Bir toplumun sağlıklı kalabilmesi için eleştirilere kulak asılması gerekir. Ne zaman ki başımızdaki yöneticiler, yapılan eleştirileri ihanetle eş tutarsa, işte o zaman çürüme ve yozlaşma başlar.
Bizde ne yazık ki eleştirmek, sorgulamak, sistemin eksikliklerine ve yanlışlıklarına dikkat çekmek, hele, hele iktidar sahiplerine söz söylemek "hain olmakla" suçlanır oldu.
Oysa unutulmamalı eleştiri, ihanet değil; sadakatin bir türüdür. Çünkü insan ancak değer verdiği ve önemsediği şeyi eleştirir. Yani eleştiri, yıkmak için değil; inşa etmek içindir.
Ama gelin görün ki bizde bu iş biraz karışık. İktidar eleştirildi mi “dış mihrakların” devreye girdiği iddia edilir ve devlet düşmanı ilan edilirsiniz.
Sokağa çıkanlara “terörist ” soru soran gazeteciye “provokatör", eleştiren vatandaşa" vatan haini" yaftası vurulur oldu.
Oysa ki sağlıklı demokrasilerde gazeteci soru sormazsa, akademisyenler tartışmazsa, vatandaş susarsa, orada sadece alkış kalır, sadece alkış olan yerde ise sahici bir demokrasi olmaz, olsa olsa tiyatro olur.
Eleştiri ve fikir beyanı isyan değildir. Bilakis, aynı gemide olduğunu bilerek "bu rota yanlıştır, ileride fırtına var" demek kaptana isyan değildir, gemiyi kurtarmaya çalışmaktır.
Toplumların çürümesi, çoğu zaman kötülüğün çok güçlü olmasından değil, toplumun sessizliğinden kaynaklanır. Çünkü eleştirilecek onca şey varken suskun kalmak ve yanlışları görmezden gelmek, zalimi cesaretlendirir, mazlumu ise yalnızlaştırır.
Zor zamanlardayız, evet. Ama zor zamanların en büyük çaresi konuşmaktır. Eleştirmektir. Sormaktır. Yazmaktır. Çünkü susmak artık sadece bir tercih değil, bir tür ihanettir.
Son söz: Sistemin yanlışlıklarına dikkat çekmek ve sistemi eleştirmek asla ihanet değildir, asıl ihanet sistemde onca yanlış şey varken suskun kalmaktır.
Selam ve Saygılarımla
İyi bayramlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: