Bir zamanlar devletin vatandaşa kulak verdiği BİMER* diye bir mecra vardı. Dışarıdan sıradan bir internet sayfası gibi görünürdü ama arkasında çalışan ciddi bir irade hissedilirdi.
Vatandaş bir dilekçe yazdığında, gerçekten duyulduğunu hissederdi. Kimi zaman vali yardımcısı, kimi zaman bir müfettiş arar, “Sizin başvurunuz bize intikal etti, ilgileniyoruz” derdi.
Vatandaş ne hissederdi biliyor musunuz? Güvende… Ciddiye alınmış…Devlet denen yapının sadece yukarıda değil, yani başında olduğunu hissederdi. Sonra sistem değişti, isimler de dolayısıyla değişti. 2018'de BİMER'in adı CİMER**oldu, "Cumhurbaşkanlığı” eklendi. Daha hızlı, daha etkili, daha kapsayıcı bir sistem bekleniyordu. Bürokrasi büyüdü, çözüm küçüldü.
Bugün CİMER, bir çözüm kapısından çok bir formalite durağına dönüştü. Formu dolduruyorsunuz, “Başvurunuz işleme alınmıştır” diyorlar. Bir hafta, on gün geçiyor, otomatik bir mesaj geliyor: “Yetkili kurum yanıtladı.” Yanıtı açıyorsunuz… Ne bir muhatap var ne bir çözüm.
Adeta “iş görüldü” kaşesiyle geçiştirilmiş bir işlem. Ne arayan var, ne soran. Eskiden böyle miydi?
Birde eski Türkiye'de basın ve halkla ilişkiler birimleri aktifti. Gazetelerde çıkan bir haber, hele ki eleştirel bir içerikse, anında kayıt altına alınır, ilgili birim konuyu inceler, gerekirse soruşturulurdu..
Eskiden devletin bir refleksi vardı. Kamu görevlileri, “Bizden habersiz yazmasınlar” demezdi.
Tam tersine, “Basında ne çıkmış? Halk ne diyor?” diye takip ederdi.
Bu hem kurumsal ciddiyetin hem de vatandaşa duyulan saygının göstergesiydi. Peki ya şimdi?
Ne sahada bu refleks kaldı ne kurumlarda bu irade. CİMER’e yaz, otomatik yanıtını bekle.
Gazetede haber çıktı mi? Takip eden yok. Ciddi bir iddia mi gündeme geldi? Görmezden gelen çok.
Oysa elimizde her türlü teknolojik imkân var. İletişim araçları gelişti, merkezileşmiş sistemle anında her türlü bilgiye ulaşılabiliyor. Ama neye yarar? Teknoloji var ama cevap yok. Sistem var ama sorumluluk yok. Kurum var ama refleks yok.
Vatandaş hâlâ aynı yerde duruyor: Sesini duyurmak istiyor. Sözünü söylemek istiyor. Derdini anlatmak, çözüm bulmak istiyor. Ama bu bekleyiş, artık bir suskunluğa dönüşüyor. İnsanlar seslerini duyuramamaktan değil, duyan olsa bile karşılık alamamaktan yoruluyor.
Bugün biri CİMER’e yazdığında çözüm mü bekliyor. Yoksa sadece içini döküp sistemin boşluğuna salıverdiği bir mesaj mi atıyor?
Evet… CİMER var, cevap var ama çözüm yok. Ne duyan var, ne gerçekten ilgilenen. Formlar doluyor, sistem işliyor…
Son söz: Devlet dediğin, sadece vatandaşa cevap vermek değil; derdi anlamak, yüz yüze bakmak, çözüm için irade göstermek demektir. Çünkü devletin asıl gücü, vatandaşa verdiği cevabın içeriğinde değil, gösterdiği ilgide gizlidir.
Selam ve saygılarımla.
*BİMER (Başbakanlık İletişim Merkezi), 2006 yılında kurulmuş; vatandaşların şikâyet, talep, öneri ve ihbarlarını kamu kurumlarına çevrim içi ortamda iletebildiği merkezi bir başvuru sistemiydi.
** CİMER (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) ise 10 Temmuz 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişle birlikte BİMER'in yerini almış; 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında bireysel başvuruların alınması, yönlendirilmesi ve takibini üstlenen dijital iletişim platformudur.
Yorumlar
Kalan Karakter: