Çivi nedir?
Çivi, demirden yapılmış önemli birmalzemedir.
Çivi ile ilgili çok sayıda atasözü ve deyim vardır.
Hani bazen "memleketin çivisi çıkmış" deriz ya, bugün çividen bahsedeceğim.
Evet, çıkan bir çivi var, çivinin çıkmışlığı da var, ama çıkan memleketin çivisi değil, insanlığın çivisidir.
Yolsuzluk, yoksulluk almış başını gidiyor.
Suç kimin?
Bu memleket nasıl bu duruma geldi, hiç düşündünüz mü?
"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" diyenler ve haksızlık karşısında susanlar, söz konusu olunca mangalda kül bırakmayanlar, sözüm size!
Hiç mi sizin suçunuz yok, hep başkalarını mı suçlarsınız?
Siz bu memleketin insanı değil misiniz?
Güzel memleketime laf etmeyin, memleketin suçu yok.
Suç benim, senin, bizim; suç hepimizin.
Çivisi çıkan bizim insanlığımız.
Çalıştığı yeri dolandıranlar, zimmetine para geçirenler, hırsızlığı ganimet bilip haramı hak sayanlar, yaptığı yanlışı doğru bilenler, hırsızlar, dolandırıcılar ve kripto FETÖ'cüler hala aramızda cirit atıyorlar.
İnsanlık ölmüş, ahlaksızlık ve karaktersizlik diz boyu; kimin eli kimin cebinde belli değil, herkes bir an önce köşeyi nasıl dönerim derdine düşmüş. Helal ve haram kavramlarının birbirine karıştığı bir dönemden geçiyoruz.
Memleketimizde işler maalesef iyi gitmiyor.
Ekonomik kriz, işsizlik, inanç zayıflığı, hukuk tanımazlık; en önemlisi helal ve haram kavramlarının önemini yitirmesi ve birbirine karışmasından dolayı sürekli yeni yolsuzluk ve çete haberleri duyuyoruz.
Emniyet teşkilatında son bir yılda çürük elmaları ayıklamak için Ali Yerlikaya'nın suç örgütlerine ve bu örgütlerle haşır neşir olmuş polislere karşı koyduğu irade takdire şayandır.
Bu irade ve yapılan operasyonlara rağmen sahada sıkıntılar da yok değildir.
Geçen aylarda Ankara'da yapılan Ayhan Bora Kaplan çete soruşturması, hala emniyette tutuklanan üst düzey polisler gibi çürük elmaların mevcut olduğunu göstermiştir.
Gidin, yoldan geçen rastgele bir insana sorun; her şeyden, herkesten, hele de devletten şikayet edecektir.
Çünkü çürük elmalar tam olarak devletten ayıklanmamıştır.
Son iki yıldır bazı kerameti kendinden menkul, nevi şahsına münhasır kişiliklerin hal ve hareketlerini gördükten sonra vatandaşların devlete güvensizlik duymasına ben de hak vermeye başladım.
30 yıl memuriyetten sonra kendi isteğiyle emekliye ayrılıp sivil hayata ve ticarete girince, vatandaşlığın bu ülkede zor bir zanaat olduğunu, liyakatsız olup sadakatinden dolayı bir yerlere getirilenleri gördükçe daha iyi anlamaya başladım.
Ezcümle, yaşadığımız bu fani dünyada makam ve mevkilerin geçici olduğunu, Azrail'in bir gün kapımızı çalacağını ve bu dünyadan göçerken hiçbir şeyi yanımızda götüremeyeceğimiz gerçeğini unutmadan, yaratılış gayemize uygun ve insana yakışır bir şekilde bir hayat sürmeye çalışmalıyız.
Bu memleket bizimdir; gideceğimiz başka bir memleket yoktur.
Selam ve dua ile.