İnsan; yaradılış ve fıtratının şifresi gereği, teklik ve yalnızlık üzere olmayan bir yapıda yaratılmıştır. İnsanlar birbirlerine dokunmadan, konuşurken gözlerine bakmadan, göz teması kurmadan, gerçek manada sevemez, sevilemezler. Aile içinde çocukların, ebeveynleri tarafından yakın temas ve ilgisiyle anne ve babadan çocuklara hayatın ilk başarı kodları geçer. Aksi taktirde çocuk bireyler; hayatın zorluklarını bizatihi kendileri tecrübe ederek her bireyin kendi mantığı doğrultusunda bir kişilik geliştirirler. Bu aslında belki hayatta kalmaya kolaylık sağlayabilir, ancak asla insancıl değildir. Özellikle son yarım asırda sosyal toplumlar üzerinde etkisi olumlu olumsuz çok önemli ölçüde artan tv ve diğer görsel yayınların etkisinden kurtarmaya çalışırken, bilgisayarların ve sonrasında gelen akıllı tablet ve cep telefonlarının inanılmaz çekiciliği tüm dünya olduğu gibi Türk toplumunu da hızla etkilemeye devam etmektedir.
Bırakın toplumlara etkisini, aile içinde bile geleneksel organik iletişimin tamamen kaybolmaya yüz tuttuğunu gözlemlemekteyiz. Küçük, büyük ayırt etmeksizin her bireyin elinde akıllı telefonların son sürümleri ile donatılmış versiyonları, ekranları uzaklara açtığı halde en yakınlarına nasılda duvar yaptığına şahit oluyoruz.
Yanında duran çocuğunu sevmek yerine, fotoğrafını son teknolojik telefonunun kamerasıyla çeken annenin, telefon ekranından çocuğunu elleriyle sevdiğini gördüğümüzde, olayın vehametini anlamakta ne kadar geç kaldığımızı düşünmeliyiz.
Bir çoğumuz görmüştür bir karikatür var “Rahmetlinin Facebook’ta 5000 arkadaşı vardı cenazesine 5 arkadaşı gelmedi” diye hicvedilmiş. Uzansa elleriyle dokunacağı kişiyle mesajla iletişim kurmanın daha kolay olduğunu söyleyene ne demeli peki. Süslü ekranlar en yakınlarımızdan daha çok ilgimizi bir şekilde çekiyor ki; büyülü ekranlara bakmadan ne uyuyabiliyoruz ne de en sevdiklerimiz olması gerekenleri gerçek manada sevebiliyoruz.
Teknoloji, her gün daha daha yeni hayallerimizi bizim yerimize dizayn edip süslü ama büyülü bir hediye sunarak, insanları uzaklardakilerle buluştururken en yakındakilerine yabancı etmeye devam etmektedir.
Teknolojinin ne önüne geçip durdurun bu insanlığa verdiğiniz zararı diyecek halimiz var, ne de böyle bir gereklilik. Elbette ki teknolojinin geldiği her aşama insanlığın yararına ve inanılmaz gelişmesine imkan sağlamaktadır.
Sosyal ağlar adı altında sözüm ona daha çok iletişim ve sosyal çevrelenin zenginliğine hizmet edeceğini kurgulayıp hedefleyen programların gelecek nesillere verdiği manevi zararın azaltılmasına güç harcamalıyız. Bunun içinde başta bu programları planlayıp yazan kişilerin aile ve en yakındakilerine daha çok iletişim kuracağı alanları açan ve EKRANDAN DUVARLARI en yakındakilerden başlamak üzere kaldıracak yazılımlar geliştirmesi gerekmektedir.
DOKUNMAK EKRANLARDAN DAHA ÇOK, EN GÜZEL TENE YAKIŞIR.
Sevgi ve saygılarımla…
SIDDIKA ERYILMAZ
Eline diline ve yüreğine sağlık Şefim.