“Memleket bir başka” dese de yaşamını sürdürdüğü topraklarda da birçok anı biriktirmiş. Geldiği yıllarda kaldığı ev, dil bilmediği için arkadaşlarından ayrı kaldığı o anlar dün gibi aklında Esin Yılmaz’ın. Burada kurduğu dostluklarda unutulmazları arasında.
Zamanla yaşadığı yabancı topraklara alışan Esin Yılmaz bakın o süreci ABDPOST’a nasıl anlattı
Esin yılmaz 37 senedir Amerika’dayım. Amerika’ya nasıl geldiniz? Nasıl Türkiye’den ayrıldınız? Ben hatırlayamıyorum çocuktum. Ailemle geldim. Annem, babam, abim ve ben geldik. O zaman Türkiye’yi hatırlamıyorum. 10 yaşında falandım. İlkokulu bitirdim. Abim ortaokulu bitirdi. 1979 senesinde babamda emekli oldu. Buraya gelmişiz. Burada bizim bir amcamız vardı. Babamın eski ustası. Onların yanına geldik. Onlar bizi Amerika’ya getirtti. Geldiğimizde ilk 3 ay onların yaşadığı Queens’de kaldık. İlk zaman zorluk çektim çünkü her şey İngilizceydi ve ben hiçbir şey bilmiyordum. Ben sadece İngilizce olarak birden 10’a kadar saymasını biliyordum onu da Türkiye’de iken abimin İngilizce öğretmeni eve ders vermeye gelirdi ondan öğrenmiştim. Daha sonra 1980 senesinde Starland’a taşındık. Türkiye’de İlkokulu bitirmiştim. 5’inci sınıftan mezun oldum ama burada o zaman ilkokullar 6 seneydi. Tekrar ilkokula yazıldım 2 ay gittim ve ilkokul diploması aldım. Hem Türkiye’den ilkokul diplomam oldu hem buradan. Daha sonra ortaokula gittim. Hiçbir şey bilmiyordum. Her yeni gelenin olduğu gibi zorluk çektim. Okulda yanımda çocuklar bir şeyler konuşuyorlar bende anlamıyordum, üzülüyordum. Çok ağlardım. Neden geldik biz buraya diye. Ne arkadaşım vardı, ne bir şey ama zamanla alışıyorsun işte alıştık. Ortaokula 3 sene gittim ortaokulda çok zorluk çektim. Bir de biz zenci mahallesinde oturuyorduk. Çok zenciler vardı. Türkiye’den gelince biraz yadırgadım. Bana ortaokuldaki zenciler İngilizceyi konuşmayı öğrettiler. Bir tane Arnavut kız vardı Türkçe konuşmayı biliyordu ve o bana yardımcı olmuyordu zenciler yardımcı oluyordu. Liseden 1986 yılında mezun oldum. Üniversite felan derken buraya alıştık. Türkiye’yi Özlüyor musunuz? Gidiyor musunuz? Genç kızlığımda iken lisedeyken Türkiye’ye giderdim yaz mevsiminde. Bütün yaz mevsimini orada geçirirdim. 1989 yılında Amerika’da üniversiteyi bitirince Türkiye’ye gittim. Orda dayımın şirketi vardı. Onun yanında genel sekreter olarak çalıştım. O sırada eşimle tanıştık. Ben Türkiye’yi çok seviyordum. Eşimle tanışmamızı takiben bir yıl içerisinde evlendik ve ben 7 sene Türkiye’de kaldım. Amerika’da yaşadıktan sonra 7 yıl Türkiye’de kalkmam bana çok değişik geldi. Tekrar Türkiye’ye alışamadım. Bu sefer Türkiye’de biraz zorluk çektim. Amerika’yı ve Amerika’daki alışkanlıklarımı özlemeye başladım. Kızımız oldu ve 1997 yılında Amerika’ya tekrar dönüş yaptık. 17 yıl bir dişçinin yanında asistanlık yaptım. 17 yıl sonra bir oğlumuz oldu. Sonra o işi bıraktım. 2 yıldır okul servislerinde engelli çocukların servise inip binmesine yardımcı olarak çalışıyorum. Amerika’da Unutamadığınız Bir Anınız Var Mı?Çocukluğum burada geçtiği için çok fazla anım var. Kızım 5 yaşındaydı. Amerika’da babamların evinin yanında kalıyorduk, yeni gelmiştik. Zenci mahallesi olduğu içi balkondan bakarken polislerin koştuğunu gördük. Sanırım birisi bizim bahçeye doğru elinde uyuşturucu bir madde atmış. Polisler de onu arıyorlar. Kızımda içeriye girmiş anneannesine demiş ki ‘Polisin numara kaç?’ Annem de demiş ki ‘911’Kızımda açmış telefon polise haber veriyor. Dışarıda polisler çok yarı Türkçe yarı İngilizcesiyle. Biz balkona çıktık bu sırada. Aşağıdaki polislerin telsizinden kızımın sesini duyuyoruz. Bu sırada kızım içeride. Poliste diyor ki bize evde bir olay felan mı var. Bizi arıyorlar diyor. Öyle komik bir olay olmuştu.1979 senesinde ilk Amerika’ya geldiğimizde babamın ustası olan Orhan amcamızın yanında kalmıştık. Kendisi Ermeni. Babam sabahları Orhan amcamın terzi dükkânı vardı oraya çalışmaya giderlerdi. Orhan amcam sabah işe giderken benim cebime para koyardı. Orhan amcam ‘dondurmacı gelirse dondurma al’ derdi. Benim yaşımda torunları vardı. Onlardan beni hiç ayırt etmezdi. Bu insanlar Ermeni. Bizlere Amerika’da babam iş bulup bir eve yerleşene kadar kapılarını açtılar. Daima bize destek oldular ve hala 35 senedir Orhan amcam ve eşi rahmetli oldu ama biz kızları, damatlarıyla halen görüşüyoruz. Bir aile gibiyiz. Onun için Ermeniler, Türkler olayını pek anlayamıyorum. Çevremde gördüğüm Türk Ermenileri Türk gibiler. Onun için genelde yapılan mitinglere pek katılmak istemiyorum. Sanki onları dışlamış gibi oluyorum. Tabi herkes bir değil. Herkes aynı değil. Ben Ermenilerden kötülük görmedim aksine daima yardım gördüm.
Zamanla yaşadığı yabancı topraklara alışan Esin Yılmaz bakın o süreci ABDPOST’a nasıl anlattı
Esin yılmaz 37 senedir Amerika’dayım. Amerika’ya nasıl geldiniz? Nasıl Türkiye’den ayrıldınız? Ben hatırlayamıyorum çocuktum. Ailemle geldim. Annem, babam, abim ve ben geldik. O zaman Türkiye’yi hatırlamıyorum. 10 yaşında falandım. İlkokulu bitirdim. Abim ortaokulu bitirdi. 1979 senesinde babamda emekli oldu. Buraya gelmişiz. Burada bizim bir amcamız vardı. Babamın eski ustası. Onların yanına geldik. Onlar bizi Amerika’ya getirtti. Geldiğimizde ilk 3 ay onların yaşadığı Queens’de kaldık. İlk zaman zorluk çektim çünkü her şey İngilizceydi ve ben hiçbir şey bilmiyordum. Ben sadece İngilizce olarak birden 10’a kadar saymasını biliyordum onu da Türkiye’de iken abimin İngilizce öğretmeni eve ders vermeye gelirdi ondan öğrenmiştim. Daha sonra 1980 senesinde Starland’a taşındık. Türkiye’de İlkokulu bitirmiştim. 5’inci sınıftan mezun oldum ama burada o zaman ilkokullar 6 seneydi. Tekrar ilkokula yazıldım 2 ay gittim ve ilkokul diploması aldım. Hem Türkiye’den ilkokul diplomam oldu hem buradan. Daha sonra ortaokula gittim. Hiçbir şey bilmiyordum. Her yeni gelenin olduğu gibi zorluk çektim. Okulda yanımda çocuklar bir şeyler konuşuyorlar bende anlamıyordum, üzülüyordum. Çok ağlardım. Neden geldik biz buraya diye. Ne arkadaşım vardı, ne bir şey ama zamanla alışıyorsun işte alıştık. Ortaokula 3 sene gittim ortaokulda çok zorluk çektim. Bir de biz zenci mahallesinde oturuyorduk. Çok zenciler vardı. Türkiye’den gelince biraz yadırgadım. Bana ortaokuldaki zenciler İngilizceyi konuşmayı öğrettiler. Bir tane Arnavut kız vardı Türkçe konuşmayı biliyordu ve o bana yardımcı olmuyordu zenciler yardımcı oluyordu. Liseden 1986 yılında mezun oldum. Üniversite felan derken buraya alıştık. Türkiye’yi Özlüyor musunuz? Gidiyor musunuz? Genç kızlığımda iken lisedeyken Türkiye’ye giderdim yaz mevsiminde. Bütün yaz mevsimini orada geçirirdim. 1989 yılında Amerika’da üniversiteyi bitirince Türkiye’ye gittim. Orda dayımın şirketi vardı. Onun yanında genel sekreter olarak çalıştım. O sırada eşimle tanıştık. Ben Türkiye’yi çok seviyordum. Eşimle tanışmamızı takiben bir yıl içerisinde evlendik ve ben 7 sene Türkiye’de kaldım. Amerika’da yaşadıktan sonra 7 yıl Türkiye’de kalkmam bana çok değişik geldi. Tekrar Türkiye’ye alışamadım. Bu sefer Türkiye’de biraz zorluk çektim. Amerika’yı ve Amerika’daki alışkanlıklarımı özlemeye başladım. Kızımız oldu ve 1997 yılında Amerika’ya tekrar dönüş yaptık. 17 yıl bir dişçinin yanında asistanlık yaptım. 17 yıl sonra bir oğlumuz oldu. Sonra o işi bıraktım. 2 yıldır okul servislerinde engelli çocukların servise inip binmesine yardımcı olarak çalışıyorum. Amerika’da Unutamadığınız Bir Anınız Var Mı?Çocukluğum burada geçtiği için çok fazla anım var. Kızım 5 yaşındaydı. Amerika’da babamların evinin yanında kalıyorduk, yeni gelmiştik. Zenci mahallesi olduğu içi balkondan bakarken polislerin koştuğunu gördük. Sanırım birisi bizim bahçeye doğru elinde uyuşturucu bir madde atmış. Polisler de onu arıyorlar. Kızımda içeriye girmiş anneannesine demiş ki ‘Polisin numara kaç?’ Annem de demiş ki ‘911’Kızımda açmış telefon polise haber veriyor. Dışarıda polisler çok yarı Türkçe yarı İngilizcesiyle. Biz balkona çıktık bu sırada. Aşağıdaki polislerin telsizinden kızımın sesini duyuyoruz. Bu sırada kızım içeride. Poliste diyor ki bize evde bir olay felan mı var. Bizi arıyorlar diyor. Öyle komik bir olay olmuştu.1979 senesinde ilk Amerika’ya geldiğimizde babamın ustası olan Orhan amcamızın yanında kalmıştık. Kendisi Ermeni. Babam sabahları Orhan amcamın terzi dükkânı vardı oraya çalışmaya giderlerdi. Orhan amcam sabah işe giderken benim cebime para koyardı. Orhan amcam ‘dondurmacı gelirse dondurma al’ derdi. Benim yaşımda torunları vardı. Onlardan beni hiç ayırt etmezdi. Bu insanlar Ermeni. Bizlere Amerika’da babam iş bulup bir eve yerleşene kadar kapılarını açtılar. Daima bize destek oldular ve hala 35 senedir Orhan amcam ve eşi rahmetli oldu ama biz kızları, damatlarıyla halen görüşüyoruz. Bir aile gibiyiz. Onun için Ermeniler, Türkler olayını pek anlayamıyorum. Çevremde gördüğüm Türk Ermenileri Türk gibiler. Onun için genelde yapılan mitinglere pek katılmak istemiyorum. Sanki onları dışlamış gibi oluyorum. Tabi herkes bir değil. Herkes aynı değil. Ben Ermenilerden kötülük görmedim aksine daima yardım gördüm.