Adana'da İncirlik'e yakın bir bölgede yaşadığı için Amerikan askerleriyle iletişiminden ötürü her zaman Amerika'ya gelme isteği olduğunu belirten İlyas Şef, bu fikrini 2001 yılında hayata geçirmiş ve 20 yıldır Amerika'da yaşıyor.
İlk geldiği zamanlar çok az İngilizce bilgisi olan İlyas Şef, kursa gitmemiş. Ancak uzun metro yolculukları sırasında devamlı İngilizce müzik dinleyerek ve İngilizce altyazılı filmler izleyerek dil problemini çözmüş. Azmedilip istenince başarıldığını söylüyor.
Aslında Marmara Üniversitesi Matbaacılık Bölümü mezunu olmasına rağmen, ABD'de bu işi yapamayacağını anlayıp bir Adanalı olarak restoran işine yönelmiş. Çünkü zaten Adana'nın ünlü Bin Sokağı'nda dayısının restoranına her zaman yardım ettiği için az çok tecrübe kazanmış.
İlk olarak New York'ta, Deli Orhan lakaplı şimdi rahmetli olan ABD'nin en eski Türk şeflerinden Orhan Yeğen ile kesişmiş yolu. İşi bizzat ondan öğrenmiş. Fakat en alttan, bulaşıkçılıktan başlamış. Derken komilik ve iki yıl boyunca Deli Orhan'ın yanında bir okul gibi, tüm restoran pozisyonlarında çalışarak eğitim aldığını ifade ediyor.
New York'un aşırı soğuk geçen kışlarından ötürü bir Adanalı olarak orada çok zorlanan İlyas Şef, daha sonra Florida eyaletindeki Miami'ye yerleşmiş. Kısaca, ABD'ye gelir gelmez elini kolunu sallayarak hemen bir restoran açmayan İlyas Şef'in restoranı, şu anda Miami'nin tam göbeğinde çok işlek bir noktada. O bölgede Türk restoranı denince ilk akla gelen yer olduğunun altını çiziyor İlkay Zaman.
Şu anda restoranın yalnızca bira ve şarap yani 'soft drink' lisansı olduğu için İlyas Şef tüm konuklarının rakı, viski, votka gibi restoranında satılmayan her türlü alkollü içeceği yanlarında getirmesine izin veriyor. Zaten tüm müşterilerinin de bunu bildiğini ve herkesin içkisini yanında getirdiğini ifade ediyor.
Hazır Hiçbir Gıda Kullanılmıyor!
Restoranın dış mekanı çok güzel ancak şakır şakır yağmur yağdığı için çekimi iç mekanda gerçekleştiren İlkay Zaman, tadım yapmaya hazırlanıyor. İlyas Şef başlangıç menüsüyle masayı donatmış.
Menünün sadece tek sayfadan ibaret olduğunu belirten Şef, bunun nedenini, her şeyi hiçbir hazır malzeme kullanmadan sıfırdan kendilerinin yapmasına bağlıyor. Bu nedenle aşırı çeşit yok. Çünkü her şey oldukça el emeği isteyen yemekler. Zaten bu sebeple İlkay Zaman da her zaman bu restoranda tattığı tüm lezzetlerden memnun kaldığının altını çiziyor.
Eşsiz Lezzetler...
Başlangıçlar arasında; humus, şakşuka, zeytinyağlı pırasa, mercimek köftesi, yoğurtlu karışık kızartma, kuru cacık, çoban salata, muhammara, babagannuş ve en kalitelisinden Ezine peyniri yer alıyor. Bazı ürünler her daim menüde, fakat insanları sıkmamak için bazıları 'special' olarak dönüşümlü değiştiriliyor.
Ürünlerin hepsi her gün taze olarak sıfırdan hazırlanıyor ve asla hazır konserve ürün kullanılmıyor. Yalnız, Yunan mutfağında ve Lübnan, Fas gibi Orta Doğu mutfağında da bulunan benzer yemekler ne yazık ki daha iyi tanındıkları için, İlyas Şef cacık ve babagannuş gibi mezelerde Türk usulü yerine tarifleri diğer mutfaklara uyarlamış.
Ara sıcak olarak sigara böreği ve falafel geliyor masaya. Altın sarısı ve çıtır çıtır kızaran sigara böreğini gösteren Zaman, her gün taze yağ ile kızartıldığına vurgu yapıyor. İlyas Şef de Google'ın yemek sitesi oylamasında ilk sırada yer aldıklarını, 5'e yükseldiğini (5 yıldız), yakın zamana kadar 4.8 olduğunu ve Miami Beach genelinde bu seviyeye çıkan çok az restoran olduğunu belirtiyor. Bu da kalitede devamlılık olduğunun göstergesi tabii.
Derken masaya, işletmenin imza yemeklerinden biri olan 'ahtapot tabağı' geliyor. Pişirmesi oldukça zor olan bir besin olan ahtapotun, İspanya ve Portekiz arasındaki denizlerden temin edildiğini ve özel bir sosta uzun süre marine edildikten sonra lokum kıvamında pişirildiğini, o sebeple de müdavimleri tarafından sırf ahtapot yemeye restoranına gelindiğini anlatıyor.
Ve ardından ana yemek olarak karışık ızgara et tabağı ile yanında Amerika'da yaygın olduğu üzere deniz mahsulü tabağı geliyor. O da karides tabağı. Izgara tabağında; etleri Yeni Zelanda ve Avustralya'dan getirilen kuzu pirzola, dana ve kuzu karışık kıymadan yapılan köfte, özel marine edilen kuzu şiş ve organik tavuk var. Hepsinin tadına bakan İlkay Zaman, lokum gibi pişmiş ve gerçekten çok lezzetli olduklarını ifade ediyor.
Miami'nin Neresinde?
Kalamata, Google arama motoruna yazıldığında ilk sırada çıkıyor. Miami Beach'in göbeğinde. o bölgede görev alan polis memurları da restoranın müdavimleri olduğundan, polislere sorarsanız iyi restoran arayan herkesi Kalamata'ya yönlenrirler İlyas Şef'in dediğine göre. Yabancı ve Türk birçok müşteri kitlesine sahip olmuşlar yıllar içinde.
Miami halkının yeni tatlara çok kapalı olduğunu belirten Şef, o sebeple Miami'nin çok zor bir paza olduğuna vurgu yapıyor. Özellikle İtalyan ve Meksika mutfağının bölgede çok tuttuğunu, et ve burgere çok düşkün olduklarının altını çiziyor. Ama kendisi restoranın adını da değişik vererek doğru hizmet, hızlı servis ve geri bildirimleri doğru değerlendirme ile bu piyasada sağlam bir yer edinmeyi başarmış.
2003 yılında Miami'ye ilk geldiğinde hiç Türk restoranı yokken, Türk mutfağını tanıtmak için bu restoranı açmış ve ilk zamanlar tüm çevreyi yemekleri denemesi için davet etmiş. Böylelikle herkese kendini ve yemekleri sevdirmeyi başarmış. Özellikle de son yıllarda ABD'de doğan yabancılar çok çok alışmış Türk yemeklerine. Amerikalısı da, yabancı göçmeni de Türkü de var müşteri portföyünde.
İlyas Şef, çevrede başka Türk restoranı kurulmasına da aracı ve yardımcı olmuş. Yeni açılan başka Türk restoranlarına oldukça destek vermiş.
Ekibinin çoğunluğu Türk ama yabancılar da çalışıyor. Personel oldukça güleryüzlü ve hizmet kalitesi yüksek bir mekan. Tüm menü çok lezzetli. Temiz bir işletme.
Finalde masaya 'New York Steak' ile kuzu incik geliyor. Kuzu inciğin servis edildiği bakır kapaklı sunum kapları Urfa'dan getirilmiş. Tabii söylemeye gerek yok, onlar da çok lezzetli.