Sabah gazetesinin “Şımarık Atina, AİHM’i yok sayıyor” başlıklı haberinde Yunanistan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir kararını uygulamaması eleştiriliyordu:
“Batı Trakya Türk azınlığını sistematik olarak görmezden gelen Yunanistan, uluslararası anlaşmaları ihlale devam ediyor. 38 yıldır hukuk mücadelesini sürdüren İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, ‘Yunanistan, AİHM kararlarını 13 yıldır uygulamıyor’ dedi.”
AİHM’in uygulamadığı karar, İskeçe Türk Birliği’nin adında “Türk” geçtiği gerekçesiyle kapatılması hakkındaydı. AİHM’in, 2008 yılında kapatma kararını iptal etmesine rağmen AİHM kararı hâlâ uygulanarak, Türk Birliği’nin yasal statüsü kabul edilmemişti.
Sabah Yazı İşleri, 12 Aralık’ta yayımlanan bu habere “Şımarık Atina, AİHM’i yok sayıyor” başlığını koyarak AİHM kararının uygulanmamasını “şımarıklık” olarak nitelendiriyor; AİHM kararlarının yok sayılmaması gerektiği yönünde tutum belirtiyordu.
Editöryal tercihin AİHM kararlarının uygulanması yönünde olması gazetecilik ilkeleri açısından da doğru bir tutum. Nihayetinde AİHM, uluslararası sözleşmelerle tanınmış bir üst yargı mercii ve onun kararlarının uygulanmasını istemek aynı zamanda hukuku savunmak anlamına geliyor.
Fakat gazeteciler hukuku her koşulda, kimin lehine ya da aleyhine olduğuna bakmaksızın savunmak durumunda. AİHM kararlarının bazılarını desteklemek bazılarına karşı çıkmak olmaz.
Yazının Devamını Okumak İçin Tıklayınız