Özay Şendir bugün Milliyet'teki köşesinde 'Ölen Masumiyetimiz Aslında' başlıklı bir yazı kaleme aldı.İşte Şendir'in bugünkü yazısından o bölüm:Bazı isimler vardır, onlar öldüğünde hiç tanımasak bile bir boşluk duygusu oturur içimize, bir üzüntü duyarız. Son örneği, Ayşen Gruda oldu bu duygunun. Mahallede iki ağaç arası ya da bir ağaçla üst üste dizilmiş taşlardan oluşan kale direğim de öldü biraz Gruda’yla. Misket oynarken baş altı seçtiğim ve nedense en kıymetlisi saydığımız içi lacivet-sarı-kırmızı misketlerim dağıldı biraz. Benim çocukluğumda her mahallede, her sokakta, toprak bulmak, görmek mümkündü. O toprakta çivi oynardık hiç top bulamasak ya da topumuz patlamış olsa... Kız-erkek oyunlarımız da vardı, uzatılmış don lastiği gibi lastiklerden atlama ya da sek sek oynardık ya da kukalı saklambaç. Şimdi sadece iki boyutlu, ekran karşısında bir dünyada yaşıyor çocuklar. Biz oynadığımız oyunların müziklerini ağzımızla yapardık, şimdikiler müziği dahil paket halinde satın alıyorlar sanal oyunlarını.Son olarak Gruda ama ondan önce Adile Naşit, Münir Özkul, Kemal Sunal, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Zeki Alasya. Onlar mahalle kültürünün halen geçerli olduğu, konuşurken önümüzdeki ekrana değil, birbirimizin yüzüne baktığımız zamanları hatırlatan isimler bize. Hep iyilerin kazandığı zamanların sembolleri...Zengin olmaktan çok namuslu yollardan zengin olmanın daha önemli olduğunu hatırladığımız dönemlerin yüzleri aramızdan ayrılanlar. Ölen sadece Gruda değil, masumiyetimiz, güzel hatırladığımız zamanlar da eksildi biraz daha...
Kültür-Sanat
25 Ocak 2019 - 08:40
Aslında ölen masumumiyetimiz
Son olarak Gruda ama ondan önce Adile Naşit, Münir Özkul, Kemal Sunal, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Zeki Alasya. Onlar mahalle kültürünün halen geçerli olduğu, konuşurken önümüzdeki ekrana değil, birbirimizin yüzüne baktığımız zamanları hatırlatan isimler bize. Hep iyilerin kazandığı zamanların sembolleri...
Kültür-Sanat
25 Ocak 2019 - 08:40