Kocaeli’nin Kandıra ilçesine bağlı Kerpe’ye taşınan Sertan Acar, burada kendisini doğaya bıraktı. Acar, kurduğu otelde insanları misafir etmenin yanı sıra, burada çeşitli hayvanların bakımını yapıyor.
Türk sinemasına nasıl başladığını anlatan Sertan Acar, “İlk filmim Ayşecik. Ediz Hun gibi Yeşilçam’dakilerin çoğu rahmetli oldu Sadi Alışık gibi. İzzet Günay ile oynadık, Cüneyt Arkınla baba ve oğlu oynadık. Ama çoğu vefat etti" dedi.
"En son filmim de Cüneyt Arkın ile Battal Gazi filmi oldu" diyen Acar, "Ondan sonra kesinlikle karar verdim, 22-23 yaşında sinemayı bıraktım ve hekim olmayı tercih ettim. Sinemaya 1971 yılında adım attım. Zeynep Değirmencioğlu o zaman ağabeyimin flörtüydü. Dolayısıyla vapurla Kadıköy’e geçerken Karaköy’de vapurla iskele arasına düştü. O zaman üniversite öğrencisiydim, ben de onu çıkarttım. Daha sonra aileyle tanıştık. Bir film yapıyorlarmış. Bana bir teklifte bulundular öyle başladım" dedi.
Pek fazla imkan olmadığı için eski Türk filmlerinin çok büyük zorluklarla çekildiğini belirten Acar, “Eskiden taş devri, şartlar çok kötüydü, her şey kısıtlıydı. Dolayısıyla şu andaki imkanlara sahip arkadaşlar daha rahatlar. Dijital olduğu için bir saniyeyi defalarca çevirebiliyor. Eskiden her şey kısıtlıydı. Negatif film çok az geliyordu. Bu imkanlarla filmleri bitirmek durumundaydık. Eski Türk filmlerde uçak geçmesi, saatin geçilmesiyle alay ediliyor ya, başka bir şans yoktu. O zamanki yapımcılar ve oyuncular çok zor şartlarla çalışıyorlardı. Hepsi birer kahramandı. Zorluklar altında çok güzel filmler yaptılar” diye konuştu.
"Üzerimde de şövalye kıyafeti 2 tane kılıç var" diye devam eden Acar, "Bizanslarla savaştığımız için kılıçlar kan içinde. Ben nefes nefese kuleyi çıktım. Tam kuleye çıkınca 2 tane kadın Japon turist beni gördüler. Kuleden aşağı atlıyorlardı. Film diyorum, sinema diyorum. Aşağı atlıyorlardı, zor ikna ettim” şeklinde konuştu.
Source : milliyet.com