada inşa ettiler. İlk kuşak göçmenlerin amaçlarına ulaşıp, hülyalarını gerçekleştirenler de vardır. Bunlar, Batılı seyyahların “uyuşuk”,
“tembel”, “düzenbaz” sıfatlarıyla andıkları veya “eli palalı, burma bıyıklı,
fesli korkunç Türk” olarak resmettikleri Osmanlı vatandaşlarının güçlüklerle nasıl baş edebileceğini ve sonu belirsiz bir maceradan nasıl başarıyla
sıyrılabileceğini ispat edeceklerdir. Amerika’ya yerleşen Osmanlı göçmenleri arasında birçok isim dünya çapında üne kavuşmuştur. İmal ettiği
sigaralardan servet kazanarak milyoner olup Manisa’da adını taşıyan bir
çocuk hastanesi yaptıran Manisalı Moris Şinasi, ünlü film yönetmeni Germirli Elia Kazan, anne ve babası Harput’tan göç eden ünlü öykü yazarı
William Saroyan, büyükanne ve büyükbabası İstanbul’dan göç eden ünlü
pop şarkıcısı Neil Sedaka, ailesi Çanakkale’den göç eden ünlü şarkıcı Eydie Goyme, bileklerinin gücü, yetenekleri ve parlak zekâlarıyla ünlü olmuş
göçmenler veya göçmen aileleri çocuklarından sadece birkaçıdır.
Sanayi inkılâbı sırasında kentlerde yaşayan nüfusun yeterli olmadığı,
bu kentlerin büyümek ve varlığını sürdürebilmek için köylerden yapılacak
olan göçlere bağımlı olduğu bir gerçekliktir. Bu yüzden Osmanlı köyünün
zaman içerisinde kentlere kaymış olduğunu ifade etmek fazla yanlış sayılmamalıdır. Fakat kentlerdeki büyüyen nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması noktasında zafiyetlerin olduğu da muhakkaktır. Çünkü söz konusu
dönemde belediye hizmetlerinin fazlaca gelişmemiş olduğu bir gerçektir.
Tüm bunları hesap ettiğimizde ise XVII., XVIII. ve XIX. yüzyılda Osmanlı
kentlerinde yaşayan insanların Çin, Hindistan ya da Avrupa’da yaşayan
insanlardan daha sağlıklı koşullara sahip olduğunu söyleyebilmek imkânsızdır.
XIX. yüzyıla geldiğimizde ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal
sıkıntılar nedeniyle gerek hayatlarını kazanmak, gerekse diğer sebeplerle
Osmanlı vatandaşlarının ülke dışına göç ettikleri görülmektedir. Osmanlı
devletinde incelediğimiz konu bağlamında Amerika Birleşik Devletlerinin
yanı sıra, Güney Amerika’da Arjantin başta olmak üzere Şili, Uruguay gibi
ülkelere yoğun göçler olmuştur. Günümüzde bu ülkelerde dedeleri Osmanlı tebaası olan büyük bir Sefarad ve Ermeni topluluğu yaşamaktadır.
Rifat N. Bali, Anadolu’dan Yeni Dünya’ya Amerika’ya İlk Göç Eden Türklerin Yaşam Öyküleri, İletişim Yayınları, İstanbul 2004, s. 21.
XX. Yüzyılın Başlarında Amerika’ya Osmanlı Göçleri 23
Erdem 45 • 46 • 47 2006
Osmanlı toplumunda, 1900’lü yılların başlarında yoğunlaşan bu göçlerde, göçmenler Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Amerika’ya daha
çok para kazanmak, kendinin ve ailesinin refah düzeyini yükseltmek amacıyla gitmişlerdir. Göç eden Türk işgücü, ağırlıklı olarak kırsal kökenli ve
vasıfsızdı. Kitlesel ulus-ötesi nüfus hareketlerinin özelliklerinin her dönem
ve her millet için ayrı ayrı incelenmesi ve buna göre stratejiler geliştirilmesi
gerekse de, bunlar bazı genel özellikler açısından birbirleriyle benzerlikler
gösterirler. Türk göçmenlere baktığımızda onların ABD’ye aynı dönemlerde gelen Avrupalı göçmenlerle aralarında dil, din, yaşam koşulları, sosyal
ve kültürel özellikler açısından ne denli büyük farklar olduğunu görmekteyiz. Bundan dolayı, ABD’ye ilk Türk göçünü hem uluslararası göç hareketlerinin çağdaş çözümlemeleriyle, hem de Türk göçüne özgü birtakım
bulgularla incelemek, bu konunun daha iyi kavranmasını sağlayacaktır.
Amerika Birleşik Devletlerine ilk Türk göçü bir işgücü göçü niteliği taşmaktadır. Bu nedenle karakteristiğin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Osmanlı göçmenleri kendilerine has kültürel değerleriyle yeni göç ettikleri
bu bölgelere adapte olma konusunda oldukça zorlanmışlardır. Dönemin
Ticaret Layihalarına baktığımızda, biraz para kazanarak geri dönme arzuları karşımıza çıkmaktadır. Bu durum onların yaptıkları işlerde belirleyici
olmuştur. Daha çok ve çabuk para kazanabileceklerini düşündükleri ayak
işleri ya da dericilik gibi sağlıkları açısından son derece zararlı sonuçlar
doğuracak işlerde çalışmışlardır.
ABD’ye ilk Müslüman Türk göçü XIX. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Bu eğilim Balkan Savaşları sırasında doruk noktaya ulaşmış, fakat I.
Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru bu sayı oldukça azalmıştır. Nihayet,
Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte giden Türklerin bir bölümü geri dönmüş, daha sonra yaşanan büyük ekonomik buhranın etkisiyle de geri dönenlerin sayısı fazlalaşmıştır. Türk göçmenlerin en önemli özelliklerinden
biri, neredeyse tamamını erkeklerin oluşturduğu vasıfsız işçiler olmaları,
daha çok ABD’nin Detroit, Lynn, Peabody, Salem, New York, Chicago
gibi endüstriyel şehirlerinde bulunmaları ve amaçlarının biraz para biriktirdikten sonra kesin dönüş yapmak olmasıdır.
Göçü hızlandıran nedenlerden biri de İkinci Meşrutiyetin ilanına kadar
Işıl Acehan, “Eski Dünya’dan Yeni Dünya’ya: Anadolu’dan ABD’ye İlk Müslüman Türk
Göçü Üzerine”, Doğu-Batı, Ankara, yıl.8, Sayı 32, s. 221.
Acehan, a.g.m., s. 223.
24 Cemal Avcı
Erdem 45 • 46 • 47 2006
bedel ödeyerek askerlikten muaf tutulan Gayrimüslim tebaa için İkinci
Meşrutiyet’in ilanından sonra askerlik hizmetinin zorunlu hale gelmesiydi. Özellikle askerlik hizmetini zorunlu hale getiren 113 Sayılı Kanun’un
kabul edilmesinden hemen sonra 1909 yılının Ağustos ve Eylül aylarında
yoğun bir pasaport başvurusu görülecektir. Pasaport talebinde bulunanlar
pasaportlarını kolaylıkla elde ediyorlardı. Bazı Amerikan Konsolosluğu
görevlileriyle bir takım simsarlar da bu konuda Gayri Müslimlere yardımcı
olmaktan geri durmuyorlardı.10
Göçün hızlanmasına yol açan diğer önemli bir neden 19. yüzyılda meydana gelen iki teknolojik yeniliktir. Bunlardan ilki buharlı gemilerin yelkenli
gemilerin yerini almasıydı. Böylece yelkenli gemilerle bir ayın üzerinde bir
zamanda ulaşılan Amerika, buharlı gemilerle bir veya en fazla iki haftada
ulaşılabilir hale gelmişti. Dahası yelkenli gemiler ticari kargo buldukları
zaman hareket ediyor, buharlı gemiler ise hareket günleri belli düzenli tarifelerle çalışıyorlardı. İkincisi ise telgraftır. 1866 yılından itibaren Avrupa
haber ajansları transatlantik telgraf hizmeti sayesinde Amerikan ekonomisindeki en son gelişmeleri takip edebiliyor ve kamuoyuna anında aksettirebiliyorlardı. Bütün bu nedenlerden ötürü 1820 ile 1860 yılları arasında
beş milyon, 1860 ile kitlesel göçe son veren kota sisteminin kabul edildiği
1924 yılları arasında da otuz bir milyon göçmen Amerika’ya gelecekti.11
Diğer taraftan Osmanlı hükümetinin, çeşitli nedenlerle ülkeden göç edenlerin göçlerini engelleme konusunda tutarlı bir politika benimsememesi,
Osmanlı ülkesinden Amerika kıtasına doğru nüfus hareketinin devam etmesine sebebiyet vermiştir.
Osmanlı Göçmenleri
Göçmenlerin Yeni Dünya’ya vardıklarında ilk ayak bastıkları yer önce
Ellis Adası sonra New York idi. Bu nedenle göçmenlerin büyük bir çoğunluğu New York’a yerleşmiştir. Ancak New York dışında birçok başka
kentte de yoğun olarak, özellikle de Osmanlı Yahudi nüfusuna rastlanıyordu. Bunlardan biri New Brunswick’dir. 1910 yılında bu kentin toplam
2.500 kişilik Yahudi nüfusunun üçte biri, İstanbul, Çanakkale, İzmir, Selanik ve başka büyük Osmanlı kentlerinden gelen göçmenlerden oluşu10 Ufuk Gülsoy, Osmanlı Gayr-i Müslimlerinin Askerlik Serüveni, İstanbul, Simurg
Yayınları, 2000, s. 146-147.
11 Bali, a.g.e., s.24.
XX. Yüzyılın Başlarında Amerika’ya Osmanlı Göçleri 25
Erdem 45 • 46 • 47 2006
yordu.12 1913 yılında Cincinnati’de yapılan bir araştırmada toplam 249
aile ferdinden oluşan elli Sefarad ailenin mevcut olduğu tespit edilmişti.13
1913 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre ise Sefarad Yahudi göçmenlerin Amerika’da yerleştikleri yerler şöyleydi:1415
Yerleşilen kentler Yaklaşık Sefarad nüfusu Buraya Geldiği kentler
Seattle 600 Rodos, Çanakkale
San Fransisco 100 Halep, Bağdat ve Anadolu
Atlanta 100 Rodos, Bodrum, İstanbul,
İzmir, Manisa, Çanakkale
Rochester 90 Manastır
Portland, Oregon 80 Rodos, Çanakkale, Tekirdağ,
Marmara Adası
Cincinnati 70 Çanakkale
Chicago 70 Fas15 ve Anadolu
Los Angeles 75 —
Glenham, New York 70 Çanakkale, Selanik
Raritan, New Jersey 70 Çanakkale
Gary, Indlana 70 Rodos, Marmara Adası
Indianapolis 50 Manastır
Montgomery 50 Rodos
12 Joseph M. Papo, Sephardim in Twentieth Century America, California, Pélé
Yoetz Books and Judah L. Magnes Museum, 1987, s. 270.
13 Papo, a.g.e., s. 279. 14 D. De Sola Pool, “The Levantine Jews in the United States”, The American
Jewish Year, Boofe 5674, October 2, 1913 to September 20, 1914, s. 207-220,
s. 212.
Atlanta ile ilgili bilgiler şu makaleden derlenmiştir: Yitzchak Kerem, “The
Settlement of Rhodian and Other Sephardic Jews in Montgomery and Atlanta in
The Twentieth Century”, American Jewish History, 85.4 (1997), s. 373-391.
Portland Yahudi Cemaati için Jonathan Singer’ın kısa tarihçesine bakılabilir: “History of Congregation Ahavalh Achim”, http:ahavalhachim.com/history.htm. 15 Bilindiği üzere II. Bayezid zamanında Osmanlı ülkesine sığınan İspanyol Yahudilerinin bir kısmı da Fas’a yerleşmiştir. Fas Osmanlı devleti tarafından yönetilmişse de
Başkonsolos hazırladığı layihada Fas’tan yapılan göçlere de yer vermiştir
Yoğun göç hareketinin gerçekleştiği ülkeler arasında Güney Amerika
ülkeleri, özellikle de Arjantin ve Brezilya bulunmaktadır. Başkonsolos
Emir Aslan’ın,16 Buenos Aires Limanına ulaşan Osmanlı göçmenlerinin
toplam sayısı hakkında verdiği tablolar konsolosun isteği üzerine Genel
Göçmen İdaresinin göndermiş olduğu bilgiler ışığında rapora eklenmiştir.
1904-1914 seneleri arasında Arjantin’e gelmiş olan göçmenler tablo olarak şu şekilde verilebilir.17
Sahib-i san’at- amele 5.000
Seyyar satıcı 15.000
Rencber 35.000
Tacir 10.000
İhtiyar ve Sucu18 15.000
Kadın 5.000
Toplam 85.000
18Bu insanların yaptıkları işlerdeki kazançları da fena sayılmamaktadır.
Tabloda görüldüğü gibi 10.000 tacir bulunmaktadır. Bunların da her birinin ortalama kazancı 10.000 pezo kadardır. (1 Pezo 2 Frank 20 santim
kıymetindedir.) Böyle bir hesaplamadan devamla tüm tüccarların serveti
10.000x10.000=100.000.000 pezoyu bulmaktadır.
Toplam sayısı 35.000 dolaylarında bulunan rencber takımı günlük 2
pezo yevmiye ile çalışmaktadırlar. Fakat buğday ve mısır hasat zamanlarında bu miktar günlük 4,5 pezoya kadar yükselmektedir.
Değinmemiz gereken bir diğer konu ise Buenos Aires’te yaşayan Osmanlı göçmenlerinin sosyal hayatlarıdır.19 Buenos Aires şehri Arapça
olarak çıkarılan gazetelerin en fazla neşredildiği yerdir. Burada iki tane
günlük, 5-6 tane haftalık ve bir tanede 15 günlük gazete çıkarılmaktadır.
Bu haliyle çıkarılan gazeteler oldukça fazla görülmektedir. Halbuki burada
yaşayan Fransızların %92’si okuma-yazma bildiği halde günlük sadece bir
gazete ile yetinmektedirler.
Bu gazetelerin bir başka önemli özellikleri de çıkarları için her türlü yola
başvuruyor olmalarıdır. Bunlar arasında şantaja varan girişimler de yer
almaktadır. Böyle halleri olan gazetenin, çok geçmeden satışı azalmış ve
kapatılmak zorunda kalmıştır. Sahibi de devamında çekip gitmek zorunda
kalmıştır.
Osmanlı Başkonsolosu Emir Aslan’ın vermiş olduğu istatistiklerden hareketle bölgedeki Osmanlı vatandaşı varlığının hiç de azımsanamayacak
boyutta olduğu görülmektedir. Pek çok değişik meslekten ve mezhepten
Osmanlı halkı bölgeye göç etmiş ve para kazanmak için mücadele etmişlerdir. Bu meslekler arasında en fazla icra edilen çiftçilik ve ameleliktir.
Bunun yanında 1 tane de artist olarak kayda geçmiş göçmen görülmektedir.20
20 Bkz. Ek:3; Ticaret Layihaları, Numara:9, İstanbul, Matbaa-i Amire, (1912),
s.120.
28 Cemal Avcı
Erdem 45 • 46 • 47 2006
Göç etmiş Osmanlı tebaasının cinsiyetleri itibariyle karşılaştırıldığında
oluşan tablo, gidenlerin pek çoğunun burada para kazandıktan sonra
dönmek arzusunda oldukları tezini destekler niteliktedir. Aşağıda verdiğimiz tablolar bu durumu daha güzel ifade etmektedir.
1911 senesinde Arjantin’e göç eden Osmanlıların istatistikî2122 23
24
1911 Giren Familya itibariyle Mezhep itibariyle
Kanun-i
sani 837 10.722 Erkek Katolik 5.514
Şubat 446 942 Çocuk Müslüman 5.290
Mart 501 1.457 Kadın Protestan 510
Nisan 769 484 Kız Maruni 250
Mayıs 709 13.605 toplam Rum Ortodoks 209
Haziran 1.955 Musevi 165
Temmuz 1.264 Cins itibariyle Mezheb-i
muhtelife 953
Ağustos 617 5.271 Türk Toplam 13.60522
Eylül 2.079 8.198 Suriyeli
Teşrin-i
evvel 1.443 69 Ermeni
Teşrin-i
sani 1.402 30 Arnavud
Kanun-ı
evvel 1.587 10 Makedonyalı
Toplam 13.60523 13.60524
Görüleceği üzere 1911 yılında Arjantin’e 13.605 Osmanlı vatandaşı
gelerek yerleşmişlerdir. Erkek sayısı ile kadın sayısı asındaki büyük farktan
da anlaşılacağı üzere, daha önce ifade ettiğimiz gibi erkekler, para kazanma arzusuyla ailesinden ayrı olarak çalışma gayesiyle bu göçe kalkışmış21 Ticaret Layihaları, Numara:9, İstanbul, Matbaa-i Amire, (1912), s.10. 22 Hesaplamalarda yanlışlık vardır. 13.605 olarak gösterildiği halde toplama işlemi
sonucu 12.891 ’dir.
23 Hesaplamalarda yanlışlık vardır. 13.605 olarak gösterildiği halde toplama işlemi
sonucu 13.609’dur 24 Hesaplamalarda yanlışlık vardır. 13.605 olarak gösterildiği halde toplama işlemi
sonucu 13.578’dir.
XX. Yüzyılın Başlarında Amerika’ya Osmanlı Göçleri 29
Erdem 45 • 46 • 47 2006
lardır. Müslüman halk dışında Protestan, Maruni, Rum Ortodoks ve Musevilerin; Balkanlar, Anadolu ve Suriye’den göç ettikleri görülmektedir.
1900-1910 yılları arasında Arjantin’e göç eden Osmanlı nüfusunun dökümü de şu şekildedir.25
Sene Giren Çıkan
1900 1.583 425
1901 2.159 535
1902 1.671 676
1903 1.450 444
1904 3.226 665
1905 7.085 712
1906 7.777 798
1907 7.436 1.198
1908 9.111 1.025
1909 11.760 1.628
1910 15.478 1.862
Toplam 68.74126 10.06827
1914 senesi içinde Arjantin’e ulaşan göçmenlere ait istatistikî bilgilere
bakıldığında da;26 27
Kanun-i sani 1.354
Şubat 955
Mart 1.426
Nisan 1.098
Mayıs 1.532
Haziran 1.108
Temmuz 1.205
Ağustos 896
Eylül 1.291
Teşrin-i evvel 2.194
Teşrin-i sani 3.767
Kanun-ı evvel 3.565
yekun 20.391
XX. Yüzyılın Başlarında Amerika’ya Osmanlı Göçleri 27
Layihalarda göze çarpan bir başka konu da, %30 okuyup yazabilen bir
topluluk için yedi sekiz gazetenin çıkıyor olmasıdır. Bu gerçekten ciddi bir
hadisedir. Bu nedenle bunların hiçbirisi masrafını çıkaramamakta ve ekserisi ecnebilerin verdiği ilanlar olmasa, yalnızca aboneleriyle hayatlarını
devam ettirecek gibi görünmemektedir. Bu gazetelerin Avrupa gazeteleri
gibi abone ücretlerini peşin almadan gazete göndermemek gibi bir lüksleri
de bulunmamaktadır. Buna karşın yayın hayatlarını devam ettirebilmeleri için yeni abone kaydına ihtiyaçları vardır. Zamanlarının bir kısmını
bu abonelik bedellerinin tahsili için sarf etmektedirler. Bunu gerçekleştiremedikleri zaman bazen ücretlerini ödemeyen aboneleri gazetede ilan
etmektedirler.
Başkonsolos Emir Aslan, yaptığı incelemeler sonunda şunlara dikkat
çekmektedir. Gazeteler, bu sorundan başka abonelerin mizacına hizmet
mecburiyetiyle, sayfalarında lüzumlu-lüzumsuz mektuplar veya vesikalar
neşretmektedirler. Bu durum da gazetenin manevi kıymetini düşürmektedir. Bu gazeteler genelde sermayesiz işe başladıkları gibi, ilana para
vermek âdeti de yaygın olmadığı için; bunların yaşamları çok zor şartlar
içerisinde geçmektedir. Bazıları doğru birkaç cümleyi bir araya getirmek
veya sadece yüzeysel bir ecnebi lisana sahip olarak bir gazetenin idari ve
yazı işlerini yerine getirebileceklerini zannetseler de, okuyucular arasında
lisanı iyi olanlar bu gazetelerle ecnebi gazeteler arasındaki farkı çok güzel
takdir etmektedirler. Bu yüzden de, bu gazetelerin yerine ecnebi gazetelere abone olmayı tercih etmektedirler.
25 Ticaret Layihaları, Numara:9, İstanbul, Matbaa-i Amire, 1330 (1912), s.11. 26 Hesaplamalarda yanlışlık vardır. 13.605 olarak gösterildiği halde toplama işlemi
sonucu 68.736 olarak görülmektedir. 27 Hesaplamalarda yanlışlık vardır. 13.605 olarak gösterildiği halde toplama işlemi
sonucu 9.968 olarak görülmektedir.
30 Cemal Avcı
Erdem 45 • 46 • 47 2006
tablosu oluşturulabilir. Genel olarak değerlendirildiğinde 1904 tarihinden
1914 tarihine kadar Buenos Aires şehrine göç eden Osmanlılara ait istatistik ise;28
1904 Senesinde dahil olanlar 3.226
1905 Senesinde dahil olanlar 7.085
1906 Senesinde dahil olanlar 7.177
1907 Senesinde dahil olanlar 7.436
1908 Senesinde dahil olanlar 111
1909 Senesinde dahil olanlar 11.765
1910 Senesinde dahil olanlar 15.478
1911 Senesinde dahil olanlar 13.605
1912 Senesinde dahil olanlar 19.792
1913 Senesinde dahil olanlar 20.391
yekun 115.066
Bu göçlerin 1911 senesinde gerçekleşenlerinin açılımı ise şu şekilde
verilebilir.29
Familya itibariyle Mezheb itibariyle
Erkek: 10.722
Çocuk: 942
Kadın: 1.457
Kız: 484
Yekun: 13.605
Müslim: 5.290
Katolik: 5.514
Protestan: 510
Mezheb-i saire: 2.291
Yekun: 13.605
Sonuç
Özellikle Arjantin’in Buenos Aires şehrinde görev yapan Emir Aslan’ın
hazırlayarak Bab-ı Aliye sunmuş olduğu iki ticaret raporunu esas alınarak
hazırladığımız çalışmada ortaya çıkan sonuçlar göçün hangi boyutlara geldiğini açıkça göstermektedir.
Tablolarda açıkça görüldüğü gibi sadece Arjantin düşünülecek olsa bile
buraya bir sene içinde 85.000’lere ulaşan göç ciddi bir rakamdır. Bu sayının diğer ülkelerde dahil edildiğinde ulaşacağı rakam pek çok soruyu da
28 Ticaret Layihaları, Numara:9, İstanbul, Matbaa-i Amire, (1912), s.11. 29 Ticaret Layihaları, Numara:9, İstanbul, Matbaa-i Amire, (1912), s.12.
XX. Yüzyılın Başlarında Amerika’ya Osmanlı Göçleri 31
Erdem 45 • 46 • 47 2006
beraberinde getirecektir.
Göç etmiş oldukları dönemdeki zor ulaşım şartları ve kabul edilmeleri
için gereken sıhhi şartlara kadar pek çok denetimlerin yanı sıra, dilini dahi
bilmedikleri bir coğrafyada karşılaştıkları zorluklarla mücadele etmişler,
kendi aralarındaki birliği sağlam kılmak için gazete çıkarmaya varan çabalar göstermişlerdir.
Çalışmamız Osmanlı devletinin son yüzyılında yaşanan bu göçlerde ki
Gayrimüslim oranını da 5-10 yıllık da olsa örneklemeye çalışmaktadır.
Görüleceği üzere ülkenin dört bir yanından değişik etnik gruplar çeşitli
nedenlerle ülkeyi terk etmişlerdir. Göçmenlerin çoğunluğunun Gayrimüslim olduğu görülmektedir. Sayıları yüz binlere ulaşan bu göç dalgalarının
sonunda Osmanlı coğrafyasında yaşayan Gayrimüslim nüfusunun oranındaki düşüş de göz ardı edilmemelidir.