Profesyonel bir çabanın ürünü bu kareler, Cumhuriyet dönemi İstanbul’unun ilk yıllarına aittir. Ve belki daha da önemlisi, bir kısmı günümüze ulaşmayan ve çoğu Bizans’a tarihlenen mimari ve arkeolojik eserleri belgelemektedir.Fotoğraflarda “Artamonoff” isimli bir kaşe bulunmaktadır. Çekim yeri ve tarihleri her karenin arkasına titizce kaydedilmiştir.Bu gizemli fotoğrafçının kimliği ve fotoğraflarının Washington DC’ye nasıl ulaştığı konusunda kimse, en küçük bir bilgiye sahip değildir.ABD Göçmen Bürosu’ndan Artamonoff’un 1908’de doğduğu ve 1947’de Türkiye’den ABD’ye göçtüğü öğrenilir. Bu tarihten öldüğü 1989’a dek attığı her adım, hatta vasiyetnamesi bile, ABD’deki resmi kayıtlarda mevcuttur. Ancak ömrünün ilk 39 yılı hakkında tek satır bilgi yoktur.“Tam ismini, hatta Rusça’da isminin nasıl yazıldığını bile bilinmiyorduk” diyor Dr. Günder Varinlioğlu: “İstanbul’la ilişkisi hakkında en ufak bir ipucu yoktu.”
Fotoğrafların arkasına yazdığı tarihlerden, Artamonoff’un İstanbul’da yılın her ayı fotoğraf çektiği anlaşılıyordu. Ve bu durum onun kentte bir ziyaretçi değil, sürekli yaşamış olduğu ihtimalini güçlendiriyordu. Diğer taraftan Dumbarton Oaks’ın elindeki fotoğraflar 1935-46 arasını kapsıyordu. Yani fotoğraf çekmeye en geç 20’li yaşlarında başlamıştı. Araştırmacılar Artamonoff’un yaşını göz önünde bulundurarak bir başka olasılığı sorgumalaya başladı: Acaba öğrenim amacıyla mı İstanbul’a gelmişti?1920’lerde İstanbul’da İngilizce eğitim veren okulların listesi yapıldı. Günder Varinlioğlu, Robert Kolej’in New York’taki Mütevelli Heyeti’ni aradı.“Mütevelli Heyeti Direktörü Lynne Prevot’la yaptığım o konuşmayı hayatım boyunca unutmayacağım” diyor Varinlioğlu:“1928-1935 arasında Robert Kolej’de öğrenim görmüş Artamonoff soyisimli bir öğrenciniz var mı’ diye sordum Lynne Prevot’a. Lynne listeleri kontrol etmek için izin istedi. Döndüğünde ise ‘Evet’ diye cevapladı: ‘Tam adı Nicholas Victor Artamonoff. 1930’da Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olmuş. Okula girişi ise 1922. Nicholas Victor Artamonoff , 14 yaşındayken lise bölümüne kayıt yaptırdığı Robert’ta, Mühendislik Fakültesi’nden mezun olduktan sonra üstlendiği idari görevleriyle birlikte tam 25 yıl geçirmişti. 1922’de oluşturulan öğrenci dosyasına işlenen bilgilere bakılırsa gizemli fotoğrafçının menşei de sıra dışıydı: Doğumu Yunanistan, daimi adresi Belgrad, milliyeti Rus, dini Ortodoks, vatandaşı olduğu ülke Sırbistan
Bu arada araştırmacılar Artamonoff’un ailesiyle ilgili şaşırtıcı bir bilgiye daha ulaştılar. Babası Rus Tümgeneral Victor Alekseyeviç’ti. Hayatının kilometre taşları yavaş yavaş aydınlanmasına rağmen elektrik mühendisi Artamonoff’un, daha önce hemen kimsenin yapmadığı bir işe soyunarak İstanbul’un anıtlarını düzenli şekilde fotoğraflamasının nedeni hala belirsizdi.Dumbarton Oaks araştırmacıları Artamonoff projesinin yanı sıra, 1937-1985 arasında Ayasofya’nın rölövesi için çalışan Amerikalı Mimar Robert Van Nice’ın arşivinin yayınlanması için de bir proje yürütüyordu. Van Nice’in dökümanları arasından Artamonoff isminin geçtiği bir not çıktı. Notta, Artamonoff arşivinin ikiye bölündüğü ve diğer yarısının yine Washington DC’deki Smithsonian Enstitüsü Freer|Sackler Koleksiyonu’nda olduğu yazıyordu.Smithsonian Enstitüsü’yle temasa geçildi. Freer|Sackler çalışanları bilgiyi doğruladı: “Kim olduğunu bilmiyoruz ama bizde de fotoğrafları var!”477 fotoğraflık bu seri, Dumbarton Oaks’taki 542 fotoğrafın aksine Osmanlı eserlerine ve İstanbul’daki gündelik yaşama odaklanmıştı.Artamonoff’un arşivi kabaca Bizans ve Osmanlı eserleri olarak tasnif edilmiş ve bu temaya göre, iki kurum arasında paylaşılmıştı. Üstelik bu ikinci arşivdeki fotoğraflar 1930’a kadar inmekteydi.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul ve Anadolu’daki arkeolojik kazıların çoğunu belgeleyen Artanomoff’un bu çalışmaları yürüten yabancı bilim insanlarıyla bağlantılı olduğu sadece fotoğraflarına bakınca bile anlaşılabilirdi.O yıllarda yolu İstanbul’dan geçen araştırmacıların güçlü bir tarih kürsüsüne sahip Robert Kolej’in kapısını çalması da şaşırtıcı değildi. Ancak Artamonoff’un bu camiayla ilişkisi, Van Nice arşivindeki bilgilerle birlikte görünür hale geldi.Van Nice projesi için yapılan sözlü tarih çalışmasında, 1940’larda Amerikalı mimarla çalışan birkaç öğrenciye de ulaşılmıştı.
ABD’de yaşayan öğrencisi Evgeni Vernigora “Artamonoff’u tanıyor musunuz” sorusunu şaşkınlıkla karşıladı: “Elbette tanıyorum. Ablam ve benim çocukluğumuz onunla geçti.” Türkçe’yi hala muntazam konuşan Rus asıllı iki kardeş, 20. yüzyılın başında Bolşevik Devrimi’nde İstanbul’a gelen ve Karaköy’deki Panteleimon Manastırı’nın Rus göçmenlere sığınak olarak ayrılan üst katına yerleşen bir ailenin çocuklarıydı. İki kardeş Artamonoff’un sadece Robert kampüsündeki hayatını değil, Karaköy’e eşi Natalia’yı istemeye geldiği günü dahi hatırlıyordu.“Çok yakışıklı bir adamdı, o geçerken bütün kızlar heyecanlanırdı” diyor Evgeni’nin ablası Tatyana. Tatyana, Artamonoff’un çocukken Evgeni ile kendisini çektiği fotoğrafı buldu ve Dumbarton Oaks’a bağışladı.Artamonoff’un fotoğraf serüveni, arşivinin 1962’de Van Nice’in çabalarıyla Washington DC’deki iki kuruma bağışlanmasıyla sona erdi. Dumbarton Oaks araştırmacıları, Artamonoff’un Sırbıstan’a gittiği tahmin edilen ailesinin izine ulaşamadı.
Fotoğrafların arkasına yazdığı tarihlerden, Artamonoff’un İstanbul’da yılın her ayı fotoğraf çektiği anlaşılıyordu. Ve bu durum onun kentte bir ziyaretçi değil, sürekli yaşamış olduğu ihtimalini güçlendiriyordu. Diğer taraftan Dumbarton Oaks’ın elindeki fotoğraflar 1935-46 arasını kapsıyordu. Yani fotoğraf çekmeye en geç 20’li yaşlarında başlamıştı. Araştırmacılar Artamonoff’un yaşını göz önünde bulundurarak bir başka olasılığı sorgumalaya başladı: Acaba öğrenim amacıyla mı İstanbul’a gelmişti?1920’lerde İstanbul’da İngilizce eğitim veren okulların listesi yapıldı. Günder Varinlioğlu, Robert Kolej’in New York’taki Mütevelli Heyeti’ni aradı.“Mütevelli Heyeti Direktörü Lynne Prevot’la yaptığım o konuşmayı hayatım boyunca unutmayacağım” diyor Varinlioğlu:“1928-1935 arasında Robert Kolej’de öğrenim görmüş Artamonoff soyisimli bir öğrenciniz var mı’ diye sordum Lynne Prevot’a. Lynne listeleri kontrol etmek için izin istedi. Döndüğünde ise ‘Evet’ diye cevapladı: ‘Tam adı Nicholas Victor Artamonoff. 1930’da Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olmuş. Okula girişi ise 1922. Nicholas Victor Artamonoff , 14 yaşındayken lise bölümüne kayıt yaptırdığı Robert’ta, Mühendislik Fakültesi’nden mezun olduktan sonra üstlendiği idari görevleriyle birlikte tam 25 yıl geçirmişti. 1922’de oluşturulan öğrenci dosyasına işlenen bilgilere bakılırsa gizemli fotoğrafçının menşei de sıra dışıydı: Doğumu Yunanistan, daimi adresi Belgrad, milliyeti Rus, dini Ortodoks, vatandaşı olduğu ülke Sırbistan
Bu arada araştırmacılar Artamonoff’un ailesiyle ilgili şaşırtıcı bir bilgiye daha ulaştılar. Babası Rus Tümgeneral Victor Alekseyeviç’ti. Hayatının kilometre taşları yavaş yavaş aydınlanmasına rağmen elektrik mühendisi Artamonoff’un, daha önce hemen kimsenin yapmadığı bir işe soyunarak İstanbul’un anıtlarını düzenli şekilde fotoğraflamasının nedeni hala belirsizdi.Dumbarton Oaks araştırmacıları Artamonoff projesinin yanı sıra, 1937-1985 arasında Ayasofya’nın rölövesi için çalışan Amerikalı Mimar Robert Van Nice’ın arşivinin yayınlanması için de bir proje yürütüyordu. Van Nice’in dökümanları arasından Artamonoff isminin geçtiği bir not çıktı. Notta, Artamonoff arşivinin ikiye bölündüğü ve diğer yarısının yine Washington DC’deki Smithsonian Enstitüsü Freer|Sackler Koleksiyonu’nda olduğu yazıyordu.Smithsonian Enstitüsü’yle temasa geçildi. Freer|Sackler çalışanları bilgiyi doğruladı: “Kim olduğunu bilmiyoruz ama bizde de fotoğrafları var!”477 fotoğraflık bu seri, Dumbarton Oaks’taki 542 fotoğrafın aksine Osmanlı eserlerine ve İstanbul’daki gündelik yaşama odaklanmıştı.Artamonoff’un arşivi kabaca Bizans ve Osmanlı eserleri olarak tasnif edilmiş ve bu temaya göre, iki kurum arasında paylaşılmıştı. Üstelik bu ikinci arşivdeki fotoğraflar 1930’a kadar inmekteydi.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında İstanbul ve Anadolu’daki arkeolojik kazıların çoğunu belgeleyen Artanomoff’un bu çalışmaları yürüten yabancı bilim insanlarıyla bağlantılı olduğu sadece fotoğraflarına bakınca bile anlaşılabilirdi.O yıllarda yolu İstanbul’dan geçen araştırmacıların güçlü bir tarih kürsüsüne sahip Robert Kolej’in kapısını çalması da şaşırtıcı değildi. Ancak Artamonoff’un bu camiayla ilişkisi, Van Nice arşivindeki bilgilerle birlikte görünür hale geldi.Van Nice projesi için yapılan sözlü tarih çalışmasında, 1940’larda Amerikalı mimarla çalışan birkaç öğrenciye de ulaşılmıştı.
ABD’de yaşayan öğrencisi Evgeni Vernigora “Artamonoff’u tanıyor musunuz” sorusunu şaşkınlıkla karşıladı: “Elbette tanıyorum. Ablam ve benim çocukluğumuz onunla geçti.” Türkçe’yi hala muntazam konuşan Rus asıllı iki kardeş, 20. yüzyılın başında Bolşevik Devrimi’nde İstanbul’a gelen ve Karaköy’deki Panteleimon Manastırı’nın Rus göçmenlere sığınak olarak ayrılan üst katına yerleşen bir ailenin çocuklarıydı. İki kardeş Artamonoff’un sadece Robert kampüsündeki hayatını değil, Karaköy’e eşi Natalia’yı istemeye geldiği günü dahi hatırlıyordu.“Çok yakışıklı bir adamdı, o geçerken bütün kızlar heyecanlanırdı” diyor Evgeni’nin ablası Tatyana. Tatyana, Artamonoff’un çocukken Evgeni ile kendisini çektiği fotoğrafı buldu ve Dumbarton Oaks’a bağışladı.Artamonoff’un fotoğraf serüveni, arşivinin 1962’de Van Nice’in çabalarıyla Washington DC’deki iki kuruma bağışlanmasıyla sona erdi. Dumbarton Oaks araştırmacıları, Artamonoff’un Sırbıstan’a gittiği tahmin edilen ailesinin izine ulaşamadı.