Din, ferdi ve sosyal özellikleri olan bir inanç ve ibadet sistemidir.
İnanç insani bir ihtiyaç olup, insanlar bu ihtiyacı karşılamak için farklı dini yada felsefi düşüncelere yönelebilirler.
Türkiye'de son dönemlerde popülist bir İslami yaşam biçimi moda olarak ortaya çıkmıştır.
Pek çok kişi ve özellikle politikacılar göstermelik olarak dine yakın gözükmeye başlayarak halkın dini duygularını istismar etmeye başladılar.
Yıllarca laiklik adı altında türbana (başörtüsüne) karşı çıkan CHP zihniyeti günümüzde kısmen politikasını değiştirerek İslami kesimlere yönelerek İslami argümanları ve ritüelleri kullanmaya başladı.
Bu ne perhiz,Bu ne lahana turşusu...
CHP İslami kesimin oylarını alabilmek için örneğin ilimizde seçim döneminde, ramazanda iftarlar tertip etti,cuma günleri cami önlerinde tesbih, takke,yasini şerif kitapçığı,tülbent vs.dağıtarak halkın dini duygularından hareketle oy avcılığına soyundu.
Diğer yandan da kutlu dava,kutlu yürüyüş diye yols çıkılan 2002 kuruluş felsefesinden bir hayli uzaklaşan,milli görüş gömleğini çıkartan,sözüm ona ak,pak,hak partisi olarak kendilerini bir dönem nitelendiren benimde bir çok defa oy verdiğim ve yanıldığımı düşündüğüm ilimizdeki bir takım belediyelerin Devlet hazinesinden yani Beytül Mal'dan mevzuata uydurularak milyonlarca liranın yani tüyü bitmemiş yetimin hakkını oy uğruna Antikkapı'larda iftar programları düzenlemek de son derece yanlış ,yasal olsa bile etik olmayan vede İslami anlayışa da ters düşen bir siyasal anlayıştır.
Her yasal olan şey meşru ve helal değildir.
AKP'nin bu ve buna benzer yanlışlıklarından dolayı bir kısım insanımız dini sorgulamaya, sonunda Müslümanlık bu mu? Olmaz olsun böyle Müslümanlık!, Müslümanlık buysa nerdeyse ben müslümanım değilim diyecek kadar ifrada kaçacak bir şekilde dinimizi kötülemeye,kutsal değerlerimize bilinçli yada veya bilinçsizce saldırmaya başladı.
Teşbihte hata olmaz imama kızıp abdest bozulmaz.
İslami anlayışa ters hareket eden ve yanlış yapan,dini kendi siyasi ve ticari menfaatları için istismar eden her görüşten politikacılar ve yöneticiler ile iki rekat namaz,bir miktar zekat,gerisi rant anlayışında olan kalkınmacı kişilikler son dönemde olduğu gibi, her dönemde ve her zaman daim olmuşlardır.
Su-i misal emsal teşkil etmez.
Dindarlığın, muhafazkarlığın, solculuğun veya milliyetçiliğin olduğu gibi inançsızlığın da farklı seviyeleri ve kategorileri bulunmaktadır.
Aslında inanmama yada inançsızlık veya şüphecilik olarakta ifade edilebilen ateizm,deizm,agnotistizm gibi felsefi düşünceler İslam inancına ters düşsede son zamanlarda bu nevi batıl inanç sistemlerine inanan insanların sayısında bir artış olduğu gözlenmektedir.
Peki nedir Ateizm? Ateizm bir yaratıcı fikrine ihtiyaç duymamaktır.
Ateistler sadece semavi dinlerin tanrılarına değil insanlık tarihi boyunca ortaya çıkmış binlerce tanrının hiçbirine inanma ihtiyacı duymayan ve hiçbir inanç grubuna mensup olmayan kişilerdir.
Deizm ise;İnançsızlığın en hafif seviyesi olan 'deizm' de bir tanrının varlığına ve bir yaratıcı fikrine inanılmakta, fakat tanrının semavi dinlerin tanrılarından veya mitolojik başka dinlerdeki tanrılardan farklı olduğunu düşünmektirler.
Bu nedenle de deistler tanrının var olduğunu ancak kitaplar veya peygamberler tarafından aktarıldığı gibi olmadığını ileri sürerler.
Agnostisizm'de tanrı veya tanrısal varlıkların bilinemez veya varlığı ile birlikte yokluğunun da kanıtlanamaz olduğu savunulan bir felsefi görüş olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu düşünceler arasındaki farklar ise,Deizm'de akıl ve gözlem tanrının varlığını anlamak yeterlidir derken, agnostisizmde ise insan aklını yüceltmeye gitmeden tanrının varlığının veya yokluğunun bilinemez olduğu görüşü hakimdir.
Agnostisizm, ateizm ile aynı şey değildir.
Ateizm, tanrının var olmadığını veya var olamayacağını savunur.
Fakat agnostisizm tanrının var olup olmadığının bilinmediğini veya asla bilinemeyeceğini öne sürer.
Ezcümle yukarıda örnek verdiklerimiz ve başkaca burda belirtmediğim bir çok felsefi görüş ve öğreti inancımıza göre batıldır.
Allah katında hak din İslam’dır.
Kafirun Suresinin 6. Ayetinde "Lekum dînukum veliye dîn.”Tefsirinde “Benim dinim ayrı,sizin dininiz ayrıdır. Ben sizin mabudlarınıza tapanlardan değilim. Siz de benim taptığım tek Allah’a tapmıyorsunuz. Ben sizin mabudlarınıza asla ibâdet edemem. Siz de benim mabuduma ibâdet için hazır değilsiniz. Onun için benim yolum ve sizin yolunuz hiçbir zaman birleşmez.”diye buyrulmaktadır.
Bugün ülkemizde ve dünyada müslümanların yaşadığı sıkıntıların ve insanların dinden gittikçe soğumasının sebebi kuranda indirilen dinden değil,hurefelerle,bidatlarla saptırılmış,uydurulmuş ve sahih olmayan hadislerle ve atalarımızdan bize intikal eden,yalan yanlış bize öğretilen yaşadığımız gibi inandığımız miras dini bir anlayıştan kaynaklanmaktadır.
Doğru olan Allahın Kuranı Kerim'de bizlere emrettiği İslam'dır.Atalarımızdan bize miras kalan,uydurulmuş,tahrif edilmiş din değil,Kurandaki dindir.
Bir kısım müslümanın veya İslam Devleti olarak addedilen İsrail'in Gazze'deki soykırıma sessiz kalan batının uşağı olmuş, sözde Müslüman Arap Devletlerinin yaptığı yanlışlıklar ve yönetim tarzı İslam dinine mal edilemez ve ilişkilendirilemez.
Bu son derece yanlış bir anlayıştır.
Allah Kuranı Kerimin Nahl süresinin 90. Ayetinde "Muhakkak ki, Allah Teâlâ adâleti, iyiliği ve karabet sahiplerine (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emrediyor ve fuhşiyattan, münkerden,hukuka tecavüzden de nehyediyor. Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor"diye buyurmaktadır.
Allah'ın yolu akıl ve vicdan yoludur.
Selam ve dua...
ÇOK ENFES BİR YAZI OLMUŞ TAM BİR ANALİZ YAZISI TEBRİKLER