Son günlerde “kurucu önder” söylemi adeta dillere pelesenk olmuş durumda.
Her kelimenin bir karşılığı, her unvanın ise ağır bir sorumluluğu vardır. Halkı bölen, devletin temelini dinamitleyen, terörle anılan bir figür nasıl olur da “kurucu önder” olarak lanse edilebilir?
Bu, sadece tarihsel gerçeklere aykırı değil, aynı zamanda milletimizin ortak vicdanına da ağır bir hakarettir. Bu ünvana, bölücülük yapan, terörle anılan, şiddeti kutsayan bebek katili Apo layık görülemez.
Oysa bugün “kurucu önder” şeklinde dayatılan tanım, milletin hafızasına ve şehitlerimizin aziz hatırasına, apaçık bir saygızızlıktır.
Bu tanımlama ne tarihsel gerçeklerle uyuşur ne de milletin vicdanında karşılık bulur. Tam tersine, bu ifade toplumsal vicdanı körelten, tarihsel gerçekliği çarpıtan ve bölücülüğü meşrulaştırmaya çalışan çok tehlikeli bir yaklaşım tarzı olur.
Terörle, bölücülükle anılan Apo'nun "kurucu önder” olarak tanımlanması, bu millete, bu devlete ve aziz şehitlerimize yapılmış en büyük saygısızlıktır.
Halkın ve devletin temel değerlerine zarar veren bir yapıyı “kurucu” ilan edenleri bu millet asla kabul etmez ve unutmaz.
Bu yüzden bu ifadeye karşı susmak, kabullenmek ya da görmezden gelmek sadece bir tavır eksikliği değil, aynı zamanda tarihsel bir vebaldir.
Sonuç olarak,"Terörsüz Türkiye" hedefinde, illa da Apo'yla ilgili bir tanımlama yapmak gerekiyorsa, hiçbir güzelleme yapmadan, teknik ve hukuki bir tabir olarak "terör örgütü elebaşısı" veya sadece "örgüt elebaşısı" gibi tanımlamalar kullanılabilir.
Selam ve saygılarımla.
Yorumlar
Kalan Karakter: