Bu pazar sofralarımızdan eksik etmediğimiz kuru fasülye, pilav ve cacıktan bahsederek bir pazar yazısı kaleme alayım diye düşündüm.
Türk mutfağında et ve sebze yemekleri ile (özellikle kuru fasülyenin yanında) ana yemeğe eşlik eden pilav çok lezzetli bir yemektir.
Pilavın fayda ve zararlarını yazmaya başlamıştım ki pilav ismi geçince algıda seçicilik olsa gerek "Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın" atasözü aklıma geldi.
Yazım bu satırdan sonra başka bir konuya evrildi. Malum olduğunuz üzere bir yıldan fazla zamandır üyesi olduğum Emlakçılar Odası ile eski meslektaşlarım tarafından hukuksuz bir takım muamelelere maruz bırakıldım.
Bu hukuksuz muamelere karşı idealist iki avukat kardeşimle birlikte adaletin tesis etmesi için ilkeli bir duruş sergileyerek zorlu bir hukuk mücadelesi içerisine girdik.
Bu bağlamda mahkemeler nezdinde tazminat ve idari para cezalarına itiraz ettim. Bu davalar temyizi kabil olmamak şartıyla iptal edildi ve davalar düştü.
Çok ilginç bir şekilde ilk defa buradan söylüyorum. Silahıma el koymaya çalıştılar. Geçmişte FETÖ'den dolayı soruşturma geçirmiş savcının kararına itiraz ettim.
Soruşturma savcınına gittim, dedim ki "Savcı beye siz benim silahıma hakim kararı olmadan neye dayanarak el koymak istiyorsunuz?" diye sordum. Savcı beyin verdiği cevabı buradan yazmayacağım.
İşte adalet kurumunun geldiği nokta. Bir savcının ağzından çıkan üç beş kelime ile bir müzekkere ve subjektif bir değerlendirme ile silahıma el konulması işlemine itiraz ettim. Tesis edilmek istenen işlem hukuka ve usüle aykırı olduğu için yok hükmünde sayıldı.
İl Emniyet Müdürü Sayın Faruk Karaduman'a çıktım, durumu izah ettim, bana "incinmişsiniz." dedi.Müracat Savcısına gittim dilekçe verdim soruşturmaya el koyun dedim, tamam dedi velakin beni karakol karakol gezdirdi.Eski Vali Sayın Seddar Yavuz'a bir şekilde randevu alarak çıktım, olan biteni olduğu gibi arz ettim. Bana detay yazmayacağım saygısızlık olur "Senin başka işin gücün yok mu?" dedi.
Zor günler geçirdim, beni terör örgütleri karşısında savunmasız bırakmaya çalıştılar. "Zorlukta güzellik vardır, kolaya herkes talip olur" misali bende zora talip oldum.
Evet ben zorlu bir yol seçtim, bir yılı geçgin zorlu yolculuğum devam ediyor. Bu yol ve yolculuk beni nereye götürecek? Nerede son bulacak? Yolun sonunda ne olacak? İnanın şimdiden kestiremiyorum. Ama bildiğim tek şey var, benim yolum doğru. Bu nedenle "Allah doğrunun yardımcısıdır." diyorum.
Şimdi bana soracaksınız "Neden bunları basın aracılığıyla yazıyorsun? Git şikayet et.". Bu dediklerinizin hepsini fazlasıyla yaptım.
Dört büyük klasör şikayet evrakı, elliye yakın CİMER başvurusu ve onlarca şikayetime rağmen Ticaret Bakanlığında fazla bir gelişme kaydedemedim, sanki görünmez bir el şikayetlerimi sümen altı ediyor ve soruşturulmasına mani oluyor diye düşünmeye başladım.
Artık resmi kanallardan ıslak imzalı müracaat yapmayı bıraktım. En son Kamu Denetçiliği (ombudsmanlık) Kurumuna müracaat ettim, bakalım ombudsman ne karar verecek? Bir netice alabilecek miyim?
Bundan sonra sosyal medya vasıtasıyla ve özellikle eski adı Twetter olan X platformunda adalet arayışıma devam edeceğim.
E ne de olsa bir Twetter adaleti denen bir şey var, bir bakmışsınız adaletin tesisini bu mecralarda sağlamışım!
Çünkü FETÖ devlet kademelerinde eskisi kadar olmasa da kripto ve deşifre olmamış elemanları vasıtasıyla mevcudiyetini devam ettirdirdiğini değerlendiriyorum.
Farkında olmadan olayların doğal seyri içerisinde birilerinin tekerine çomak soktuğum ve birilerini deşifre ettiğim için son zamanlarda sık sık "Senin başka işin gücün yok mu? Bak karşındakiler kelli, felli, kalantor adamlar. Bırak uğraşma, değmez, sana bunlar bir şeyler yapabilir,kendine dikkat et" gibilerinden kimi iyi niyetli, kimi art niyetli sayılabilecek ikazlarda bulunmaya ve subliminal mesajlar vermeye başladılar.
Bunun sebebinin bu güne kadar kimsenin cesaret edemediği konuları dile getirmem ve usulsüzlükleri ortaya çıkarmam ve bu konuların üzerine ısrarla gitmemdendir diye düşünüyorum.
Evet sıkıldığınızın farkındayım, çarşamba gününe kadar bir yazı daha kaleme alacağım ve bu konulara şimdilik bir nokta koyacağım.
Bu arada hafta içinde önemli bir cerrahi operasyon geçireceğimden dolayı yazılarıma bir müddet ara vereceğim.
Ben devletime tüm olup bitenleri en ince ayrıntısına kadar sözlü ve yazılı olarak intikal ettirdim. Gerisi artık devletin bileceği bir iştir.
Bu arada şu hususu da belirtmekte fayda görüyorum. Son zamanlarda gelen subliminal mesajlardan hareketle bana veya aile fertlerime karşı art niyetli bir şeyler yapılmaya kalkışılırsa, bu işe tevessül edeceklere burdan bir çift söz söylemek istiyorum;
Biz de ağaç kovuğundan çıkmadık, gerek hukuki anlamda, gerekse örfi anlamda bir takım tedbirler geliştirdiğimizi bilmelerini isterim.
Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmayın sakın!
Mevla neyler, neylerse güzel eyler.
Selam ve saygılarımla...
Yorumlar
Kalan Karakter: