Sahi sevmek ne idi? Unuttuk mu yoksa değiştik mi? İnsan oğlu yalanı gerçekten, yanlışı doğrudan daha çok sever oldu. Bazı şeyler vardırki tek taraflı irade ile eylemleştirdiğin şeyler artık tek tarafı olan için değil sadece , karşı tarafında hakkı doğmuş olur. İşte bunlardan biride sevmektir. İster sevgili ister hemcinsinize olan arkadaşlık, dostluk veya sevginiz olsun öyle başımızı alıp çekip gideceğiniz yada canınızın sıkıldığında seveceğiniz , bir oyun konsolu kolaycılığı ile tutup bırakacağınız nesneler gibi değildir sevmek.
Zamanla kavramların içini boşaltarak ahlaken çöküntülerimize yeni zamanda süslü kelimelerle mazeretler uydurarak günü kurtarmaya çalışıyoruz. Söz verip zamanında gelmemenin , gelememeye mahçup olması gerekirken , gelmemesine uydurulan kılıflara hayran olmaya başladık. Sahi biz neden bu kadar değiştik?
İşi düştüğünde eski dostuna “ özür dilerim arayamadım ama şuan bir işim var . Onun için aradım “ diyerek özür dileyerek af isteyen kişilerin inceliğinin yerini, geçerken aklıma geldin uğrayayım dedim diyen sözüm ona değer verdiğini anlatmaya çalışan insanımızın düştüğü zavallılığı bile fark edemeyen kişilik halini aldık. Oysa ne idi değerli, kıymetli ifadedimiz . Değer vermek , kaybetmekten korkmak , onun için empati ile derdiyle dertlenmek mutluluğuna ortak olarak mutluluğunu arttırmaktı. Ama artık insanlarımız menfaatsız sevmiyor bile. Yeni model aşklar ile son zamanların sevmemeleri karşılığını hesaplamış ödemesini almayı bekleyen restoran kasiyerinin hesap fişi ile yaptığı muamele kadar sevgi ve değerli oluyoruz.
Hele hele insanın en çok canını acıtan kısmı ise uzun süredir tanışan dost veya arkadaşların zamanın heyecanına mağlup olmuş kısmının size denk gelmesi gibi artık eski göz teması yada dert dinlemesi gibi değerli hallerin yok olmuş olmasıdır. Bu,hücreleri yaşlanmış ölüm yolculuğuna çıkmaya hazır insan vücuduna benzer hastalıklı arkadaş , dost yada sevgili ilişkilerin bir tarafı daha fazla üzdüğü ,ringde daha çok dayak yemiş tarafın maç biran önce bitse diye beklemesi gibi bir bıkkınlık ve hayata küsmüşlüğe insanı itmektedir.
Arkadaş samimi ol , dostluklar zor oluşuyor. Arkadaşını dostunu o aramıyor diye hal hatırını sormamazlık yapma. İşin düştüğünde kapısını çaldığın arkadaşın artık gerçekten dostun değildir. Mesafeni koruduğun kişi için unutma anahtar sadece sende yoktur.
Sevmeler yalandan ise yalanını sever yalanını özlersin. Değil miki ihtiyacı olduğu şeyin kölesi oluruz. Birde kendini en akıllı ve kurnaz zanneden tipler yok mu? Bu tipler işini görene kadar en sevgili , işi bitene kadar en aşık ve dost görünürken, sonrasında ortalardan kaybolur , gider. Ta ki bir daha işi düşene kadar . Bu tipler için hatalı olan ilişkinin suçlusu bu kişilere hep fırsat veren affedenlerdir.
Yazımızın sonunu bağlamak istersek , şöyle demek istiyorum. Çok değer vermek çok pişmanlıktır. İnsanın değeri başkalarının kendi hakkındaki düşünceleri ile ölçülür . Kendinizi değersiz hissediyorsanız sizin değerli olmasını istediklerinize değer vermeyin!!. Ben hep tersini yapmaya çalışıyorum. Kalın sağlıcakla..
Eline diline sağlık Komşum.
Kavramlar güzel.. Biraz cümleler kısa olabilirdi..Tebrikler