1956 yılında Trabzon’da doğdu. Hayatın kenarında değil, tam göbeğinde yaşadı. Kalemini de öyle tuttu. Yalnızlığı sevdi ama susmadı. Kalabalıklardan çekindi ama halktan hiç kopmadı. Onu ekranlardan, yazılarından tanıyanlar; öfkeli, sert, zaman zaman taşlayan bir adam gördü. Ama o öfkenin ardında bir yara, bir kırgınlık, bir delikanlı vicdan vardı. O yüzden sevdik biz onu.
Nihat Genç’in dili, bir yazarın dili değil, halkın diliydi. Siyasete, ideolojilere, partilere eşit uzaklıkta durur gibi görünse de, aslında en yakında olduğu tek şey halktı. Sol’a kızdı çünkü halktan uzaklaştığını düşündü. Sağ’a kızdı çünkü halkın duygularını temsil edip sorunlarını çözmediğini gördü. Ama ne olursa olsun, halkı terk etmedi. “Delikanlı memleket çocukları”na seslenmeyi hiç bırakmadı.
"Sol, her zaman halkı savunur; ama halkla arasına bazen bir mesafe girer. Sağ ise halkın içindedir, halk gibi görünür, hatta halk olur; ama bu, her zaman halkın lehine olduğu anlamına gelmez." derdi. Tam da bu çelişkide yaşadı Nihat Genç. Sol’un hayalini, sağın gerçeğini, halkın sancısını yazdı.
Nihat Genç memleketin vicdanıydı. O vicdan artık aramızda değil. O, sadece bir yazar değildi; kalemiyle konuşan, halkla bağ kuran bir memleket sevdalısıydı.
Mertti, delikanlıydı, kalemi keskindi, öfkeliydi ama öfkesi hep vatan ve millet sevgisindendi “Eyvallahsız yaşıyoruz” dedi. Öfkemizi, isyanımızı ve samimiyetimizi ekranlarda korkusuzca haykırdı.
Nihat Genç’i kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Ruhu şâd, mekanı cennet olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: