Covid-19 salgını bir trajedidir. Ne var ki bu kriz bizi aslında neyin önem taşıdığını incelemeye davet ediyor. Ve gördüğümüz şey oldukça basit: Yapılan ‘düzenlemeler’ yeterli değil. Sorun sistem.
Devam eden ekolojik felaket bir meta-kriz: Dünya üzerindeki yaşamın kütlesel bir yok oluşu artık şüphe götürmüyor ve bütün göstergeler doğrudan varoluşsal bir tehdidi işaret ediyor. Salgının aksine, ne kadar şiddetli olursa olsun, küresel boyutta bir ekolojik çöküşün tahmin edilemeyecek boyutta sonuçları olacaktır.
Dolayısıyla liderlerimize -ve tüm vatandaşlara- hâlâ hüküm süren sürdürülemez anlayışı geride bırakıp; amaçlarımızı, değerlerimizi ve ekonomimizi kökten değiştirecek bir girişim için çağrıda bulunuyoruz.
Tüketim çılgınlığı ve verimlilik takıntısı hayatın kendi değerini, bitkilerin, hayvanların ve çok sayıda insanın değerini inkâr etmemize yol açtı. Kirlilik, iklim değişikliği ve kalan doğal bölgelerin yok edilmesi dünyayı kırılma noktasına getirdi.
Bu sebeplerden dolayı, artan sosyal eşitsizlikler ile birlikte ‘normale geri dönmenin’ imkânsız olduğuna inanıyoruz.
İhtiyacımız olan radikal dönüşüm, her kademede, cesaret ve kararlılık gerektirir. Toplu bir bağlılık olmadan gerçekleşmeyecektir. Şimdi harekete geçmeliyiz. Bu bir itibar ve mantık meselesi olduğu kadar bir hayatta kalma meselesi de.”
Yorumlar
Kalan Karakter: