Bu Yazı Okunmazsa Hangi Yazı Okunur?
Haberler karamsar, hava sıcak, ortam gergin... Yazı yazmalı da, ne yazacağım?
En sevdiğim konuya dalıp, tozlu sayfalardan bir anıyı alıntılıyorum. Söylemek ve yazmak istediklerimi anlayan, anlayacaktır umarım.
_______________________
En sevdiğim özlü sözlerin başında gelenlerden biri:
“Tarih, ders alınırsa asla tekerrür etmez.”
Atatürk, dinlenmek için gittiği İstanbul’daki Florya Köşkü’nden, yalnızca şoförüyle birlikte Küçükçekmece’ye doğru giderken, tarlasında sabanla çift süren bir köylüyü görür. Sabanın bir yanında öküz, diğer yanında ise bir merkep koşuludur. Atatürk, şoförüne:
— Arabayı durdur, der.
Arabadan iner ve tarlaya doğru yürür. Köylü geleni fark edip sabanı durdurur. Atatürk yaklaştığında:
— Kolay gelsin ağa, der.
— Sağ olasın bey! Hoş geldin.
— Hoş bulduk ağa. Dikkatimi çekti, öküzün yanına merkep koşmuşsun. Hiç öküzün yanına merkep koşulur mu? Bunlar denk değil.
Köylü canı sıkkın, bezgin bir ses tonuyla:
— Merkeple öküzün yan yana koşulmayacağını bilmiyor muyum sanıyon bey? Sen bunu bana mı söylüyon?
— Kime söylemeliyim ağa?
— Git vergi memuruna söyle.
— Vergi memuruna mı?
— He ya! Bu sene ürünüm kıt oldu, vergi borcumu ödeyemedim. Dört gün önce vergi memurları öküzün eşini “borcunu karşılar” diyerek aldılar, sattılar. Benim öküzün eşi sizin gibi beylerin sofrasına et, sucuk oldu bey.
Atatürk sinirlenmiştir. Alışkanlığı gereği kızdığı zaman kaşlarını çatar. Onun bu halini gören köylü:
— Bana niye kaş çatıyorsun bey? Yalan söylediğimi mi sanıyorsun? Ne söylediysem doğrudur. Ben Küçükçekmece köyündenim. Muhtara sor istersen.
— Neden Kaymakam Bey’e gidip durumu anlatmadın ağa?
— Gittim bey.
Köylü duraksar. Atatürk devam eder:
— Kaymakam ne dedi?
— Git, borcunu öde, dedi.
— Vali Bey’in yanına gitseydin?
Köylü Atatürk’e dikkatlice bakar:
— Sen hiç vali yanına gitmemişsin bey. Halinden belli oluyor.
— Halimden mi?
— He ya! Gitseydin bilirdin.
— Neyi bilirdim?
— Kapıdaki jandarmaların adamı içeri koymadığını, bey.
— Başvekil İsmet Paşa’ya neden telgraf çekip durumu anlatmadın?
— İnsan güldürme bey! Başvekilin kulağı sağır, duymaz diyolar.
— Peki Gazi Paşa’ya neden telgraf çekmedin?
— Onun da gözü kör, görmez diyolar. Hem sen zenginsin, tomofilin bile var. Bunları hiç duymadın mı?
Atatürk, cüzdanından elli lira çıkarır:
— Bunu kabul et ağa. Öküzün yanına bir eş alırsın.
Köylünün elleri titrer, Atatürk elini sıkar, ayrılır. Hızla arabasına yürür, Florya Köşkü’ne döner. Hemen Başbakan İsmet Paşa’ya telgraf çeker:
— Derhal Heyet-i Vekile’yi (Bakanlar Kurulu’nu) topla, İstanbul’a gel.
Bakanlar Kurulu Florya Köşkü’ne gelir. Atatürk, köylüyü alması için şoförünü yollar. Jandarmaların arasından gelen köylü korku içindedir. Kapıda nazik bir beyefendi:
— Beni takip edin efendim, der.
Büyük bir toplantı salonuna girerler. Gözleri kararır, ayakta durmakta zorlanır. Tanıdık bir ses:
— Hoş geldin ağa. Gel, yerin burada.
Atatürk, sağında ayırdığı sandalyeyi eliyle işaret eder. Köylü neredeyse yığılırcasına oturur.
— Sakin ol ağa, korkacak bir şey yok.
— Sağ ol bey! Sağ ol.
Atatürk bir süre bekler, sonra sorar:
— Seni buraya niye çağırdım biliyor musun ağa?
— Hayır bey, bilmiyom.
— Dün bana anlattıklarını, bugün burada da anlatmanı istiyorum. Bir tek kelimesini atlamadan...
Köylü anlatır. Atatürk eksik kalan kısımları tamamlar. Konuşma biter. Atatürk ayağa kalkar. Elini masaya sertçe vurur:
— Beyler! Ben çiftçinin koşumluk hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tohumluk buğdayını sattıran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarım aletini, sağımlık hayvanını sattıran kanun istemiyorum. Ankara’ya dönecek ve bu işi hemen halledeceksiniz!
Bu olaydan sonra şu kanun bir gecede hazırlanıp yürürlüğe girer:
İcra İflas Kanunu Madde 82/4:
“Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları, nakil vasıtaları ve tarım aletleri haczedilemez.”
_____________________
Yazarın Notu:
“Birlikten kuvvet doğar” sözü boşuna söylenmemiştir.
Adlarının başına yazmanın bile zul olduğu sıfatlarla anılan bu aslan yürekli insanların yarattığı Cumhuriyeti, bugün vatandaşları ikiye üçe bölerek çatıştırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Bu böyle biline.
Yorumlar
Kalan Karakter: