Hakaretlerle, kişiselleştirmeyle tartışmaya bir türlü alışamadım. Eleştiriye karşılığın belirtilen fikirler üzerinden olmasını beklemek gibi bir anlayış içindeyim yıllardır.
Malesef Adem Metan’ın savaş alanında yaprak sarma konservesini -markası da görünür şekilde- paylaşmasını eleştirdiğim tweetimden sonra da takipçilerinin tepkileri, hakaretleri ve alaysı ifadeleriyle karşılaştım. Bunu bir yazı konusu yapıp daha geniş bir şekilde görüşlerimi toplu biçimde aktarmak üzere tweeti sildim. Hakaretler diner sandım.
Yanılmışım, dinmedi. Daha önce Nevşin Mengü’nün reklam yapmasını eleştirdikten sonra olduğu gibi Cüneyt Özdemir’den yine hakaret içeren, etiketleyen, suçlayan paylaşımlar geldi. Tabii ardından benzer paylaşımlar yağmaya başladı. O nedenle yanıt vermem farz oldu.
Gelir kaynaklarınızı açıklayın
Önce hemen belirteyim, ben “şirket döndüren” ve çeşitli mecralarda kendi başlarına yayın yapan gazetecilerin reklam almasını eleştirmedim, eleştirmiyorum. Bu gazetecilerin “reklam yapmalarını” daha açık bir deyişle reklam oyuncusu olmalarına karşı çıkıyorum.
Ama bir eleştiri üzerine bu kadar hakaretle, kızgınlıkla tepki vermeleri sorunun ne kadar derin olduğunu kanıtlıyor. Fakat etik ilkeleri hiçe sayarak gelir kaynakları yaratmaktan bahsetmelerine rağmen hiç şeffaf değiller. Sponsorlarını, reklam gelirlerini ve diğer yollarla aldıkları kaynakların tümünü açıklamaları gerek.
Adem Metan da gazetecinin reklam almasını doğal gören, 1.5 yıldır sponsor ve YouTube geliriyle çalıştığını söyleyen bir gazeteci, kendi deyimiyle “dijital yayıncı”.
Savaş bölgesine gitmiş, oradan bir yaprak sarma konservesi fotoğrafı paylaşıyor. “Yanıma 50 kadar almıştım. İyi ki almışım” diye yazıyor.
Öyle beresinin ya da kamerasının markasının görünmesi meselesi de değil. Avucuna alıyor konserve kutusunu fotoğrafını koyuyor sosyal medya hesabına. Ben de bunun reklam olduğunu düşünerek “Açıkça yazmayınca örtülü reklam olmuş” diye yazdım. Bu kadar…
Konserveleri parayla almış da olsa sonuçta binlerce takipçisi olan bir gazeteci olarak markasıyla açıkça göstererek yaprak sarma konservesi markası tanıtıyor. Cüneyt Özdemir de “Adem kelle koltukta Kiev’e girmiş gazetecilik yapıyor” diye savunuyor.
Makalenin Devamını Okumak İçin Tıklayınız